Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bu adam uslanmayacak!

Bu adam uslanmayacak!

Dün, çok istediğim halde, 27 Mayıs yazısı yazmadım. Günün ehemmiyeti bir tarafa, bolca da malzeme vardı...

DP uygulamalarından ve ‘Tahkikat Komisyonu’ndan girilir, ‘kıyma makinası’ efsanesinden ve şerefli Türk matbuatından çıkılabilirdi...

Dahası, CHP’nin bu darbedeki rolü kurcalanabilir, ‘bizim darbeyle alakamız yok, biz de üzüldük konsorsiyumu’na İsmet Paşa’nın ‘Şartlar olgunlaşırsa, darbe meşrudur’ sözü hatırlatılabilirdi.

Demirel ve Cindoruk tayfasına bile laf gönderilebilirdi.

Birincisi (yani Demirel), yıllarca ‘miras’ın üzerinde oturdu; tek başına ‘tasfiye organı’ gibi çalıştı.

Hakiki DP’lileri (Bilgiç’leri, Bozbeyli’leri) ‘ocak’tan uzaklaştıran, elinin altındaki partiyi ‘nadimlerin sığınma evi’ne çeviren ve ‘46 ruhu’ denilen şeyi gözden düşürmek için elinden geleni ardına koymayan kişi, Allah sıhhat afiyet versin, işte bu ‘birincisi’dir.

İkincisinin de yatacak yeri yok.

Hem DP’liymiş gibi yapmak, hem kendisine ‘Menderes’in avukatı’ rolünü uygun görmek ve kitleleri buna inandırmak, yüksek beceri istiyor.

Bugün durumun böyle olmadığını biliyoruz.

Menderes’in avukatı değilmiş; oğul Menderes’ten öğreniyoruz. DP’yle de uzaktan yakından ilişkisi yokmuş... Tam tersine, Menderes karşıtlığıyla neşvu nema bulmuş Hürriyet Partisi’nden yetişmeymiş.

Bu ‘Hürriyet Partisi’ meselesi de çok ilginçtir.

Bir gecede liberalizmi benimsemiş, kendisini feshedip CHP’ye katılınca iki dakika içinde ‘devletçi’ olmuş bu parti, aynı zamanda ‘CHP gölgesinde ne kadar liberal olunur?’ sorusunun cevabıdır.

Hazır konu açılmışken, ‘ikinci’ namıyla maruf şahsın yaptığı ‘irtica uyarısı’ hakkında da bir iki cümle sarfedeyim:

Bir Başbakan, ‘Tahkikat Komisyonu kurmak’ ve ‘irticaya cesaret vermek’ suçlamasıyla darağacına gönderiliyor; bu Başbakan’ın sülbünden gelmekle övünen şahıs, üstelik 27 Mayıs gibi anlamlı bir günde, tam da darbecilerin ağzıyla ve onları haklı çıkarır bir üslupla, irtica uyarıları yapıyor.

Efendim türban da nereden çıkmış?

Türbana özgürlük verilirse, ülke irtica tehdidiyle karşı karşıya kalabilirmiş, ‘aman dikkat’miş...

Bunu Cindoruk söylüyor.

Üstelik bu Cindoruk, ‘irtica’ bahanesiyle yıllardır baskı altında tutulan, inanç ve değer tercihleri yargılanan insanlardan oy istiyor.

Dün, çok istediğim halde, İlhan abi bahsine de giremedim.

Hani, darbe yıldönümlerinde, ‘bir daha böyle şeyler tekerrür etmesin’ temennisiyle, genellikle ‘ders olsun’ yazıları yazılır ya...

İlhan abi de kendisine yakışır bir ‘ders olsun yazısı’ yazmış.

Hayır, millete silah doğrultanlara, cuntacılara, darbecilere, milletin seçtiklerini darağacına yollayanlara bir itirazı yok.

Bilakis darbe, özgür anayasanın, özgür üniversitenin, özgür sendikanın önünü açmış... Bugün de müdahaleyi gerektirecek koşulları yaşıyormuşuz ama askerin darbe yapmaya niyeti yokmuş.

Bunu da, 12 Mart döneminde ‘darbecilik’ suçlamasıyla içeri tıkılan, bir türlü uslanmayan, sürekli darbe kovalayan, kırk yıl sonra ‘Ergenekon sanığı’ olarak bir kez daha karşımıza çıkan İlhan Selçuk söylüyor.

Ortaya saçılan ‘Ergenekon pislikleri’nden sonra nadim olmuştur diye düşünüyordum ama, görüldüğü üzere milim değişiklik yok.

Bu adam uslanmaz.

Uslanmayacak...

Murat Belge’nin dediği gibi, 60’tan bu yana ‘Bizimkiler ne zaman gelecek?’ umuduyla yaşıyor...

Kolay değil...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi