Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Beşir düşmanlığı Batı hayranlığının sonucu mu?

Beşir düşmanlığı Batı hayranlığının sonucu mu?

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Sudan Devlet Başkanı Beşir hakkında verdiği tutuklama kararı nedense Türk medyasında geniş bir taraftar buldu. Bu vesile ile medyada müthiş bir Beşir karşıtlığı olduğunu öğrendik. Beşir hakkında verilen tutuklama kararını desteklemek adalet adına ise diyecek fazla bir sözümüz olmaz. Ancak, Beşir hakkında tutuklama kararı veren mahkemenin adil davrandığından emin olunabilmesi gerekir. Özellikle uluslararası mahkemelerde adaletten çok siyasi yandaşlıklar ile belirli güç odaklarının tesiri belirleyici oluyorsa verilen kararın adil oluşundan söz etmek ve buna göre de bu karara destek vermek yanlış olur.

Söz gelimi Beşir hakkında tutuklama kararı veren mahkeme ABD ya da İngiltere, Fransa ve hatta Yahudi lobileri istemediği sürece bir ülke lideri hakkında dava açabiliyor mu? Açabilse bile sonuçlandırabiliyor mu? Bu soruya hiç düşünmeden 'evet' demek mümkün mü?

Başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere bu örgüte bağlı tüm uluslararası örgütlerin özellikle ABD'nin kontrolü altında olduğunu bilmeyen kaldı mı? Söz gelimi Müslüman ülkeler BM'nin kararlarının uygulamasında belirleyici olabiliyor mu? Güvelik Konseyi'nin veto hakkı olan daimi üyeleri arasında bir tek Müslüman ülke var mı? Daha pek çok soruyu sıralamak mümkündür. Bütün bunlar gösteriyor ki BM ve diğer uluslararası örgütler Hıristiyan Batı'nın hakimiyetini pekiştirmek, haksızlıklarına ve katliamlarına uluslararası hukukta meşruiyet kazandırmak için oluşturulmuş örgütlerdir. Dikkat edilirse bu örgütler Müslüman ülkeler aleyhine konularda hemen harekete geçebilirler, geçmezlerse geçirilirler. Müslümanlar zulme ve katliama uğruyorsa bu örgütlerin kılı kıpırdamaz, konu sadece birkaç açıklama ile geçiştirilir. Bu noktada Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Sudan Devlet Başkanı Beşir hakkında verdiği kararı peşin olarak doğru kabul etmek ve hemen Beşir aleyhinde saldırıya geçmek olsa olsa Batı hayranlığının bir sonucu olabilir.

Söz konusu mahkemenin kararının ardından medyanın bir bölümünde adeta sevinç çığlıkları yükselmeye başladı. Hatta,Türkiye'nin tavrı Beşir'e destek olarak yorumlanıp karşı saldırıya geçildi. Beşir'i taşa tutan medya organları nedense bu vesile ile olsun İsrail'in Filistinlilere karşı sergilediği vahşeti, cinayetleri hatırlayıp aynı mahkemenin niçin İsrail yöneticileri için Beşir örneğine benzer harekete geçemediğini düşünmek gerekmez mi?

Bu arada bazı yazarlar Uluslararası Mahkemelerin özellikle Müslümanlar söz konusu olduğunda adil davranamadığı, bunun için verilen kararların tereddütle karşılanması gerektiği düşüncesinden hareket edenlerin tavrını Beşir destekçiliği olarak kabul etmeleri ve "Beşir'e destek insanlığa mı, Müslümanlığa mı sığar" şeklinde sormalarını anlamak mümkün değildir. Daha doğrusu bu tür değerlendirmeler olaya sadece Hıristiyan dünyanın penceresinden bakmak, o gözle değerlendirmek anlamına gelmez mi?

Sudan'ın yıllardan beri mücadele ettiği gerek Güney Sudan'daki çatışma gerek Darfur'da patlak veren ayaklanma durduk yerde meydana gelmiş değildir. Olayları derinlemesine inceleyenler görürler ki ülkemizde yaşananlara benzer bir tablo vardır. Bu tabloda Güney Sudan'da şimdi anlaşmayla bitirilmiş olan çatışmalar ve Darfur'da ortaya çıkan çatışmanın arkasında Hıristiyan dünyası ve Dünya Siyonizmi vardır. Hatta Güney Sudan'da ayrılıkçı güçlere Dünya Kiliseler Birliği'nin destek verdiği tescillenmiştir. Bütün bunları görmezden gelerek Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararına destek vermek her ne olursa olsun Batı'nın safında yer alma gayretinin bir sonucudur.

Beşir'in yanında yer almak, zalimlerin verdiği karara güvenmemek ve onlara destek vermemek anlamına gelir.

Şahsen, Filistin'de yaşananların hesabını soramayan batılıların hiçbir kararına güvenemem, güvenmeyi biraz saflık olarak görürüm. Ve yine Irak'ı işgal eden güçlerin işgal gerekçesi olarak dünyaya söylediklerinin tamamının yalan çıktığını bile bile Batı dünyasının arkasına takılmayı da kendi kardeşlerimize karşı savaşmak olarak değerlendiririm.

İslâm dünyasının neresine bakarsanız bakın kan akmakta ve akan kanın arkasında Hıristiyan dünyası vardır. İşte bu dünyanın elindeki bir Uluslararası Mahkemenin verdiği karara güvenmiyorum. Bu tavrımı da insanlık ve İslâm adına belirliyorum. Zalimlerin yanında yer almamak, zalimlerin aldığı karara güvenmemek adına yapıyorum. Ama isteyen istediğine inanabilir, isteyen istediğinin peşinden gidebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi