M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Türkiye’de İsrail Nüfuzu Azaldı mı?

Türkiye’de İsrail Nüfuzu Azaldı mı?

TÜRKİYE'nin İsrail'e ve ABD'ye bağımlılığı devam ediyor mu? Devam ediyor...

Türkiye AB'ye girmek için çırpınıyor mu? Çırpınıyor, elinden gelen bütün gayreti sarf ediyor.

Türkiye Avrupa Birliği'ne girerse parçalanır mı? Büyük ihtimalle parçalanır.

Dünyanın iki en zengin ve düzgün ülkesi, İsviçre ve Norveç AB üyesi değil. Bu konuda halk oylaması yaptılar, halk istemedi. Türkiye'de AB üyeliği için halk oylaması yapılır mı? Sanırım yapılmayacaktır.

Türkiye AB üyesi olursa bağımsızlığından çok şeyler kayb eder mi? Edecektir. Zaten şu anda yüzde yüz bağımsız değiliz, AB üyesi olabilirsek bağımsızlığımız daha da azalacaktır.

Türkiye, AB üyesi olmadan da güçlü, zengin, temiz, örnek, kendi ayakları üzerinde duran bir ülke olabilir mi? Elbette olabilir.

Büyük Ortadoğu Projesi nedir? Bu proje her şeyden önce bir ABD-İsrail projesidir. İslâm dünyasındaki büyük devletleri parçalamak, ortaya bir sürü yetersiz küçük ve orta devlet çıkartmak isteniyor. Bu devletler ABD'ye ve İsrail'e bağımlı olacaklar, onlara asla kafa tutamayacaklar. Her biri kendi ordusunu kuracak ama bu ordular hiçbir zaman ABD ve İsrail için bir tehdit ve tehlike oluşturmayacak.

Türkiye ile İsrail arasındaki gizli askerî anlaşmalar yürürlükte midir? Yürürlüktedir.

İsrail ile Türkiye arasında sıkı iktisadî işbirliği devam ediyor mu? Ediyor. 1985'te Yahudi devleti ile ticaretimiz 50 milyon dolardı, bu rakam 2002'de 1,3 milyar dolar olmuştur.

Türkiye'de ne kadar Yahudi vardır? Resmi makam 25 bindir. Kimlik kartlarının bir hanesinde Musevî yazan vatandaşlarımızın gerçek sayısı 16 bine düşmüştür. Lakin ötede bir milyondan fazla Kripto Yahudi vardır. Selanik Dönmeleri... Pogromlardan sonra Osmanlı devletine sığınan ve bilahare Alevî veya Bektaşî olanlar... "Müslümanlaşan" Kürt Yahudileri... Kafkasya Yahudileri... ve ötekiler...

Türkiye'de Yahudi nüfuzu devam ediyor mu? Bence ediyor.

Türkiye'nin derin ve büyük sıkıntıları, krizleri demokrasi ile çözülür mü?

Çözülmez. Demokrasi sadece bir kemiyet (kelle sayısı çokluğu) rejimi değildir.Demokrasi öncelikle bir keyfiyet, vasıf üstünlüğü sistemidir. Bu ikincisi yoksa demokrasi ile hiçbir şeyi çözemezsiniz.

Türkiye'nin önünde kolay bir çare ve çözüm var mıdır? Ülkemizin sıkıntı ve krizleri çok karmaşıktır. Bunlar hiçbir kolay, basit, ucuz, işporta çare ve çözümlerle halledilemez.

Türkiye'nin sıkıntı ve krizleri nelerdir?..

En birincisi eğitimdir. Bugünkü Tevhid-i Tedrisat eğitimi ile hiçbir yere varamayız. Her geçen gün daha kötüye gideriz. Ülkemize gerçekten millî, gerçekten vasıflı, güçlü, etkili, üstün, millî kimlik ve kültüre uygun bir eğitim sistemi lazımdır.

Sadece sistem mi? Elbette hayır. Bu sistemi uygulayacak bir eğitimciler ordusu olması da gerekir.

Bizde bunlar var mı? İkisi de yok. Sistemi bulsak bile, eğitimciler ordusunu kurmak çok zordur. Büyük zaman ister.

İkinci büyük, müzmin sıkıntı ve kriz edebî, yazılı, zengin kültür Türkçesi yokluğudur. Lisanımızda büyük kopukluk ve yozlaşma olmuştur. Bugünkü birkaç yüz kelimelik günlük iletişim Türkçesiyle büyük, güçlü, istikrarlı, dengeli, geleceği parlak güçlü bir Türkiye kurmak mümkün ve muhtemel değildir.

Başkaları senin gibi düşünmüyor!..

Düşünce hürriyeti var...

21'inci yüzyılda Türkiye'nin geleceğini çok parlak gösteren raporlar, kehanetler yayınlanıyor.

Evet doğrudur... Lakin bütün bunlar büyük hercümerçten sonra olacaktır. Üçüncü dünya savaşı... Ortadoğu'da korkunç hadiseler... Kökten değişimler... ABD'nin parçalanıp çökmesi... İsrail meselesinin âdil bir çözüme kavuşturulması... BeklenenMehdi'nin zuhuru... Melhame-i Kübra... Müslümanların birleşmesi... İmamet-i Kübra...

KISA AÇIK MEKTUPLAR

* MUHTEREM EFENDİM... Tenkitlerimi niçin üzerinize alıyorsunuz? Siz, bizzat kendi beyanınıza göre haram yemez, kimsenin hakkını gasb etmez, ihalelere fesat karıştırmaz, doğru ve dürüst, emanetlere hıyanet etmez, yalan söylemez, verdiği sözü yerine getirir, mal ve servet beyanı apaçık ve saydam, Zemzem'le yıkanmış gibi tertemiz faziletli bir Müslümansınız. Benim yıllardan beri yaptığım tenkitler kirli, karışık, bulanık ve bulaşık, münâfık, fâsık, fâcir, karpuz gibi dışı yeşil içi kızıl, saçı bitmedik yetimlerin hakkını yiyen bozuk kimselere yöneliktir. Müsterih olunuz, sizi hedef almıyorum, içiniz rahat olsun. En rahat yastık vicdandır, güzel güzel uyuyun, pembe rüyalar görün. Saygılar...

* SEVGİLİ KARDEŞİMİZ!.. Barnaba İncili ile ilgili yazımı tenkit etmiş, Müslümanların İncil okumaya ihtiyacı yoktur demişsiniz. Bendeniz, Müslümanlar İncil okusunlar demiyorum. Barnaba İncili yayınlansın, Hıristiyanlar okuyup ibret alsın, Teslis inancından Tevhid inancına yönelsinler istiyorum. Selam ederim.

* DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI'NA: Halk ve gençlik arasında anket yaptırtmış, cami hizmetlerinden memnun musunuz diye sordurtmuşsunuz. Maalesef, ender istisnalar dışında cami hizmetleri hem İslâm'ın, hem de çağın gerisinde ve altındadır. Burada, çok kısa olarak bir tek hususu tenkit edeceğim. Camilerdeki Türkçe son derece yetersizdir. Camilerde halka, gençliğe, okur-yazar vatandaşlara edebî, kültürel, sanatlı zengin Türkçe ile hitap edilmelidir. Hutbeler ve vaazlar kesinlikle gramer yanlışı, cümle düşüklüğü, za'f-ı te'lif kaldırmaz. Bugünkü Türkçe'nin en üstün hitabet örnekleri camilerde olmalıdır. Arabistan'da bir hatip veya vaiz "fî sebilillah" yerine "fî sebilullah" dese herkes onu ayıplar, hattâ adamı işinden ve hizmetinden atarlar. Bizde maalesef bir sürü Türkçe hatâsı yapılıyor. Cami personelinin edebî kültüre sahip olması ve Türkçeyi yanlışsız konuşması birinci şarttır. İhtiramatımı arz eylerim...

* BİR SAHTE LAİK'E: Sen gerçekten laiklik taraftarı olsaydın, laik Fransa'da olduğu gibi Müslüman kızların başörtüleriyle üniversitelerde okumalarına taraftar olurdun. Seninki laiklik maiklik değil, apaçık dinsizliktir. Demokrasi, insan hakları, eşitlik edebiyatını bırak da, medenî bir insan olmaya bak.

* KERÂMAT FÜRUŞ EFENDİYE: Yüzlerce velinin menkıbelerini okudum, hiçbiri kerametleriyle övünmemiştir. Hattâ nicesi, kerametlerinin açığa çıkmasından dolayı üzülmüştür. Bazıları, kerametlerine şahit olan müridlerine "Sakın bunları halka söylemeyin..." diye nasihat etmiştir. Bu devirde en büyük keramet doğruluktur, istikamettir. Gerçek büyükler kendilerini övmez ve övdürmez. Zat-ı alinize sabahü'l-hayr derim...

* BİR ÂKİLE: Platin Kemik lokantasında çorba, çerezler, salata ve cacık, çeşitli turşular, küçük börekler ve dolmalar, içli köfte, çiğ köfte, mırmıriyye ve carcuriyye, ana yemek, küçük lahmacun, karışık kebaplar, birkaç çeşit tatlı, kaymak, meyveler ve saire yemişsin, şalgam suyu ve zencâre şerbeti içmişsin, üzerine sakızlı kahve, ardından çay... Yediklerinin ve içtiklerinin çeşidi 23 kalemmiş. Sana şu hadîs-i şerifi hatırlatmama izin ver: "Mümin bir mideyle, kâfir yedi mideyle yer..."

* TRAMVAYDAKİ YOSMAYA: Tıklım tıklım vagonda, hiç kimseden utanıp arlanmadan, yanındaki gençle öpüşüp duruyordun. Sende hiç hayâ kalmamış. Böyle giderse yakın zamanda bir "hâneyi" boylar, belanı bulursun. Köpekler bile senden daha iffetli... Sana ve anana babana yazıklar olsun!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi