FLAŞ: Askeri Savcılık'tan 'muğlak' açıklama!

FLAŞ: Askeri Savcılık'tan 'muğlak' açıklama!
Askerî Savcılık, Taraf'ta yayımlanan belgeyle ilgili, "Genelkurmay'ın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varıldı'' açıklaması yaptı. Askeri savcılık belgenin aslını bekliyor. Askeri Savcılıktan yapılan açıklamada muğlak ifad

GN.KUR.'DAN YAPILAN AÇIKLAMAYI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Taraf gazetesinde yayımlanan belgeyle ilgili olarak yapılan soruşturmada, ''şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin, Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varıldığını'' bildirdi. 

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nca yapılan ''basın açıklaması'' şöyle: 

''Taraf Gazetesinin 12 Haziran 2009 tarihli sayısında, 'AKP ve Gülen'i Bitirme Planı' başlıklı haberde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK 250. madde ile yetkili bölümü) yürütülen soruşturma kapsamında bir şüphelinin ofisinde yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen bir belgeye istinaden Genelkurmay Harekat Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğünde 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı' adı altında bir çalışma yapıldığı, çalışmayı içeren belgenin altında 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in paraf ve imzasının bulunduğu iddia edilmiş ve belgeye ait fotokopiler yer almıştır. 

Taraf gazetesinde yayımlanan haber üzerine Genelkurmay Başkanlığınca derhal soruşturma emri verilmiş ve aynı gün saat 09.00'da Askeri Savcılığımızca olayla ilgili soruşturmaya başlanılmıştır. 

Soruşturma olayın bütün yönleriyle aydınlatılması kapsamında belgenin gerçek olup olmadığı, gerçekse kim veya kimlerin emriyle ne zaman nerede ve kim tarafından hazırlandığı, belgenin şüpheliye kim veya kimler tarafından verildiği hususlarını da içerecek şekilde süratle icra edilmektedir. 

Anılan gazetede yayımlanan haberde bir şüphelinin ofisinde yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen belgenin, milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliği bakımından önem arz eden bilgiler içerdiğinde kuşku bulunmamaktadır.

Bu nedenle Askeri Savcılığımızca olayla ilgili olarak başlatılan soruşturmanın gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla talebimiz üzerine Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesince aynı gün belgenin içeriğiyle ilgili 'yayım yasağı' konulmasına karar verilmiş ve karar tüm basın ve yayın organlarına ulaştırılmıştır. 

Haberin yayımlandığı gün ve onu takip eden 13, 14 ve 15 Haziran 2009 tarihli basın ve yayın organlarında, haberde belirtilen belgenin gerçek olduğu varsayımıyla haberler yapıldığı, yorum ve değerlendirmelerde bulunulduğu görülmüştür. Bu gelişme Genelkurmay Askeri Mahkemesince alınan yayın yasağı kararının yasal ve haklı gerekçesini göstermektedir. 

5271 sayılı CMK'nın 157. maddesi gereğince 'Soruşturma evresindeki usuli işlemler gizli' olmakla birlikte, haberde yer alan iddiaların hassasiyeti, bazı basın ve yayın organlarında ele alınış ve kamuoyuna sunuluş şekli, yapılan yorum ve değerlendirmeler karşısında Askeri Savcılığımızca soruşturmanın gizliliğine halel gelmeyecek şekilde aşağıdaki açıklamanın yapılması zorunlu görülmüştür:

Askeri Savcılığımızca olayla ilgili olarak yapılan soruşturmada şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır.

''EN KISA SÜREDE ASKERİ SAVCILIĞIMIZA GÖNDERİLMESİ BEKLENEN BELGE ÜZERİNDE YAPILACAK KRİMİNAL İNCELEME SONUCUNDA, BELGENİN SAHTE VEYA GERÇEK OLDUĞUNA İLİŞKİN KESİN BİR KANAATE VARILMASININ MÜMKÜN OLACAĞI DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR''

Bununla birlikte, üzerinde gerekli ve zorunlu kriminal incelemelerin yapılması amacıyla habere konu belge 12 Haziran 2009 tarihinde, ele geçirildiği şekliyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından ve ulaştırıldığı şekliyle Taraf gazetesinden istenmiş, ancak belge henüz Askeri Savcılığımıza ulaşmamıştır. En kısa sürede Askeri Savcılığımıza gönderilmesi beklenen belge üzerinde yapılacak kriminal inceleme sonucunda, belgenin sahte veya gerçek olduğuna ilişkin kesin bir kanaate varılmasının mümkün olacağı değerlendirilmektedir.

Diğer yandan, Taraf gazetesindeki haberde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK 250. Madde ile Yetkili Bölümü) yürütülmekte olan soruşturmada, bir şüphelinin ofisinde ele geçirildiği belirtilen ve yalnızca soruşturma makamlarında bulunması gereken belgenin, anılan gazeteye ne şekilde ulaştırıldığının ve yayımlanmasının Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddelerindeki suçları oluşturduğu dikkate alındığında, adli yargı makamlarınca sorumlular hakkında gerekli adli işlemlerin başlatılacağı düşünülmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.'' (AA)

Gn.Kur. Askerî Savcılığı tarafından yapılan ve belgelerin Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde hazırlanmadığının iddia edildiği bu muğlak açıklama akıllara Poyrazköy mühimmatlarını getirdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon soruşturması kapsamında Poyrazköy'de yürütülen kazı çalışmalarında ele geçirilen silah ve mühimmatın kendilerine ait olmadığını kesin bir dille ifade etmiş ancak söz konusu mühimmatların TSK envanterine kayıtlı olduğu ortaya çıkmıştı.

İLKER BAŞBUĞ'UN KONUŞMASI İLE İLGİLİ HABERİ MUTLAKA OKUYUN!

***

İLKER BAŞBUĞ 14 NİSAN HARP AKADEMİLERİNDE CEMAATLERLE İLGİLİŞU KONUŞMAYI YAPMIŞTI:

HABERİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!

-Günümüzde de sosyal gruplaşmaların ve din eksenli bazı cemaatleşme yapılanmasının gittikçe artmasına neden olmuştur. Önce örgütlenme, sosyo politik örgütlenme, dine dayalı sosyal devlet oluşturma çabası. İşte sorun burada. Sorun dinin kendi amaçları doğrultusunda kullanılması. Bunların varlığı bu konuda söz söylemekten henüz uzak tutmaya yetmiyor.  

-Bugün bazı din eksenli cematler kendilerini politik alanda göstermek ve güçlü olduklarına inanmaktadırlar. Ancak bu yanıltıcıdır. İşte bu tip cemaatler kendileri için en büyük nedef olarak TSK'yı görmektedirler. Bunlara karşı hukuk devleti kapsamında TSK'nin tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek ise büyük bir yanlıştır. Anayasamızın 24. maddesine baktığımız zaman herkese din vicdan hürriyeti sağlanmamış mı, bazı kısıtlamalar dışında. Bütün bunlara rağmen bu konularda hürriyetlerin englelendiğini söylemek ne kadar doğru. Kısmen de olsa devletin yönetiminin din kurallarına dayandırılamayacağını söylemiyor mu anayasa. Herkes 24 maddeye uygun davransa hiç sorun kalmaz. Anayasa'nın 24. maddesinde açıkça bilirtilmesine rağmen dinin kısmen bazı alanları düzenlemesi kabul edilebilir mi? Bu kapsamda bazı cemaatleri nereye koyacaksınız. Önemli olan dini kutsalların istismar edilmesi değil mi? Dinin bir araç olarak kullanılmasının engellenmesi önemli değil mi? Modern toplumlarda bireyler bir cemaat üyesi değil toplumun bir ferdi olarak yaşamak istemiyor mu? İnsanların iman ve dini inançlarını siz hangi hakla değerlendirerek inanan inanmayan olarak ayırıyorsunuz. Bu aslında dinimize karşı en büyük saldırı. Böyle bölünmelerle nereye gideceğiz. 

İlker Başbuğ'UN ayrıca devir-teslim törenindeki şu konuşması dikkat çekiciydi:

“Laiklik ilkesi, cumhuriyetin temel taşıdır. Toplumun bir kesiminde laiklikle ilgili bir endişe vardır ve bu endişe ciddiye alınmalıdır. Bugün toplumsal hayatımızda dini değerlere ağırlık verilmekte ve bu endişeyi körüklemektedir. Laiklik ilkesinin demokrasiyle çeliştiğini söylemek dayanaksızdır. Cemaatlere karşı tedbir sosyal devlet niteliğinin zayıflamasının toplumları cemaatleşmeye ittiği bir gerçektir. Bu kapsamda giderek güçlenen bazı cemaatler, ekonomiyi yönlendirmeye, sosyo-politik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı olarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Ancak bu sosyal gerçek doğru analiz edildiği takdirde, bu oluşuma karşı alınacak tedbirlerin başarı şansı olabilir.”

***

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya da, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17. Onur Günü dolayısıyla 5 Haziran Cuma günü yaptığı konuşmada adeta "bana malzeme verin, kapatma davası açayım" dercesine "Hükümet ekonomiyi öne çıkartıyor, laiklik ikinci planda kalıyor" şeklinde konuşmuş, bu sözleri Başbakan Erdoğan'ın da tepkisini çekmişti.

YALÇINKAYA'NIN DURDUKYERDE YAPTIĞI LAİKLİK ÇIKIŞI İLE İLGİLİ HABERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.