Alperenler ve BBP’nin sorumluluğu

Alperenler ve BBP’nin sorumluluğu

Zamanda İhsan Dağı, Taraf gazetesi yazarı Kütahyalı’nın saldırıya uğraması üzerine bir yazı yazdı. Özetle Yazıcıoğlu’nun ölümünden sonra Alperenler’in bazı çevreler tarafından istismar edilebileceğine dikkat çekti. Yazıcıoğlu’nun 12 Eylülden sonra önemli bir özeleştiri yaptığını, terör ve şiddetin her türüne karşı olduğunu, mensuplarını da kavgadan uzak tutmaya çalıştığını beyan etti.

İhsan Dağı’nın yazdıklarına çoğunlukla katılıyorum. Siyaset sorunları şiddet yerine konuşarak çözmek için yapılır. BBP siyasi bir hareket. Dolayısıyla, siyaset yapmaya karar verenler için şiddet asla bir metot olamaz.

Türkiye kavgalardan, tartışmalardan çok çekti. Bunun için küçük bir olay geçmişte yaşanan büyük olayları hatırlattığı için toplumda tepki ile karşılanıyor. Kimse geçmişin kanlı, ıstıraplı günlerine dönmek istemiyor. Bu yönde sinyaller alınca da hemen reaksiyon gösteriyor.

Bir gazetecinin yumruklanmasının bu kadar gündeme taşınması bazılarına abartı gibi gelebilir. Öyle değil. Büyük olaylar küçük olaylardan çıkar. Bir yumruk bazen bir savaşın sebebi bile olabilir.

Onun için çok dikkatli olmak gerekiyor.

Yazıcıoğlu’nun itibarından rahatsız olanlar, heyecanlarına hâkim olamayan gençleri kışkırtarak, işte BBP gençliği diyerek bu prestiji budamak isteyebilirler. Birkaç küçük olayı köpürterek Alperenlerin saygın imajına darbe vurmak isteyebilirler. Bunun için münferit de olsa bu tip olaylarda kurumsal tepkiler vermek, derhal gereğini yapmak gerekiyor. Atılması gereken adımların gecikmesi veya hiç atılmaması birilerinin size giydirmek istediği elbiseyi giydirmeyi kolaylaştırır.

BBP hareketi demokrat, hukukun üstünlüğüne inanan, problemlerin konuşarak ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğine inanan bir harekettir. Kimse kendi nefsini tatmin, heyecanlarını teskin için bu çizgiye zarar veremez. Kütahyalı’nın düşünceleri bize aykırı gelebilir, hatta bizi kızgınlığa da sevk edebilir. Ona cevap vermenin yolu bellidir. Konuşarak, anlatarak, gerçekleri ortaya koyup ikna etmeye çalışarak derdimizi anlatmalıyız. Olmuyorsa hukuk ne güne duruyor? Ülkücülerle-Alperenlerle veya Yazıcıoğlu ile ilgili belli ç.evrelerde böyle bir algı var dedikten sonra o algıya uygun eylemlerde bulunmak Kütahyalı’yı ve o algının genelleşmesine çalışanları haklı çıkarmaktan başka bir şey değildir. Birkaç gün önce İrfan Sönmez’de gayet beliğ bir şekilde yazdı, Solun ülkücülere-Alperenlere giydirmek istediği terör gömleğini yırtıp atmanın yolu bu değildir. BBP kurulduğu günden Yazıcıoğlu’nun vefat ettiği güne kadar BBP’de çeşitli kademelerde görev yaptım. En yakınında bulunan birkaç kişiden biri oldum. Hiçbir zaman ondan yapılan haksız eleştiriler karşısında bu şekil bir tepki görmedim. Böyle bir tepkiye cevaz verebileceğine de tanık olmadım. Onun için herkes davranışlarını kontrol etmekle ve bu davranışların artık sadece kendisini değil, mensubu olduğu camiayı bağladığını idrak etmekle mükelleftir. Unutulmasın ki insanlar konuşarak uzlaşır ve anlaşırlar. İdraklerimize giydirilen deli gömlekleri sadece bize değil mensubu olduğumuz siyasi harekete ve dahası birlikte yaşama irademize darbe vurur. Ne demişler asıl pehlivan nefsine hâkim olan pehlivandır. Şimdi pehlivanlık zamanıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi