Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İrtica çığ gibi...

İrtica çığ gibi...

İrticanın önlenemeyen yükselişi sürüyor..
Media da eski liderler şimdi marjinalleşmeye başladı.. Hızla tiraj kaybediyorlar. “Dinci Media” merkeze yerleşti. Tiraj olarak zirvede “Zaman” var.. Toplamda “irticacılar” nerede ise öne geçtiler. Toplam 4.800.000 tirajın 2.100.000’i irticacıların eline geçmiş durumda.. Yani en büyük kesim bu.. En çok satan gazeteler “dinci”lerde(!). Malum Mediada da dinci eğilimler giderek artıyor.. Patronlar artık onların “fasılları”na katılmaya başladı, baksanıza..
Bu iş burada kalmayacak.. Pazar bunların eline geçiyor. Reklam pastası da.. Dahası piyasaya kendi damgalarını vurmaya hazırlanıyorlar..
Buyurun günün irtica haberlerine: “Uluslararası borsalarda ve finans piyasalarında İslâmî kurallara uygun çalışan şirketlere ilgi her geçen gün artıyor. Yüzlerce milyar doları bulan bu pazardan aslan payını, sanılanın aksine Batılı ülkeler alıyor. Hıristiyan dünyasının ruhanî merkezi Vatikan da İslâmî endekslere yatırım yapıyor. (Demek ki, onların Helal konusuna alerjisi CHP’liler ve bizim Laikçiler kadar değil) Dünya borsalarında bu tip endekslerin sayısı 100'ü aştı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası da hızla büyüyen bu pastadan pay almak için harekete geçti. İslâmî endekslere dayalı borsa yatırım fonları kurmak istediklerini belirten Borsa Başkanı Hüseyin Erkan, ‘Ortadoğu'daki yatırımcılara hizmet vermeyi hedefliyoruz’ dedi. Erkan, İslâmî endekslerin dışında Anadolu'daki şirketlerin de borsaya getirilmesine ilişkin çaba sarf ettiklerini anlattı.”
Helal gıda sertifikasyon projeleri hız kesmiyor.. TSEK’den bu konuda dernek, vakıf, şirket birçok kuruluş bu konu ile ilgilenmeye başladı.. GİMDES’in bu konudaki 2. Uluslararası konferansının ardından gidahareketi.com da yayına girdi..
Helal deyince, iş alkol ve domuzla sınırlı değil.. İşin içine Riba da giriyor..
Helal kesim dediğinizde her sığır ya da kümes hayvanının da eti yenmez..
“Helal” hayatın bütün alanlarını kaplar..
Koç, Sabancı, Eczacıbaşı’nın ürünlerine helal sertifikası almak için kuyruğa girdiklerini düşünebiliyor musunuz?
Dinciler gelip firmaları, mallarını denetleyecekler, şunu şöyle yapacaksın diye not verecekler.. Olacak şey mi bu? Hammaddeyi nereden, kimden alıyorsun. Bakalım onun helal sertifikası var mı? Jelibom ya da kıvam artırıcı olarak çikletinden toz çorbaya, yoğurda varana kadar kullanılan jelatinin menşei ne? Yok öyle istediğiniz yerden almak.. Bakalım jelatini neden yapıyorlar.. Hangi kemikten!
Hani bu tartışma bir defa başladı mı, geri dönüşü de yok.
İsterseniz “Helal” sertifikası almayın. Bunun mefhum-u muhalifi “Haram” satmak anlamına geliyor..
Demokrasi böyle bir şey işte.
İsterseniz gelin vazgeçelim bu işten.
Ya da bunu kabul edin efendiler.
Öymen eğer Kur’an’a karşı Darvin tarafını tutmaya devam ederse, bu fikire “Helal” damgası vurmak zor.. Onların bu işe alışmaları zaman alacak. Adamlar bir nazariyeyi bilim, hatta din gibi algılıyorlar..
Ya hu! Darvin faşistin biri idi.. Aborjinlerin katline cevaz vermek için onların insanımsı maymunlar, insanlaşma evrimini tamamlamamış ara formlar olduğunu savundu. Bir katliama kılıf bulmak için Avustralya ve Yeni Zelanda’yı işgal etmek için bir bahane olarak uydurdu.. Pigmeler için de benzer yorumlar geliştirdiler.. Bu teori bir bilim değil, faşizme kılıf arayışının ürünüdür aslında..
Öymen’e, insanların Hz. Adem’den geldiklerini, Hz. Adem’in ise topraktan yaratıldığını; Hz. Adem’in evde oturmakta olduğunu, konuştuğunu, yazdığını, okuduğunu, tarım ve hayvancılıkla uğraştıklarını, namaz kıldıklarını sen istediğin kadar anlat..
Ha sahi, onun Nüfus Cüzdanında da “İslâm” yazıyordur herhalde.. Ölünce cenaze namazı kılmamız için önümüze getirirlerse ben şahsen kılmam. Hakkım varsa onu da helal etmem. Niye edeyim ki, çocuklarımızın dinsizleştirilmesi için eğitim yolu ile baskı yapılmasını savunan bir adama. Hani Hıristiyanlar, hiç olmazsa kendi dinlerine çağırıyorlar. Öymen dine karşı savaş açıyor sanki.. Türkiye’yi yıllarca bunlar temsil ettiler. CHP’nin fikir babaları bunlar. Çağdaş Yaşam diye pazarladıkları da işte bu. Başörtüsü açılımı filan sıradan, basit bir seçim rüşveti.. Ucuz bir istismarcılık!
Mustafa Kemal’i de bu kafa ile kendi dünya görüşlerine göre yeniden tanımladılar..
Şimdi ortaya yeni çıkan belgeler, başka şeyler de söylüyor.
Hani Zübeyde hanım yaşasa, CÇG-BÇG onu da fişlerdi herhalde. O da Kur’an Kursçu çıktı.. Hem de Hafızlar için bugünki parayla 2 Milyon TL para vakfetmiş bu işe..
Ne olacak bu memleketin hali.
Bakarsınız yarın bu “dinciler”, TV programlarına da, çocuk, aile logosu koyar gibi helal sertifikası yapıştırırlar.. İnternet siteleri mesela.. Filmler.. Mollalar bir filmi izleyip, “uygundur” raporu verirlerse diye düşünecek birileri ama, bu iş onların akıllarının ermeyeceği kadar karmaşık. İslâm’da ruhban sınıfı yok.. “Ehliyet” ise her işte şart..
Aslında İslâm’da aslolan mübahattır. Haramlar sınırlıdır.. Ama haramları işaretleyemediğimiz için Helali işaretlemek zorunda kalıyoruz..
Siz kiliseye gidip cin çıkartın kendinize, günah çıkartın, büyü yaptırın; NLP, Meditasyon seminerlerine katılın, Çakralarınızı ayarlatın ya da Hollanda’ya gidin hahamlar gelsin evinizi, iş yerinizi, makinelerinizi okuyup, üflesin koşer damgası vursun markanıza..
Laikçilerin işi zor.. Ekonomide, sosyal hayatta, siyasette, kültürde, sanatta giderek geriliyorlar..
“İrtica”nın önlenemeyen yükselişi karşısında “Çağdaşçılık” trajik bir şekilde irtifa kaybediyor..
Not: Çağdaşçılık, irtica, dinci gibi kelimeler, ironik anlamda, birilerinin algılarını eleştirmek için kullanılmıştır..
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi