Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Ergenekoncu dostlar dayanışmasına darbe...

Ergenekoncu dostlar dayanışmasına darbe...

Artık iyice inandım ki, Ergenekon davasının arkasında çok güçlü bir irade var. Son olarak İstanbul Beykoz'da, Dalan'ın İstek Vakfı'na ait arazide ortaya çıkarılan cephanelik de gösteriyor ki, o irade; Ergenekoncu dostlar dayanışması ile alay ediyor.
Başta Baykal olmak üzere, belli medya ile oynuyor. Adeta onlara Çin işkencesi uyguluyor. Sanki masanın üzerinde bir strateji var. İnce elenmiş, sık dokunmuş... Psikolojik harp ise, psikolojik harp... Taktik ise taktik... O irade o kadar akıllı, o kadar tecrübeli, o kadar işinin ehli ki, şapka çıkarmamak mümkün değil. Adeta, bu dava sürecinin, aynı zamanda kimin kim olduğunu iyice ortaya çıkarmasını da gözetiyor.

Birkaç gün önce Yalova'da 30 yıllık bir ahbabım ile ayaküstü konuşuyorduk. Benden on yaş kadar büyük. Tanıştığım ilk yıllardan beri Adalet Partisi çizgisinde. Vefalı bir partili. Ergenekon davasından öyle etkilenmiş ki. "Bu dava bizim gözümüzü açtı." diyor. "Yıllarca biz kimin arkasından gitmişiz?" diyor. "Bu Demirel'e nasıl da inanmıştık." diyor. "Biz onu darbe mağduru biliyorduk, meğer kimlerle berabermiş, kimlere cesaret vermiş, gerçek yüzü neymiş, bütün bunları şimdi öğreniyoruz." diyor. Ama öyle kandırılmışlığın pişmanlığı falan yok üzerinde. Tam tersine, hakikati öğrenmenin mutluluğu var. Ergenekon davasının daha şimdiden büyük bir hayra hizmet ettiğini söyleyebiliriz. Darbelere karşı olduklarını söyledikleri halde, yıllardır darbe teşvikçiliği yapan çifte standart sahibi aydın tipleri, darbecilerle iş tutan, koltuklar için yanıp tutuşan sivillerin karakterlerini bütün çıplaklığı ile teşhir ediyor. Bu dava süreci, halkın demokratik şuurlanmasını hızlandırıyor. Türkiye'de asıl mücadelenin demokrasi isteyenlerle statükocular arasında olduğunu gözler önüne seriyor. Kim gerçekten özgürlüklerden yana, kim askerî vesayetin hınk deyicisi apaçık ortaya çıkıyor... Bu ülkede hiçbir olay, ikiyüzlülükleri böylesine açığa çıkaramazdı.

Son on gündür Ergenekoncu dostlar dayanışmasının, pes artık dedirten en büyük gözbağcılığını dinliyoruz, seyrediyoruz... 12. dalga operasyonu, onlara, Türkan Saylan ve Mehmet Haberal üzerinden aylardır aradıkları duygu sömürüsü fırsatını verdi. Ergenekon davasını sulandırmak, örtbas etmek için, savcıları, yargıçları sindirmek için, "biz demedik mi, siyasî bir dava" demek için ve kamuoyunun kafasını karıştırmak için aradıkları malzemeyi bulmanın sevinciyle sahne aldılar. Ama nedense bu cephanelikler için suspus oluyorlar. Mesela Sayın Demirel, Sayın Baykal, medyamızın mümtaz şahsiyetleri, bulunan bu silahlar için tek kelime etmiyorlar.

Sonra şu Yargıtay'ın talebi üzerine Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi kararı... Başta dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Sayın Baykal, yine belli medyanın yayın yöneticileri, başyazarları, kendilerini Cumhuriyet'in asıl evlatları gören yazarları, o saldırının ardından neler demişlerdi, hatırlayınız... Saldırgan "Allah'ın askeri"ydi, cinayeti başörtüsü için işlemişti. Laikliğin nasıl bir tehdit ve tehlike altında olduğu artık besbelliydi. Ehli vatan, ehli laik susacak mıydı? AK Parti iktidarı artık ayağını denk almalıydı. Falandı.. filandı.. Kırık plak yine dönüyordu... Şimdi ne oldu? Meğer saldırgan "Ergenekon'un askeri"ymiş. Babası bile "Evet, oğlumu Ergenekoncular kullandı, ilaç verdiler, hipnoz ettiler." demeye başladı.

Sayın Baykal, Ergenekoncu dostlar dayanışmasının temsilcisi sıfatıyla size sormalıyız: Danıştay saldırısının Ergenekon davası ile birleştirilmesine ne diyorsunuz? Bulunan cephanelikler için ne diyorsunuz? Binlerce faili meçhul cinayetin aydınlatılamaması için ne diyorsunuz?

Sayın Ergenekon dostları, harç bitiyor, inşaata paydos denilmek üzere, hâlâ anlamıyor musunuz? Gittiğiniz yolun, çıkmaz sokak olduğunu görmüyor musunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi