M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Doğru Yolun 47 Prensibi

Doğru Yolun 47 Prensibi

1. Peygamberler mâsumdur, ismet sıfatıyla sıfatlıdır, yâni Yüce Allah onları günahlardan korumuştur.

2. Peygamberlerden başka kimse mâsum değildir. Yüce Allah bazı velî kullarını hıfz eder.

3. Ashab-ı kiram efendilerimiz (radiyallahu anhüm ecmaîn) din konusunda âdildirler. Hepsine hayır dua ederiz.

4. Ashab arasındaki ihtilaflara aradan 14 asır geçtikten sonra karışmayız. Bunları Allah'a havale ederiz. Mahşer'de Mahkeme-i Rûzi Ceza'da muhakemesi yapılacaktır.

5. Peygamber'den sonraki ilk dört halifeyi râşid halifeler olarak biliriz, onlara saygısızlık yapmayız, onları severiz.

6. Müslümanın mü'min kardeşine taqıyye yapmasını doğru bulmayız. Resûl "Bizi aldatan, kandıran bizden değildir" buyurmuştur. Müslüman Müslümana taqıyye ve kitman yapmaz, yapmamalıdır.

7. Elimizdeki Mushaf'ın, Resulullah Efendimiz'e (salat ve selam olsun ona) indirilen Kur'ân olduğuna, ilahî metin ve nazımda hiçbir değişiklik, ilave, çıkartma, tahrif, tağyir yapılmadığına inanırız ve bu inanca aykırı bâtıl inançları ve görüşleri reddederiz.

8. İslâm dininin ve şeriatinin, mü'minlere yüklediği en temel ibadetin beş vakit namaz olduğunu biliriz. Hür ve mukim erkeklerin farz namazları, şer'î bir özür olmadıkça cemaatle kılmaları gerektiğini kesin bir bilgi ile biliriz.

9. Namaz abdesti alırken ayakların yıkanması gerektiğini iyi biliriz.

10. Müslümanın Müslümana rıfkla, şefkatle, merhametle, keremle, ihsan ve mürüvvetle muamele etmesi gerektiğini söyleriz.

11. Kütüb-i sitte denilen altı temel hadîs kitabının ve ayrıca, bu listeye dahil edilmemiş muteber hadîs kitaplarının Resûl-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya efendimiz hazretlerinin sözlerini, fiillerini, sükutlarını, yani sünnetini ihtiva ettiğini (içerdiğini) biliriz. Bu kitapları Kur'ân'dan sonra, şerî ve fıkhî hükümlerin istinbatında kaynak olarak kabul ederiz.

12. İlmî tahsil yapmamış, icazet almamış, sahih itikada sahip olmayan kişilerin kendi heva, re'y ve görüşleriyle Kitabullah'ı yalan yanlış tefsir etmelerine, Müslümanların kafalarını karıştırmalarına iyi gözle bakmayız, onların dall ve mudil olduklarını biliriz.

13. Kur'ân'a ve Sünnet'e dayanan güzel ahlâkın, İslâm'ın ayrılmaz bir parçası ve boyutu olduğunu kabul eder; bu ahlaka aykırı işler yapan fasık-ı mütecâhirleri dışlar ve kınarız.

14. İslâm'da kadınlar için tesettür ve hicab farzı olduğunu kesin şekilde biliriz ve inanırız. Tesettür ve hicabın kadınlar için büyük bir fazilet olduğunda, onları yücelttiğinde en küçük bir tereddüt ve şüphemiz yoktur.

15. İnanç ve ibadet konusunda, dinin usûlüne aykırı bütün bid'atleri reddederiz. Bunları dalalet/sapıklık olarak kabul ederiz.

16. Fırka, hizip, mezhep, tarikat, cemaat taassubunu çok zararlı bulur ve reddederiz.

17. Dinden çıkmaya yol açan bâtıl inançları, bid'atleri, eylem ve düşünceleri anonim olarak tenkit etmekle birlikte, isim vererek hiçbir kimseyi veya topluluğu küfürle, şirkle suçlamayız. Bu işi yetkili müftülere, kadılara, İmam'a bırakırız.

18. Bir insanın yüz halinden sadece biri imanına delalet etse onu Müslüman olarak kabul ederiz.

19. Mü'mini tekfir edenin (iddiası doğru değilse) kendisinin kafir olacağını biliriz.

20. Din hükümlerinin kaynaklarının dört olduğunu, bunlara edille-i erbaa denildiğini biliriz. Kur'ân, Sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyas.

21. Peygamber efendimizin (salat ve selam olsun ona) bildirmiş olduğu gibi kendisinden sonra ümmetin 73 fırkaya ayrılacağını, bunların, biri müstesna, diğerlerinin ehl-i nar olduğuna, fırka-i nâciyenin (Kurtulacak olanların) Peygamberin ve Ashabının inandıkları gibi inanan, yaptıkları gibi yapan Müslümanlar olduğuna inanırız.

22. İnsanın en büyük düşmanının kendi nefs-i emmâresi olduğunu biliriz ve onunla mücadele etmek, onu gemlemek ve frenlemek gerektiğine inanırız.

23. Bu dünyanın fâni, gelip geçici bir yer olduğuna; mü'minler için bir imtihan meydanı olduğuna inanır ve bu imtihanı kazanmak için bütün gayretimizle çalışmak gerektiğine inanırız.

24. Peygamberimizin bütün insanlığa en güzel örnek ve model olduğuna, ebedî mutluluğa ermek için ona uymak, onu taklit etmek, onun yolundan ve izinden gitmek, onun gibi inanmak, onun gibi ibadet etmek, onun ahlakıyla ahlaklanmak gerektiğine inanırız.

25. Rahman'ın yeryüzünde velileri olduğuna inanırız. Veliler Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata uyarlar. Bu üçüne uymayanlar evliyaurrahman değildir.

26. Gururun, kibrin, benliğin, nefsaniyetin çok kötü olduğunu biliriz ve bunlardan kurtulmak gerektiğine inanırız.

27. Allah ile olan bütün muamelelerimizde ihlasın esas olduğunu biliriz.

28. İnsanlarla ve diğer yaratıklarla olan muamelatımızda adaletin, rahmetin, şefkatin, keremin, paylaşmanın esas olması gerektiğini biliriz.

29. Mü'min kardeşlerimize merhametli ve şefkatli; harbî ve agrasif kâfirlere sert, tâvizsiz ve şiddetli olmak gerektiğine inanırız.

30. Müslümanların zimmetinde olan gayr-i müslim ahaliye ve reayaya iyi muamele etmek gerektiğine inanırız, onların bize tevdi edilmiş emanetler olduğuna inanırız.

31. Haram yemenin çok büyük bir günah olduğunu, bu günahı meşru gösterenlerin kafir olacaklarını, devamlı olarak haram yiyenlerin iflah olmayacağını biliriz.

32. Yalan söyleyen, sözlerini tutmayan, emanetlere ihanet eden, düşmanlıkta aşırı gidenlerin münafık olduklarını biliriz.

33. İslâm dininin, sahih itikadın, Kitabullah'ın, Resulün sünnetinin, dinin esaslarının ve usûlünün başlangıçtan bugüne herhangi bir kopukluk olmadan bütünüyle gelmiş olduğuna, dinimizin tahrife uğramamış bulunduğuna inanırız.

34. İslâm'da eksiklik, hatâ yoktur. Eksiklik ve hatâ dini iyi anlayamayan, gerektiği gibi uygulayamayan bir kısım Müslümanlardadır.

35. İslâm dininin lüksü, israfı, kibre ve gösterişe yönelik hayat tarzını, aşırı tüketimi, sefahati, saçıp savurmayı kesinlikle yasak ve haram kılmış olduğunu, Kur'ân'da müsrifler için "onlar şeytanın kardeşleridir" buyrulduğunu biliriz.

36. Hz. Muhammed'in risaletinden, Kur'ân'ın inzalinden sonra, daha önceki dinlerin ve şeriatların nesh edilmiş olduklarına, hükümlerinin kalktığına inanırız.

37. Allah katında tek hak ve makbul dinin İslâm olduğunu, sarih ayete dayanarak biliriz.

38. Bugünkü Musevîliğin Hz. Musa'nın dini olmadığını, bugünkü Hıristiyanlığın Hz. İsa'nın dini olmadığını biliriz.

39. Kur'ân'da "Peygamber kendi hevasından konuşmaz" buyuruluyor. Peygamberimizin sünnetinin de bir tür vahiy olduğuna inanırız.

40. "Lût peygamberin kızları kendisini sarhoş ettiler ve ondan gebe kaldılar" gibi yüz kızartıcı hikayelerin yüce bir peygambere iftira atmak olduğunu biliriz, bunlara inanmayız. Peygamberler böyle çirkinliklerden münezzehtir.

41. Resulullah'ı inkâr ve tekzib eden, Kur'ân'ın ilahî vahiy ve kitap olduğu inancını reddeden, İslâm'ı hak din olarak kabul etmeyen müşrik ve kafirleri ehl-i necat ve ehl-i cennet olarak kabul etmeyiz. Onlar bu redleri, inkarları, küfürleri ve tekzibleri yüzünden ehl-i cahimdir.

42. Tevhid ile Teslis'in birbirleriyle uyuşmayan, bağdaşmayan iki ayrı inanç olduğunu ve hak olanın Tevhid olduğunu biliriz ve aksini iddia edenleri uyarırız.

43. Küfre rızanın küfür olduğunu biliriz.

44. İslâm dini ilahîdir, hak dindir, onda eksiklik yoktur. Binaenaleyh dinde reform, değişiklik, yenilik yapılamaz. Dinin emirleri, yasakları, farzları, haramları değiştirilemez. Dinden tâviz verilemez.

45. Müslümanlar dini kendilerine değil, kendilerini dine uydurmakla yükümlüdür.

46. Dinin esaslarında bir ihtilaf, anlaşmazlık çıktığı zaman cumhur-i ulemaya, sevad-ı azama tâbi olmak gerekir.

47. Şeriat, Kur'ân'dan, sünnetten, icmâdan ve kıyas-ı fukahadan çıkartılmış dinin hüküm ve kurallarının tamamına verilen isimdir. Şeriat din ile özdeştir. Şeriat mukaddestir. Şeriatı inkâr ve tahkir eden dinden çıkmış olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi