Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Pratikteki alçaklık!..

Pratikteki alçaklık!..

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının yanlış olduğu hususunda, bütün dünya ittifak halinde.

Bu hususta, melaneti işleyen İsrail'in dışında, tek bir istisna mevcut: ABD!.. Ama 'farenin emrindeki fil ABD'nin, katliama sessiz kalmaya çalışması, yapılmakta olanın vahim bir yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor...

Evet, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları yanlıştır...

İyi de, ne olacak şimdi?..

Ne yapılacak, daha doğrusu, ne yapılabilecek?..

Bırakın saldırganın cezalandırılmasını, nasıl durdurulacak bu insafsız savaş makinesi?..

Bu sorunun cevabı yok!..

İlk ya da Orta Çağ'da; yani yapılanın, yapanın yanına kâr kaldığı düşünülen zamanlarda değiliz, dikkatinizi çekerim.

Yani güçlü olanın, canı istediğinde aklı kestiğine saldırıp; yakıp, yıkıp mahvettiği ve karışana da 'hadi oradan!' dediği zamanlar, geride kaldı.

21. yüzyıldayız.

21. yüzyılda; yani, her şeyin geliştiği, nerdeyse mükemmeli yakaladığı varsayılan bir zamanda...

Mükemmeli yakalamak lafını yabana atmayın.

İnsan hakları ile alakalı metinlere baktığınızda; dünyanın en ücra köşesinde bir yerde ayağınıza diken battığında bile, acınızı dindirebilecek, en azından unutturabilecek formüller olduğunu düşünebilirsiniz. O kadar detaylı, o kadar hassas hazırlanmıştır o metinler...

O metinlere göre, herhangi bir coğrafyada, hakkınız ihlal edildiğinde; birilerinin yanınızda bitiverip, ihlal etme cüretinde bulunana, 'dur bakalım' diyebileceğini hayal edebilirsiniz...

Bir sürü uluslararası belgenin, bir o kadar kuruluşun olduğu ve bunların yanlış yapana 'dur bakalım' diyeceği varsayılan bir zamanın da ötesinde bir yerdeyiz yani, teorik olarak.

Ama sadece teorik olarak...

Teori geneldir ve hepimizi ilgilendirdiğini zannederiz.

Satır aralarını okuduğumuzda, teorinin çok da genel olmadığı anlaşılır aslında. Sözgelimi, sıradan insanların haklarından çok, sıradışı, marjinal olanların haklarına daha bir önem verilmiştir. Ama bu başka bir mesele.

Gene de insanların hakları ve özgürükleri ile ilgili teorilerin umumi; yani dünya üzerinde yaşayan hemen herkesin sahip olması gereken hakları kapsayıcı olduğunu var sayabiliriz.

Pratik ise bambaşkadır ve ne yazık ki, kişiye özeldir...

Bu kişiye özellik hali, kişinin tabiyetinden başlar. Dünya üzerinde borusu öten bir ülkenin vatandaşı iseniz eğer, haklarınıza nihayet yoktur. Tebaası olduğunuz devlet, burnunuz kanadığında bile ortalığı velveleye verebilir,.

Ama tebası olduğunuz devletin herhangi bir ağırlığı yoksa, sizin ağırlığınız da, haklarınız da kaybolur birden. Değil burnunuzun kanaması, kafanızın kırılmasının bile anlamı yoktur o zaman.

Hatta vatandaşı olduğunuz ülkenin durumu biraz da tartışmalı ise, ölmenizin bile kıymet-i harbiyesi olmaz.

Afganlıların, Iraklıların ve özelikle de Filistinlilerin yaşamakta oldukları, bu neviden bir şeydir işte...

Onlar aç ve açık kalır, sefalet içerisinde yaşar; sürülür, yaralanır, hatta toplu halde katledilir...

Uluslararası metinlerin onlar hakkında herhangi bir istisna öngörmediği bilindiği halde, kimse bunu pek mesele edinmez. Gizli bir anlaşma vardır sanki sessiz kalmayı tercih edenler arasında...

Emperyalizmin iştihasını kabartacak imkanlara sahip olan bir ülkenin vatandaşı olarak doğmuş olmaktır tek suçları. Ya da emperyal hesapların yolu üzerinde bir yerlerde engel teşkil etmektedirler, farkında olmadan...

Ne diyorduk?..

Uluslararası metinler ve uluslararası örgütler, insanların temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almak için vardırlar, teorik olarak.

Peki ama bu ne alçakça bir pratiktir ki; Filistinliler, bütün dünyanın gözü önünde öldürülebilmektedir?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi