Olmayan grip ekonomiyi vurmasın!..

Olmayan grip ekonomiyi vurmasın!..

Türkiye’nin bu yıl, tarımda büyük bolluk yaşaması bekleniyor... Sonbaharda başlayan yağışlar, kış ve bahar mevsimlerinde de devam etti. Özellikle buğday rekoltesinde önemli bir artışın olacağı anlaşılıyor. Diğer taraftan ülkemizin bu sene iyi bir turizm sezonu geçirmemesi için halihazırda bir sebep yok... Velakin şer güçlerle akılsız dostların vereceği zarardan Hak saklaya!..
Bir grip dedikodusudur gidiyor...
Çin gribi.
Kuş gribi.
Yetmedi bir de domuz gribi!
Yetkililer peş peşe açıklama yapıyor; ülkemizde, bu sonuncu grip türüne yakalanmış kimse yok... Ne var ki, biraz ateşlenip hastaneye giden yabancı turistlere bu teşhisi koymaya heveslenen medya leşkerleri var. Bunların derdi, maksadı nedir acaba? Bu şekilde insanlığa hizmet ettiklerini filan mı zannediyorlar? Yoksa birilerinin değirmenine su mu taşıyorlar?
Son yıllarda sebebi ve kaynağı hakkında ciddi kuşkular bulunan sari hastalıkların, ülke ekonomilerini nasıl dinamitlediğini biliyoruz...
Deli dana hastalığının bütün Avrupa’yı kasıp kavurması... SARS hastalığının Çin’i allak bullak etmesi vs.
Türkiye’de, Karadeniz bölgesinin bazı yörelerinde görülen KKKA (Kırım Kongo Kanamalı Ateşi) hastalığı, nam-ı diğer kene hastalığı; güç bela iyi bir yola girmiş olan turizmimizi baltalamak üzere, birileri tarafından sonuna kadar kullanıldı... Nedense her turizm sezonu açıldığında, Türkiye aleyhindeki olumsuz haberler; (bu bazen aslı olmayan bulaşıcı hastalık olur, bazen terörle ilgili abartılı hikayeler olur), malum odaklar tarafından medya merkezlerine servis yapılır.
Oysa herkes biliyor ki, bu manipülasyonlar hedef ülkeye zarar vermek, rekabet gücünü kırmak için özellikle planlanır ve uygulamaya konulur. Batı ülkelerinde, medya organları bu çeşit tezgahlara karşı çok dikkatlidir.
Türkiye’de İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı, 81 vilayetin vali ve il sağlık müdürlerini Ankara’da toplayıp, alınacak tedbirleri görüşüyor. Kaldı ki, grip salgınının dünyada baş göstermesi ile birlikte, başta havaalanları olmak üzere; dış memleketlerle temasın olduğu bölgelerde, ciddi tedbirler alınmaya başlamış. Öyle ki, bu tedbirlerin sıkılığından şikayet edenler var. Domuz gribinin (H1N1 virüsü) en fazla görüldüğü ABD (2600 vak’a) ve Meksika’da (2000’den fazla vak’a) dahi bu kadar sıkı tedbir yok diyorlar... Olsun, biz yine de devemizi sağlam kazığa bağlayalım.
Dünyada şu ana kadar toplam beş binden fazla vak’a var. Hamd olsun, ülkemizde henüz bir tek hasta yok. Dolayısıyla ortalığı velveleye vermenin âlemi yok...
Ancak medya gerçekten bu alanda bir hizmet yapmak istiyorsa, domuz etinin kaçak yollardan ülkeye girişini, kontrolsüz şekilde satılmasını, Türkiye’de ruhsatsız olarak domuz çiftliklerinin işletilmesini vs. mercek altına almalı, bu konuda halkı aydınlatmalıdır... Hastalığın çıkış yeri olan ülkeler, her türlü zararlı bakteriyi barındıran domuz eti tüketimini sağlamak (Buna domuzların itibarını kurtarmak diyorlar) için hastalığın adını bile değiştiriyor!.. Demek ki, bu konuda çok dikkatli olmak gerekiyor. “D. eti” diye etiket vurulan etlerin dana mı, yoksa başka bir şey mi olduğunu iyi incelemek gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi