Suriye sınırı ve bedelli askerlik

Suriye sınırı ve bedelli askerlik

Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi ve temizliği yapan firmalara kiralanması hakkındaki yasa tasarısını Meclis Genel Kurulu'ndan geçiren AK Parti'liler, meseleye, bildiğim kadarıyla, şöyle bakıyorlar:

Ottawa Sözleşmesi'ne göre bu işin 2014'a kadar bitirilmesi lazım… Türk Silahlı Kuvvetleri 'Bu iş bizi aşar' diyor… Dünyada bu işi yapabilecek firmaların sayısı bir elin parmağından fazla değil ve bu firmaların çoğu İsrailli… Onlara müracaat etmekten başka çare yok… Ne yazık ki çok para istiyorlar… O parayı vermek yerine, mayınlardan temizlenen arazileri tarımsal faaliyetler için 44 yıllığına ilgili firmalara verirsek, Türkiye ekonomisini zora sokmamış oluruz…

Nitekim, AK Parti Meclis Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, dün, Genel Kurul'da yaptığı konuşmada, Türkiye-Suriye sınırındaki 216 bin dönümlük alanın mayınlardan temizlenmesi için 1992'den beri bir takım çalışmalar yapıldığını, başta Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı olmak üzere devletin değişik birimleri tarafından yapılan mayın temizleme işlerinden sonuç alınamadığını, mayınların temizlenmesi için çok ciddi bir teknoloji birikimi ile çok paraya ihtiyaç olduğunu belirtip, şöyle dedi:

'Devletin herhangi bir biriminin kendi araç, kendi ekipman, kendi insan gücü, kendi imkanıyla mayınların temizlenemeyeceği bugüne kadar yapılan çalışmalarla ortaya çıkmıştır. Temizlenir ama 50 yılda temizlenir. Uluslararası sözleşmelerde belirtilen tarihe kadar bu mayınların kendi imkanlarımızla temizlenmesi mümkün değil. Dolayısıyla mayınların temizlenmesi için dışarıdan hizmet alınması gerekir.”

Kendi döşediği mayınları temizlemekten aciz bir devlet ve ordu görüntüsünü normal karşılarsanız, buraya kadar sorun yok.

Onun için Nurettin Canikli, konuşmasının devamında, “Mayınların temizlenmesinden sonra çıkan alanın yabancılara verilmesi mi sorun?' diye sordu.

Cevap: Evet, Nurettin Bey; aynen öyle!

Asıl sorun tabii ki o alanın yabancılara -adını koyalım: İsraillilere- verilebilecek olmasıdır.

Nurettin Canikli'nin bu konudaki itirazlara karşı ileri sürdüğü argüman şöyle:

“Sınırlarımız içerisindeki bütün alanların güvenlik açısından değeri birbirine eşit. Yani Muğla'daki bir alanla, Karadeniz'deki, Doğu'daki herhangi bir alan arasında, güvenlik açısından fark yoktur. Hepsi Türkiye Cumhuriyeti Devleti milleti ve onun Silahlı Kuvvetlerinin koruması ve güvencesi altındadır. Bu açıdan bakıldığında, şu anda tartıştığımız alan ile Ege Bölgesindeki, İç Anadolu Bölgesindeki herhangi bir fiziki alan arasında herhangi bir fark yoktur.”

Olur mu öyle şey?

Emekli bir Alman'ın Çeşme'de ev almasıyla İsrail ajanlarının Türkiye-Suriye sınırındaki 500 kilometrelik bir alanda fink atması aynı şey olabilir mi?

'Ne ajanı canım? Adamlar çiftçilik yapacak' demeyin sakın!

Siyonist Yahudi lobilerinin yönettiği Amerika Birleşik Devletleri'nin uçsuz bucaksız toprakları kurudu da, adamlar ekin için Türkiye-Suriye sınırına mı muhtaç oldu?

44 yıl boyunca efendi efendi buğday ekip gidecekler, başka bir iş yapmayacaklar, öyle mi?

Nurettin Canikli buna inanıyor mu gerçekten?

O topraklarda 44 yıl kalmaları şöyle dursun, mayın temizleme işi için gerekli olduğu söylenen 4-5 yıl boyunca bölgede kalmaları bile Türkiye ve Suriye için yeterince riskli.

Sadece İsrail değil, herhangi bir yabancı (Batılı) unsur da risk oluşturur.

Devlet o riski ille de alacaksa, bari riski büyütmekten imtina etsin; mayınlardan temizlenen toprakları 44 yıl için yabancıların kontrolüne vermekten vazgeçsin!

- Ama 2-3 milyar dolarlık bir maliyet söz konusu… Bu kriz ortamında o kadar parayı nasıl vereceğiz?

- Nasıl verirseniz verin!

- Kaynak yok.

- Oluşturun!

- Nasıl?

- İşe bedelli askerlik yasası çıkararak başlayabilirsiniz.

- Ama Türk Silahlı Kuvvetleri “olmaz” diyor. Güvenlik sorunu doğabilirmiş.

- Türkiye-Suriye sınırında İsraillilerin fink atmasından daha büyük bir güvenlik sorunu doğacak değil ya!


* * *
NOT:

Her konuda açıklama yapan Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, TSK'nın mayın temizleme kabiliyetini yükseltmek için ne gibi çalışmalar yapıldığını da açıklayabilir mi acaba?


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi