Korkudan yasalarını yediler

Korkudan yasalarını yediler
TBMM’nin 411 üyesinin onayıyla yapılan anayasa değişikliğinin, Anayasa Mahkemesi’nin 9 üyesinin oyuyla iptali mantık kurallarını alt üst etti. Ulusal ve uluslar arası düzeyde kopan fırtınanın tanımı ise çok açık: Ne yaparsanız yapın kurt ba

Yıllardır süren çok büyük bir insan hakkı ihlali olan başörtüsü yasağını sürdürme ve bu noktadaki tartışmaları bitirme iddiasıyla TBMM’nin iradesini hiçe sayarak yasak kararı alan Anayasa Mahkemesi, dünya gündeminde büyük tartışmalara neden olurken, Türkiye’de de böyle bir kararın nasıl olur da alınabileceği üzerinde derin analizler yapılıyor.

Laikliğin beşiğinde başörtüsü özgür

Laiklik gerekçe gösterilerek verilen karara bakıldığında, Laikliğin beşiği olarak bilinen Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerde başörtüsü yasağının olmayışı, başörtülülerin üniversitelere girebilmesi karşısında, nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede böyle bir yasağın katı bir biçimde uygulanması akıllarda soru işaretleri bırakıyor.

9 yargıcın hükmü millete galip geldi

Hukukçular, siyasetçiler, sivil toplum örgütü temsilcileri, siyaset uzmanları, uluslar arası stratejistler, cari olan yasalara da aykırı olan bu kararı analiz etmekte güçlük çekiyorlar. Haftalık yazısını Anayasa Mahkemesi’nin skandal sayılabilecek kararına ayıran MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu da, “Ben yaptım oldu” mantığıyla alınan yasak kararını “4 partinin ve halkın yüzde 80’ninin mutabakatına karşılık 9 yargıcın hükmü galip geldi” ifadeleriyle özetledi.

Kuzuyu yemeyi aklına koymuş kurt

Yasalar açıkça çiğnenerek alınan bu kararla başörtüsünün en çözümsüz bırakılan insan hakkı sorunu olarak kaldığını belirten Gergerlioğlu, sivil anayasa çalışmaları sırasında AK Parti’nin sadece başörtüsü üzerinde yoğunlaştığına ilişkin eleştirilere de şöyle bir karşılık verdi: “Aslında sivil anayasa çalışmaları devam ettirilse bile cumhuriyet elitlerinin yüksek yargı ve askeri bürokrasisinin bu özgürleşmeye bir şekilde müdahale edeceği şimdi daha iyi anlaşılıyor. Kuzuyu yemeyi aklına koymuş olan kurt için bahane çoktur.”

Korkuları onlara yasalarını yedirtiyor

Peki sorun doğru okunduğunda ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor? Gergerlioğlu, bu soruya cevabı ise şöyle: “Gemileri yakarak başörtüsüne müfritçe karşı olan güçlü bir azınlık mevcuttur. Demokrasi, özgürlük, insan hakları vb. kavramlar onların kitabında yoktur. Onlar için tehdit sıralamaları vardır. Damda namaz kılma cür’eti göstermiş öğrenciler, bodrumda namaz kılmaya çalışan öğrenciler, 20 yıl iktidarda kalma ihtimali olan partiler gibi tehlikeler fena halde gözlerini karartmakta ve yasalarını ilk yiyen kendileri olmaktadır.”

Kurt başörtülü kızı yiyecektir

Son gelişmelerin ardından bazı çevrelerin ısrarla AK Parti’yi suçlamalarının bir anlamı olmadığını vurgulayan Gergerlioğlu, “Zira gözünü yasa çiğneme bürümüş Anayasa Mahkemesi üyelerinin bulunduğu bir ülkede ne kadar adil davransanız da boşunadır. Kurt başörtülü kızı yiyecektir” diyerek meselenin özünü net bir biçimde ortaya koydu.

Yasakçı tutumları gerçeğin görülmesini sağlıyor

Gergerlioğlu, tespitlerini şöyle sürdürdü: “Bu yasaklama da bir imtihandır. Yasakçılar yasağın tüm toplumun derdi olmadığını, AK Parti seçmeninin öncelikli meselesi olmadığını düşünerek bu kararı aldılar. Onlara göre yasağın bitmesi sadece küçük bir azınlığın istemidir. Ama böyle yaparak aktif bir şekilde direnenlere destek vermese de meseleyi artık daha iyi anlayan bir topluluk oluşturduklarının farkına varamıyorlar mı? Aslında bu olay cumhuriyet ve demokrasi değerlerinin bir takım güçler tarafından habire ayaklar altına alındığını daha geniş kitlelere göstermekten başka neye yarıyor? Yarayı derinleştirmekten başka neye yarıyor? İç yüzlerinin ortaya çıkmasından başka neye yarıyor?”

Çözüm ne olmalı?

Ve işte Gergerlioğlu’nun çözüm önerisi: “367 rezaletinden sonra yeni hukuk skandalı ile karşılaşmak belki çok moral bozucu. Ama tüm mücadelelerin ihsan yoluyla değil ısrarlı taleplerle kazanılacağını bilmek zorundayız. Anayasa değişikliği için tekrar çalışmalara başlamaktan, meclisin iradesinin her şeyin üzerinde olduğunu göstermekten başka bir yol yoktur. İnsan haklarına dayalı demokratik bir cumhuriyetin olabileceğini en azından bizlerin tüm dünyaya göstermesi gerekir.”

Engin Kaşdaş-habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.