Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Kanadoğlu neden bu kadar tehlikeli?

Kanadoğlu neden bu kadar tehlikeli?

Kanadoğlu'ndan tehlikeli sözler

Televizyonda ana haber bültenini izlerken ekrana Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu geliyor. Antalya Barosu'nun verdiği plaket töreninde yaptığı konuşmanın bir bölümü ekrana geliyor. Sayın Kanadoğlu konuşmasının ekrana yansıyan bölümünde yargının bağımsız olmadığını söylüyor. Bu sözlerinin hemen ardından bir düzeltme ile sözlerini, "Yüksek yargı hariç bugün yargı bağımsız değil" diyerek sürdürüyor. Bu sözlerin eski bir Yargıtay Başsavcısı tarafından söylenmiş olması insanı irkiltiyor ve ister istemez insanın kafasında yeniden "Acaba?" sorusunun belirmesine yol açıyor.

Çünkü, Sayın Kanadoğlu yüksek yargı hariç yargının tümüyle yürütmenin kontrolü altına girdiğini söylüyor. Böyle bir durum ister istemez yargının kararlarına güveni sadece sarsmaz, yok eder. İnsan acaba maksat toplumun yargıya güvenini yitirmesini mi sağlamak diye düşünmeden edemiyor.

Sayın Kanadoğlu'na yargının bağımsızlığını yitirmesinde sadece yürütmenin müdahelesinin etkili olamayacağını, siyasi ve ideolojik düşüncelerinin esiri olmuş, vereceği kararları hep bu pencereden değerlendirerek veren yargıçların da mahkemelerin bağımsızlığına gölge düşüreceğini hatırlatmaya gerek var mı?

Yargının siyasallaşmasının tek yolunun yürütmenin yargıyı etkilemesi olmayacağını, kişisel yaklaşımların da yargıyı siyasallaştıracağını, bunun sonucu olarak yargıçların yürürlükte olan kanunlara göre değil, kişisel yorumlarına göre karar vermeleri ile de yargının siyasallaşacağını, bağımsızlığını yitireceğini söylemeye bile gerek yoktur sanırım. Geçmişte bunun pek çok örneği yaşandı.

Bu bakımdan yargı bağımsızlığı üzerine hüküm veren, söz söyleyenlerin olayı çeşitli boyutları ile ele almaları ve değerlendirmeleri gerekiyor. Aksi halde Sayın Kanadoğlu'nun söylediği gibi "Yüksek yargı hariç yargı bağımsızlığını yitirdi" şeklindeki bir genelleme hem yargıç ve savcılarımıza haksızlık olur, hem de gerçekten yargının üzerine gölge düşmesine yolaçar. Buna bir eski Yargıtay Başsavcısı'nın sebep olması ise işi iyice sakıncalı, hatta tehlikeli bir noktaya sürüklemiş olur.

Kaldı ki, yüksek yargının her zaman ve durumda bağımsız davrandığını söylemek de zordur. "Yüksek yargı yürütmenin tesirine kapalıdır, bu bakımdan bağımsızlığını hep korumuştur" demek işin sadece bir boyutudur. Çünkü, yargı bağımısızlığına zarar veren önemli unsurların başında yargıçların kararları üzerinde siyasi ve ideolojik mensubiyetlerinin etkili olmasıdır.

"Yargıçlar da insandır, elbette onların da bir siyasi partiye sempati duymaları ve belli bir ideolojinin mensubu olmaları normaldir" denebilir. Buna bir itirazım elbette olamaz. Benim söylemeye çalıştığım yargıçların kararlarını verirken ve özellikle de yüksek yargıda devreye siyasi ve ideolojik yaklaşımlarının girmesidir. Bu takdirde yargıç üzerinde önüne gelen davada taraf olan kişi ya da kişilerin mensup olduğu siyasi ve ideolojik yaklaşımının etkili olmasıdır. Konuyu biraz daha açarsak iki köşe yazarı hakkında yazıda adı geçen kişiler dava açmış, mahkeme sonunda kararını vermiş ve dava dosyaları Yargıtay'a gitmiş olsun. Eğer Yargıtay'da bu iki dava dosyası farklı şekillerde sonuçlanmış ise ve bu farklılıkta haklarında dava açılan kişilerin yazdıkları gazete ve mensubu oldukları ideolojik ve siyasi kampın etkili olduğu düşüncesi akla geliyorsa o zaman da yargının bağımsızlığını yitirdiğini ileri sürmek mümkün olabilir. Ancak, bu iddiayı sık sık dile getirmek yargı kurumuna zarar verir diye düşünüyorum. Yargıya gölge düşürmek, bu kurumu zedeler. Bu durum sonunda hem yargı hem de topluma zarar verir, bunu unutmamak gerekiyor.

Hele bir de Ergenekon soruşturması gibi çok önemli bir süreçten geçilirken eski bir yargıtay Başsavcısı yüksek yargıyı hariç tutarak tüm yargının bağımsızlığını yitirdiğini ileri sürüyorsa yürütülmekte olan soruşturma ve yargılamanın sanki önünün kesilmesine çalışıldığı gibi bir görüntü ortaya çıkmaz mı? Sayın Kanadoğlu'nun yukarıya aktardığım sözlerinden insanların böyle bir sonuç çıkarması yanlış mı olur?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi