Sümenaltı endişesi

Sümenaltı endişesi
“İrticayla Mücadele ve Eylem Planı” ile ilgili soruşturmanın sivil mahkeme yerine askerî mahkemeye havale edilmesi, olayın ‘sümenaltı edileceği’ endişesini artırıyor. Emekli subaylar, belgede tahrifat yapılabileceğine işaret

Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde hazırlandığı iddia edilen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” ile ilgili soruşturmanın sivil yargı yerine askerî yargı tarafından yürütülmesi endişeleri artırıyor. Yıllarca inkâr edilmesine rağmen yüzlerce faili meçhul cinayetin sorumlusu JİTEM’in, 28 Şubat sürecinde kurulan BÇG’nin ve 2004 yılında ortaya çıkarılan darbe günlüklerinin hâlâ sahiplenilmemesi, “Bu da mı sümenaltı edilecek?” endişelerini artırıyor. Yıllarca Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapmış emekli subaylar, geçmişte yaşanan gerçeklere bakarak belgenin sümenaltı edileceğini belirterek, “Örtbas edilmesin” çağrısı yaptılar.

“HANGİSİNE VAR DEDİLER Kİ?”
Emekli Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları, Vakit’e yaptığı açıklamada, planın altında imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek’in sivil mahkemeye ifade vermeye gitmemesi ve askerî savcının İstanbul’a giderek başsavcıyla görüşmesinin “dosyanın üstü kapatılıyor” izlenimine yol açtığını söyledi. Hacımustafaoğulları, “Bu belge bir darbe belgesidir. Çünkü ordumuz bu konuda sabıkalı. Geçmişte birçok darbe yapmış. Her 10 yılda bir darbe yapma geleneği olan bir ordudan bahsediyoruz. Ergenekon tutuklularını cezaevinde ziyaret eden bir ordudan bahsediyoruz. 28 Şubat’ta yapılan andıçları biliyoruz. Hangisine var dediler ki?..” dedi. Belgeyi hazırlayanların gerçek amacının Ergenekon soruşturmasını engellemek olduğunu vurgulayan Hacımustafaoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dursun Çiçek imzayı atmamış olsaydı, ifade vermekten çekinir miydi? Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök bile ifade verdi. Sen niye vermiyorsun? Bence aba altından sopa gösterildi. Diyorlar ki; Ergenekon soruşturmasını ya durdurun, yoksa darbe yaparız...”

“TAHRİFAT YAPILMADAN AÇIKLAYIN”
Emekli Binbaşı Yakup Evirgen ise belgenin “sahte mi, gerçek mi” olduğuna ilişkin yapılan incelemelerin çok uzun sürdüğünü ve bunun örtbas edilme şüphelerini artırdığını söyledi. Her şeyden önce belgenin varlığının sorgulanması gerektiğini kaydeden Evirgen, “Bürokraside resmi yazışmalar, mutlaka numara ve tarihle kaydedilir. Buna göre kayıt var mı, yok mu, bu husus henüz açıklığa kavuşturulmadı. Bu kadar zaman geçmiş, sahte mi, değil mi diye çalışmalar sürüyor. Bu, anlamlı değil. Bu süre içerisinde belgeye tahrifat yapılabilir” dedi. Belge ile ilgili henüz bir açıklama yapılmamış olmasının kuşkuları artırdığını belirten Evirgen, “Genelkurmay’ın ‘böyle bir belge var mı, yok mu? Ben araştırıyorum’ şeklindeki açıklaması kabul edilemez. İnsan kendi yaptığı kanunsuz işi açığa çıkarır mı? Demokrasiye ve hukuka bağlı olduğunu açıklayan Genelkurmay Başkanı, bu tür tereddütlerin ortadan kaldırılması ve ordunun yıpranan imajını düzeltmek için büyük bir fırsat yakalamıştır. Bu nedenle sorumlular süratle ortaya çıkararak gereğini yapmalıdır.”

“SİVİL MAKAMLAR HAREKETE GEÇMELİ”
Emekli Jandarma Yüzbaşı İrfan Çalışkan ise TSK’nın geçmişinde bu tür belgelerin sahte olmadığının daha sonradan ortaya çıktığını söyledi. “İrtica Planı”nın sivil mahkemeler tarafından sorgulanması gerektiğini söyleyen Çalışkan, “Askerî savcılığın geçmişte yaptıklarını herkes biliyor. Köstebek olayında Kadir Sarmusak’ın başına gelenler ve beraat kararı veren askeri hâkimler, Şemdinli’de sivil mahkemenin 29 yıl ceza verdiği sanıklar, askerî mahkemede tahliye edilmişti. Geçmişe bakınca bu olayın örtbas edileceği endişesi taşıyorum. Soruşturmayı sivil makamlar yapmalı.”

SARMUSAK DAVASINA BAKAN HAKİMLER SÜRGÜN YEMİŞTİ
Geçmişte Sarmusak davasında yaşananlar endişeleri artırıyor. 28 Şubat sürecinde Batı Çalışma Grubu'na ait gizli belgeleri çalmakla suçlanan Emniyet İstihbarat Daire Başkanvekili Bülent Orakoğlu ve Onbaşı Kadir Sarmusak, askerî mahkemede hâkim karşısına çıkmış, askeri hâkimler önce tutuklama, daha sonra ise beraat kararı vermişti. Bunun üzerine davaya bakan hâkimler, çeşitli baskılara maruz kalmış, daha sonra da bir kısmı emekli edilirken, bazıları ise sürgün yemişti. Bu davaya bakan Askeri Mahkeme Başkanı Tuğamiral Mehmet Celayir, Hatay'ın İskenderun ilçesine, Kıdemli üye Binbaşı Hakim Mesut Kurşun ise Malatya Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne sürülmüştü. Aynı davaya bakan üye Deniz Yüzbaşı Hakim Ahmet Karamanlı ise eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle 1999 yılındaki Yüksek Askeri Şûra kararıyla zorla emekli edilmişti.
O dönemde davaya bakan mahkemenin kıdemli üyesi Askerî Hakim Binbaşı Mesut Kurşun, dönemin Genelkurmay Adli Müşaviri olan ve şimdi Ergenekon davası sanığı olan Tuğgeneral Erdal Şenel'in baskılarına maruz kaldığını söylemişti.

HASAN TOSUN / VAKİT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.