Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Gazze’de ateşkes

Gazze’de ateşkes

Öncelikle Gazze’de Siyonist işgale karşı kazanılan zafer bütün İslâm ümmetine ve insanlığa kutlu olsun diyoruz. Çünkü bu zafer tüm ümmet adına kazanılmış; Başbakan İsmail Heniyye’nin de ifade ettiği üzere tarihi ve stratejik bir zaferdir. Orası ümmet için bir savunma çizgisidir. Müslümanların desteği direniş için moral gücü oldu. Ama her şeyden önce Yüce Allah’ın ilahi yardımı işgalci saldırganların karşısında kararlılıkla direnen mücahitleri muzaffer kıldı.
Birçokları direnişi mahkûm eden, haksız gösteren, işgalci saldırganların önünün açılması ve beyaz bayrak kaldırılması çağrıları yapan yorumcuların etkisinde kaldı. Onlar gerçekte Siyonist işgalcilerin hesaplarının uygulamaya geçirilmesini kolaylaştırmak ve direniş engelinin saldırganları çok fazla uğraştırmadan ortadan kalkmasını sağlamak için bu tür yorumlar ve çağrılar yapıyorlardı. Görünüşte Filistin halkının daha fazla can kaybetmemesini arzuluyorlardı. Gerçekte ise işgalci saldırganların önündeki engelin bir an önce kalkmasını istiyor, “daha fazla can kaybı olmasın” numarasını ise maske olarak kullanıyorlardı. İddialarında samimi olduklarını Filistin direnişine beyaz bayrak kaldırma çağrısı yaparak değil işgalci saldırganlara saldırılarını durdurma ya da dünyadaki etkin güçlere işgalcileri engelleme çağrıları yaparak göstermeleri gerekirdi. Tam tersine işgalci saldırganları “mazur” gösterirken, onlara engel olunması çağrısı yapmazken, onların ateş yağmuruna maruz kalan halkı büyük bir tehdide karşı korumak için canlarını feda eden direnişçilere beyaz bayrak kaldırma çağrıları yaparak saldırganların işlerini kolaylaştırmaya çalıştılar.
İşgalci saldırganlara karşı kararlı mücadele verilmiş olmasaydı ve Siyonistlerin önlerini açmaya çalışanların arzuladıkları gibi beyaz bayrak kaldırılmış olsaydı sonuç çok daha vahim olacaktı. Belki Gazze birçok Sabra ve Şatilla katliamına sahne olacaktı. İşgalci saldırganların girebildiği mahallelerden Filistinli sağlık görevlilerinin bugün ceset toplaması, elleri ve ayakları bağlanmış insanların cesetleriyle karşılaşmaları buna işaret ediyor. Saldırganların direniş karşısında iyice sıkıştıkları son günlerde, hava saldırılarında özellikle okulları, camileri ve hastaneleri hedef almaları da onların insanları kitleler halinde katletmeyi bir hedef edindiklerini açıkça gösteriyor. Ne yazık ki başta BM olmak üzere önemli uluslararası güçlerin ve etkili devletlerin, işgalci saldırganların vahşi katliamları karşısında suskun kalmaları da onları cüretkâr yapmıştır.
Filistin direnişinin beyaz bayrak kaldırması ve işgalci saldırganlar karşısında daha fazla direnmemesi Türkiye’deki birtakım “muhafaza-kâr” yorumcuların da arzusu ve çağrısıydı. Ama böyle bir şeyin gerçekleşmesi sadece Gazze için değil bütün bir İslâm âlemi için ağır darbe olacaktı. İşgalci saldırganların ve uluslararası emperyalizmin yanı sıra yerli işbirlikçiler de hesaplarını böyle bir sonuca göre yapmışlardı ve beklentileri o yöndeydi. Beklediklerinin gerçekleşmesi durumunda İslâmî yapılanmayı yıpratmak ve dağıtmak için yeni operasyonlar planlıyorlardı. Mısır’daki Firavun rejiminin ve işbirlikçi Suud krallığının Gazze’deki İslâmî hareketin çökertilmesi çabasına bu kadar arsızca destek vermesinin sebebi işte o planlardı.
İşbirlikçi rejimlerin ileri gelenleri şimdi hemen ağız değiştirdiler. Mısır Firavun’u Siyonist işgal güçlerinin derhal Gazze’den çekilmesini istemiş. Daha birkaç gün önce, Filistin direnişinin füzeleri durmadan İsrail saldırılarının durmayacağını söyleyen sen değil miydin? Hüsni’nin Dışişleri Bakanı Ahmed Ebu’l-Gayt da, İsrail ve ABD Dışişleri bakanlarının Mısır’dan Gazze’ye silah kaçırılmasının engellenmesine dair anlaşmalarının kendilerini bağlamayacağını söylemiş. Daha dün Amerikalı uzmanları getirtip de tünel keşfi yaptıran ve tespit ettiklerini yine onlara bombalatan sen değil miydin? Suud Kralı Abdullah, Gazze’nin yeniden imarı için bir milyar dolar bağış temin etmiş ve bir tek Gazzelinin kanının dünyanın tüm mallarından kıymetli olduğunu söylemiş. Gerçi söz konusu bağışı Gazze’deki meşru yönetime mi yoksa Filistin’in Ergenekon çetesi tarafından ABD Generali Keith Dayton’un talimatlarıyla kurdurulan yasa dışı oluşuma mı teslim edecek bilmiyoruz. Ama ona da şu soruyu sormamız gerekir: Daha dün kapalı kapılar ardında Firavun Hüsni ile işler çeviren ve HAMAS direnişine destek vermeleri sebebiyle Müslüman Âlimler Birliği heyetini edepsizce azarlayan sen değil miydin?
Kısacası direniş sadece İsrail’e karşı değil, aynı zamanda uluslararası emperyalizme ve yerli işbirlikçilere karşı da zafer kazanmıştır.
Bu konuya devam edeceğiz inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi