Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Söz şimdi Tuncay Güney'de!

Söz şimdi Tuncay Güney'de!

Hani Tuncay Güney kasetlerine gizlilik şartı getirilmişti?
Birileri kasetin bazı bölümlerini servis etti. Kim bilir açıklanmayan kısımlarında daha neler var?
Peki bu durumda Sabancı suikastı yeniden soruşturulacak mı?
En azından kasette adı geçenlerin bilgisine başvurulacak mı?
Tek gerçek Fehriye Erdal’ın sakladığı gerçek değil.
Bu açıklamadan sonra Ergenekon’un “Kara kutusu” Tuncay Güney’in de konuşması gerek..
“Sorgucu 2: Böyle basında Veli Küçük’ün sözünden çıkmayan, istediği gibi yazılar yazdırabileceği isimler yok mu? Mutlaka vardır.
Sorgucu 1: Yani Bekir Coşkun.
Tuncay Güney: Enis. Onları söyledim. Tamam..
Sorgucu 2: Onları tekrar. Bir daha söyle..
Tuncay Güney: Bekir Coşkun var. Enis Berberoğlu var. Bekir Coşkun, Enis Berberoğlu, Doğu Perinçek’in etrafındaki o tüm kadro. Şey olarak. Ondan sonra kim var. Türkiye Gazetesi’nden Aslan Tekin var. Kurultay’da Aslan Bulut, Necdet Sevinç var..
Sorgucu 1: Aslan Bulut..
Tuncay Güney: Necdet Sevinç..
Sorgucu 1: Necdet Sevinç, Kurultay’da, başka?
Tuncay Güney: Ondan sonracıma. Zaman Gazetesi’nde Hüseyin Gülerce var. Zaten bütün kadro hiç yazı yazmıyor, Aksiyon dergisi dahil. Ama Zaman Gazetesi’nden yönlendirmeyi Hüseyin Gülerce yapıyor. Başka şeyinden çıkmayacak Gülçin Telci vardı. Onun sözünden çıkmazdı. Bekir Coşkun kati suretle bişey yapmazdı çıkmazdı. Patron olarak Dinç Bilgin vardı..
Sorgucu 2: Ertuğrul Özkök..
Tuncay Güney: Ertuğrul Özkök var. Hiçbir zaman..
Tuncay Güney: Bir tek Veli Küçük’ün kontrol edemediği bir yer var. Milliyet Gazetesi. Daha çok Radikal’deki Tuncay Özkan onlar da Milliyet Gazetesi ve Radikal. Niye diyeceksiniz? Aydın Doğan’dan dolayı mı? Hayır generalleri Aydın Doğan tehdit etmişti. Ben o zaman Milliyet’te çalışıyordum.”
Sanıyorum şimdi bu diyalogda adı geçenlerin çıkıp konuşması gerek..
Emniyetin bu konuda bir açıklama yapması gerek.
Herhalde sorguyu kimlerin yaptığı biliniyordur. Belki onlar da çıkıp bir şeyler söyleme ihtiyacı duyarlar..
Bu herkesin tanıdığı, kimi sol, kimi sağ, milliyetçi kimi dini kesimin yakından tanıdığı, kimi liberal isimlerin bu iddialarla ilgili bir şeyler söylemesi gerek.. Hürriyet, Zaman, Radikal, Aksiyon, Türkiye, Kurultay gazetesinin adı geçiyor.. İşin içinde Doğu Perinçek de var, Veli Küçük de.. Susurluk kazasında hayatını kaybedenlerin kimliklerinden daha zengin bir tablo var burada.. Asker, Polis, Politikacı, sağ, sol, milliyetçi, Kemalist, laik, dindar herkes bu tabloda yerini almış. Peki Tuncay Güney bu fotoğrafta nerede duruyor? Herhalde Güney’e düşen de bu sorunun cevabı..
Tuncay Güney’in Samanyolu ile ilişkisini de göz önünde bulunduracak olursak, Gülerce’nin bu iddialarla ilgili mutlaka bir açıklama yapması gerek..
Peki bu gazeteler, yazarlarının bu ilişkisinden haberdar mı idi?
Tamam bu ifadeler işkence altında alınan ifadeler.. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, 2 Mart 2001’de gözaltına aldığı zaman çekilmiş bu kaset. Bugüne kadar da gizli kalmış bir olay..
Tuncay Güney’in aslında bilinenden daha karmaşık bir ilişkisinin olması gerek. Dini kesimde yakın temas içinde olduğu kesimler kimlerdi, belki onu da açıklar kendisi.
Kuşkusuz ilişki içinde olmak, ille de o yapı içinde yer almak anlamına gelmiyor.. İşin bu boyutundan habersiz bir ilişki de sözkonusu olabilir..
Buna ilave olarak aktüel bir diğer konu Ersöz’ün ani rahatsızlığı..
Tuncay Özkan’ın tanıklığı önemli.. Levent Ersöz’ün de. GATA’ya sevkinin usulsüzlüğü müfettiş raporu ile sabit.. Ortada usulsüz bir sevk var.. İdrar sorunu nedeniyle hastaneye yatırılmış, ama kardiyoloji kliniğinde misafir edilmiş. Burada ‘sara hastası’ raporu alınmak istenmiş ama olmamış. Sonra aniden Gastrointestinal kanama (barsak kanaması) geçirmiş. Hastalık beğendiremiyorlar bir türlü.. Sonra başa dönülmüş prostat denmiş. Sonra aniden 28 Mart tarihinde tüm tetkik ve muayeneleri normal olan bir hasta nasıl oldu da aniden sağ uyluğunda nekrotizan fasiit (kası ve zarını kalıcı olarak tahrip eden mikrobik iltihap) tablosu ile tekrar tedaviye alınmış.
Soru şu: Ersöz böyle bir senaryo ile duruşmaya çıkması mı engellenmeye çalışılıyor, ya da bu “kara kutu” birileri tarafından konuşmaması için susturulmak mı isteniyor?
Yetti artık. Bu işi suyu çıktı. Vatandaş soruyor: Bilim de, hekimlik yemini de, adalet duygusu da, devlet ciddiyeti de 3.5 darbecinin oyunlarına alet mi ediliyor yoksa!..
TSK’ya yazık ediliyor.. Hadi Şener Paşanın hasta olduğunu, boynunun kırıldığını isbatlayın!..
Eşinin telefon kaydı ortada. Bunun adı “yargıdan adam kaçırma”dır..
Bu ne zamana kadar sürecek! Bu işi tezgahlayanlara bir şey yapılmayacak mı?
Okkır sağlam girdi, hasta çıktı. Ersöz’ün sanıklığından daha önemli bir rolü var bu davada. Tanıklığı.. Birileri Ersöz’ün konuşmasından korktuğu için onu ortadan kaldırmayı planlamış olabilir mi? İnfazlar, faili meçhuller hâlâ devam mı ediyor yoksa?
Ersöz’ün kızı, eşi, kardeşi, birileri konuşmalı.. Tabibler Odası, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, TBMM İnsan Hakları, Adalet, Milli Savunma Komisyonu bu konuda bir şey yapmayacak mı? Baroların yapacak, söyleyecek bir şeyleri yok mu.
Cumhuriyet savcıları, Askeri savcılar bu söylenenleri, yazılıp çizilenleri ihbar kabul etmiyorlar mı? Bu aklı bunlara kim veriyor? Bu ilişkileri kim kuruyor?
Cevabını arayan o kadar çok soru var ki! Bakalım bu sorular cevabını bulacak mı? Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi