Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

İçimizdeki mürtedlerden dışımızdaki kafirlere

İçimizdeki mürtedlerden dışımızdaki kafirlere

Hazreti Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam ahir zamanlara işaret ederken camilerin dolup dolup taştığı ve fakat bu ibadet yerlerini dolduranların çoğunun dinden çıkmış olacağı bir zamana dikkat çeker. Yani insanlar hem namaz ve niyazlarındadırlar ama bir o kadar da cahildirler. Bu cahillik de onları yine bir başka hadis-i şerifte ifade edildiği gibi sabah imanlı kalkıp akşama imanlarını yitirmiş olarak girecek güruh haline getiriverir. Peki nasıl olur bu iş? Allah muhafaza etsin, şirk yani ortak koşma felaketiyle olur. Ortak koşmak deyince bunun ille de açıktan, bariz bir şekilde, bilinen türden put sayılan putlarla alakalı bir şirk olması gerekmez. Bilakis gizli şirk sinsice ve haince insanı kuşatıverir. İmanın yokoluşuyla da kendini ispat eder. Sahibinin ruhu bile duymadan… Bakalım etrafımıza. Görebilir miyiz etrafımızda bunlardan? Cevabı sesli vermeye gerek yok. İçimizden verelim yeter.
Münafıklık da bir başka boyuttur. İnkar eden olmanın çok ötesinde bir cezai karşılığı bulur münafıklık. Tehlikelidir. Ayırd etmesi zordur. Şirk gibi zararı kendinden menkul değildir. Çevresine de zarar verir. Karşılığı da bu nedenle daha ağırdır. Dinini yaşayan bir Müslüman gibi kendini tanıtır ve “dindar” ile işbirliği içindeymiş gibi gözükürken karşıtlarıyla beraber çalışmayı şiar edinen kişidir münafık. Konacağı yerse herkeslerden aşağı bir yerde, zifttir. Bakalım etrafımıza. Görebilir miyiz çevremizde bunlardan?
Cevabı sesli vermeye gerek yok. Kendimize verelim yeter.
Bir başka grupsa imansa imanları olan ve fakat “zaman” gereği veya “konjonktür” gereği taviz vermeyi içlerine sindirebilen dindarlardan oluşur. Bunların tavırlarında art niyet aramak yersiz olur. Zira imani açıdan zayıftırlar. Aşağılık kompleksiyle yaranma psikolojisi arasında gider gider gelirler. Dışarıdan kaynaklanan korkuları kadar kendi içlerinde ürettikleri korkulardan da ürkerler. Ürke korka bir bakmışsınız Peygamberimiz (SAV)’ın ümmeti için korktuğu belalardan biri olan “korkaklık” ile özdeşleşir olmuşlar. Sonuç? Elini vermişken kolunu da kaptıran müslümanlar. Basiret sahibi imişcesine hava atarken ihlasından kaybeden, mühimle ehemi ayırt edemeyecek darlıkta dindarlar. Bir de kraldan kralcı olup kralın yapmadığı zulmü kendi din kardeşine reva gören insancıklar. Zararları sadece kendilerine değil, aidiyet addettikleri gruplarınadır. Kaş yaparken göz çıkarırlar. Bilerek veya bilmeyerek. Şimdi bakalım şöyle bir etrafımıza. Görebilir miyiz çevremizde bunlardan? Cevabı sesli vermeye gerek yok. Kendimize verelim yeter.
Hal böyleyken… yani oldukça vahimken, sadece bizim ülkemizde değil, daha geniş İslam coğrafyasında böyleyken, samimisi, samimiyetsizi, dindarı, laiki binbir çeşit rezalete imza atarken veya çanak tutarken veya sessiz kalırken bir başka ülkeyi, mesela, Amerika’yı eleştirmek ne derece doğrudur? Orada zalimler mi çok? Evet çok. Doğrudur. Ama sanki bizde yok! Orada hainler mi çok? Evet çok. Doğrudur. Ama sanki bizde hiç yok! Orada İsrail’e sessiz kalış var. Sanki İslam dünyasında bu hiç yok! 1948, 1967… ve 2009 Nerede İslam dünyası?... Yandan yandan seyirci olmanın dışında?
Evet ABD’nin özellikle son sekiz senede daha da barizleşerek kendine ve dışarıya verdiği zarar bir gerçektir. Ancak tersten okuma yaptığımızda şu sorunun cevabı da ilginç: Orada olmayanlar bizde de yok da orada var olanlar var mı sanki? Bir başkan ismine kendi isteğiyle Hüseyin’i ekleten bir devlet başkanı, utanmadan sıkılmadan Müslüman geçmişine sahip çıkıyor da, başı dik Ben Barak Hüseyn Obama diye yemin ediyor, “Yaratıcım yardımcı olsun” demekten değil gocunmak, gurur duyuyor, onu başkanlık koltuğuna oturtan bu törenin başı da sonu da dualarla bezeniyor, yetmedi, ertesi gün işbaşı bu sefer bir kilisede yapılıyor, devlet erkanı, askerinden siviline, evet herkes orada hazır bulunarak, Tanrılarından merhamet dileniyor, biz hâlâ “hamdolsun” diyen bir başbakanla alay edecek kadar küçülebilmeyi içimize sindirelim, sonra da ona buna surat ekşitelim… Biz aslında önce içimizdeki mürtedden bir arınalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi