M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Lisede namaz kılmak suçmuş!..

Lisede namaz kılmak suçmuş!..

İLERİCİ, çağdaş, lâik, Kemalist bir İstanbul gazetesindeki şu haber başlığına bakınız: "OKUL DAMINDA NAMAZDA SUÇLU BULUNAMADI."

Konu şu: Adana Fatih Terim Lisesi terasında (gazete "dam" diyor) bir grup öğrenci namaz kılmış. Bunu gören laikler şikayet etmiş.İl Millî Eğitim Müdürlüğü müfettişleri tahkikat yapmış, herhangi bir işlem yapılmasına gerek yoktur demiş.

İlerici gazete bu işlemsizlikten çok tedirgin olmuş. Eğitim sendikası başkanı ise çok endişeli... "Okul içinde bir yeri ibadete açmak suç teşkil ediyor" diyor. Yönetmeliklere göre buna izin veren idarecilerin ceza alması gerekirmiş...Okul içinde böyle bir şeye izin verilmemeliymiş.

Doğrusu ilerici gazeteyi, namaz kılan çocukları şikayet edenleri, eğitim sendikası başkanını çok ama çok ayıplamak gerekir. Niçin?

Dünyanın en demokrat, insan haklarına en fazla saygılı ve bağlı, en hür, hukukun üstünlüğü prensibine en riayetkâr ülkesi olan İngiltere'nin büyük bir bölümünde, 1944 yılından bu yana bütün resmî okullarda, sabah derslere başlanmadan önce, okulun şapelinde (kilisesinde) mecburî âyin ve ibadet yapılır. Buna katılmak istemeyen öğrencilerin velilerinden yazılı kağıt getirmeleri gerekmektedir.

Türkiye Müslüman bir ülkedir. Bu ülkede Müslümanlığın bütün icapları yerine getirilecektir. Kaç kişiyseler Adana'daki lisede, namaz kılmak isteyen gençler elbette namaz kılacaklardır.

Okullarda ibadeti yasaklayan kanunlar ve tüzükler varsa, bunlar demokrasiye, insan haklarına, adalete, din hürriyetine aykırıdır.

Dinsizlerin, dine ve ibadete karşı çalışmaya ne kadar hakları varsa, dindarların da din için, iman için, ibadet için en az o derecede çalışmaya hakları vardır.

Fatih Terim Lisesi'nde namaz kılan öğrencileri tebrik ediyorum. Namazlarını kılsınlar, hiç aksatmasınlar.

Lâikliği dinsizlik olarak anlayanlar çağdışı, Totaliter ruhlu, despot insanlardır.

Bendenizin bir "İSLÂM MEKTEBİ" projem vardır. Bu konuda birkaç yıl önce uzunca bir yazı da yayınlamıştım. Bu İslâm mektebinde günlük namazlar, bütün öğrencilerin katılımıyla, okulun camisinde, okulun imamının arkasında kılınacaktır.

1908'e kadar meşhur Galatasaray Lisesi'nde durum böyleydi. Namaz vakti gelince mubassırlar Fransızca "A la mosquée!.." diye bağırarak öğrencileri camiye götürürlermiş. Sadece Galatasaray'da değil, Devlet-i Aliyye'nin bütün okullarında namaz mecburî idi.

Osmanlı ordusunda alayların müftüleri, taburların imamları vardı. Savaş gemilerinde de resmî sarıklı hoca bulunurdu.

Vak'anüvis Lütfi, Tarih'inin bir yerinde şöyle yazıyor: "Padişah hazretleri (Sultan 2'nci Mahmud) bütün vilayetlere emir göndererek Müslüman erkeklerin vakit namazlarını camilerde cemaatle kılmalarını emr etti."

(Lisenin terasında namaz kılan gençlerin fotoğrafını gördüm. İmam dahil, hiçbirinin başında namaz takkesi yoktu. Erkekler için namazda başın örtülü olması namazın sünnet ve edeblerindendir. Bunu herkese hatırlatmak isterim.)



Putlarını Kır!
Sen parayı ne kadar çok seviyorsun!..Bu sıradan bir aşk değil, sen paraya adeta tapıyorsun...

Gönlündeki bu para sevgisi, bu para putperestliği ile sen Cennet'e mi, Cehennem'e mi gidiyorsun?

Para aşkı, paraya tapınmak seni Mevlâ'ya mı götürüyor, belâya mı?

Sen dünya mallarını ne kadar çok seviyorsun!.

Bir kalpte mal aşkı ile Allah aşkı bir arada olur mu?

Çok konuşuyorsun, çok bağırıyorsun ama sözlerin hançerenden gönlüne inemiyor. Müslümanım diyorsun... Eyvallah, lakin sen bir lâf Müslümanısın, kışır Müslümanısın.

Konuşuyorsun, bağırıyorsun mütemâdiyen ama ağlayamıyorsun bir türlü. Haydi bir damla göz yaşı döksene ey gözü kuru adam...

Ben olgun bir insanım diyorsun... Hayır sen bu halinle olgun bir armut bile olamazsın.

Sen münafıksın, sen riyakârsın, sen iki yüzlüsün.

Sen gizli bir müşriksin...

Muvahhid, lükse ve israfa kapılmaz...

Sefahat sergilemez.

Benliğine esir olmaz.

Nefs-i emmâre maskarası olmaz.

Senin ne çok şeytanın var.

Senin ne çok putun var.

Sen gerçek ve kâmil Müslüman olsaydın içindeki İbrahim bütün bu putları kırardı.

Sana sesleniyorum: Putlarını kır ve baltayı boynuna as.

Dünya dükkânını yağmaya ver.

Ey fare tabiatlı adam!.. Kuyruğuna bağladığın bunca kabakla Sırat Köprüsü'nden nasıl geçeceksin?

Delilerin sana akıllı demesiyle kendini akıllı mı sanıyorsun?

Sarhoş!.. İçindeki bâdeyi kus ve ayıl artık.

Şeytanlarına savaş ilân et.

Nemrud ve Firavunluğu bırak.

Nebi'nin ve Sıddıkların peşinden git.

Ölmeden önce servetinin yeterli miktarını öteki tarafa gönder. Hayır hasenat yaparak, malî ibadetleri eda ederek, zekât ve sadaka vererek.

Böyle yapmazsan ölmezsin, geberirsin bir gün.

"Sen bu lâfları kime söylüyorsun?"

Aynaya bak aynaya bak...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi