Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Karışık duygular içindeyim

Karışık duygular içindeyim

Dünkü yazımda ifadeye çalıştığım duygular giderek daha da karmaşıklaşıyor. Üzüntünün yerini isyan almaya başlıyor..

Kaza olabilir.. Helikopter ya da uçak düşebilir.. İnsanlar ölebilir, yaralanabilir.. Ama, günlerce enkaza ulaşılamıyor olması insanı isyan ettiriyor.. Bu isyanımın sebebi kesinlikle komplo teorilerine dayanmıyor.. Ama ortada normal işlemeyen, yolunda gitmeyen bir durum var.. En azından çok önemli bir teknik yetersizlikle karşı karşıyayız. Gelişmeler ister istemez insanı böyle düşünmeye itiyor.

Düşünebilir musunuz? Bir helikopter düşüyor ve üzerinden iki gün geçiyor -bu yazıyı yazdığımda saat 14.00'ü gösteriyordu- ama net bir bilgi toplumumuza verilemiyor. Ortada bir acziyet var.. Yetersiz kalış var.. İlgisizlik olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Bunun sebebi bilgisizlik midir? Yeterli teknik donanıma sahip olmayış mıdır bilemiyorum.. Ama, yetersiz kalındığı kesin..

Helikopterin düştüğü yerin dağlık olduğu, sürekli kar yağışının söz konusu olduğu söyleniyor. Bunlar doğru olabilir.. Ama, buna rağmen en azından yerinin kesin olarak tespit edilmesi/edilebilmesi gerekmez miydi? Bu ne biçim iştir..

Kısacası isyanım kazaya değil.. Kazadan sonra yaşananlara ya da yaşanamayanlaradır.

Yapılan açıklamalar binlerce sivil-asker insanın, uçak ve helikopterlerin aramaya katıldığı belirtiliyor.. Bunlar tamam.. Yapılması gereken yapılıyor ama netice ne? Bütün Türkiye ve kazazedelerin yakınları bir haber bekliyor.. Onlar her türlü sonuca razıdırlar.. İnanan insanlardan başka türlü bir davranış da beklenemez.. Ama bu bilinmezliğe tahammül güç..

Hemen belirteyim ki, kiminle görüşürsem görüşeyim, siyasi ve ideolojik fikri ne olursa olsun herkes bir gerilim yaşıyor. Gerçekten toplum bu acıda birleşti..

Bizim millet olarak bazı tedbirleri ille de felaketleri yaşamadan almamak gibi bir zayıf yanımız var.. Yaşanan büyük depremin ardından yeni binalarda kullanılan demirin miktarı yüzde 60'a yakın artırıldı.. Şimdi binalar daha sağlam yapılıyor.. Ama, yıllarca çürük binaların yapılmasına kimse ses çıkarmamıştı. Bunları sıkça tekrarlanan helikopterde bulunması gereken "ELT" acil durum vericisi cihazının bulunmadığı ya da helikopterde bu cihaz bulunduğu, ancak sinyal vermediği iddiaları hatırlattı. Kısacası ister var ister yok olsun netice değişmiyor.. Yoksa da varsa da görev yapmıyor, enkazı arayanlara yardımcı olamıyor.. Böyle bir durumda bu helikoptere nasıl oluyor da çok önemli bir cihazı devre dışı iken uçuş izni veriliyor, verenlerin kim olduğu ve hafife alan anlayış çok önemlidir. İlle de bir felaket mi yaşamamız gerekiyor bazı şeyleri önemsememiz için?

Sözü uzatmanın anlamı yok. Bu belirsizlik devam ettiği sürece insanların yüreğindeki ağırlık kalkmayacaktır. Dileriz bu bekleyiş kısa sürer ve hayırlı bir sonuca ulaşır. Çünkü, bu durumun devamı fısıltı gazetesinin daha fazla tiraj yapmasına, bir takım kimselerin sürekli olarak komplo teorileri üretmelerine yol açıyor. Ülkemizde ilk defa darbecilerin mahkeme önüne çıkartılmış olmasının verdiği güven ortamı yerini yeniden güvensizliğe ve tereddüde terk edebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi