M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Açıklamalar-Yaz Yazma

Açıklamalar-Yaz Yazma

İlâhiyatçıları ikiye ayırıyorum. Birinciler: Geleneksel Ehl-i Sünnet çizgisinde olanlar.Edille-i erbaaya yani Kitab'a, Sünnet'e, icmâ-i ümmete ve kıyas-ı fukahaya bağlı kalanlar. Cumhur-i ulemâ yolundan gidenler. Bunlara hürmetim vardır. Hizmetlerini, çalışmalarını takdir ve tebrik ediyorum...İkinciler: Reformcu, yenilikçi, değişimci, Ehl-i Sünnet ve Cemaat dışı, dall ve mudil, resmî ideoloji meftunu, Fazlurrahmancı, tarihselci, bozuk ictihadlar yapan, bozuk fetvalar veren, sahih hadîsleri inkâr eden, Kur'ân'ı kendi heva ve re'yleriyle yanlış yorumlayan ilâhiyatçılar. Bunlara karşıyım, bunları tenkit ediyorum. Müslüman halkı bunlara karşı uyarıyorum. Bunları din hocası, İslâm âlimi olarak kabul etmiyorum. Bütün ilâhiyatçılara karşı olduğum iddiası yalandır, iftiradır. Senelerdir yazdığım yazılar ortadadır.

2. İslâm'da Hıristiyanlıkta olduğu gibi ruhbanlık yoktur. Lakin din âlimleri vardır, ulemâ vardır, icazet vardır. Kur'ân, "Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" buyurmaktadır. İslâm'da ruhbanlık yoktur diyecekler ve önüne gelen cahil veya yetersiz kişi Kur'ân'dan, hadîsten kendi kafasına göre hüküm çıkartacak, ictihad yapacak, fetva verecek, din hakkında uluorta konuşup duracak. Böyle bir şeyi kabul edemem. Hukuk ve etik sınırları içinde tenkit ederim.

3. İcazet en güzel, en sahih, en doğru mükemmel bir İslâmî diplomadır.

4. Hastalandığın zaman nalbanta veya baytara mı gidiyorsun, yoksa doktora mı? Gözün rahatsız olunca asabiyeciye değil, göz doktoruna gidiyorsun. Doktorun muayenehanesinde çerçeve içinde tıp fakültesi diploması, uzmanlık diploması, Tabibler Odası'nın verdiği ruhsat asılıdır. Dinî konularda da, icazetli din âlimlerine müracaat etmen gerekir. Bu konuda söylediklerim ne kadar doğru ve mâkul şeylerdir... Diplomasız, ruhsatsız bir şarlatan ve sahtekârın doktorluk yapmasına izin veriyorlar mı?

5. Adamın birinin gözü ağrımış, nalbanta gitmiş, onun verdiği merhemi sürmüş, kör olmuş. Kadıya şikayet etmiş, kadı davasını kabul etmemiş... Doktor yerine nalbanta gidenin hakkı olmaz demiş.

6. Birtakım reformcu, yenilikçi, değişimci ilâhiyatçılar haramı helâl, helâli haram gösteriyor; dine, şeriata, fıkha aykırı bir sürü hezeyan kusuyor. Din kardeşlerimi bunların zararlarına karşı uyarmayı bir vazife sayıyorum.

7. Avrupa Birliği'ne girmek için Yüce İslâm dininin en ufak bir hükmü bile değiştirilemez, tağyir edilemez.

8. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin bize tebliğ ettiği İslâm birdir. Lakin insanların bir kısmı dini anlamakta, yorumlamakta, algılamakta hatâ etmiştir. Aslına uygun İslâm cumhur-i ulemâ İslâmlığıdır, Sünnet ve Cemaat İslâmlığıdır. Bu İslâm Allah'ın ve Resulün rızasına uygun İslâm'dır. Bu İslâm Kur'ân'a, Sünnet'e mutabık İslâm'dır.

9. Pakistanlı Fazlurrahman'ın "Tarihselci" İslâm anlayışı ve yorumu Ehl-i Sünnet ve Cemaat dışıdır. Fazlurrahman doktrininde çok vahim ve korkunç bidatler ve sapmalar vardır.

10. Birtakım kimseler ülkemizde hakim ve dominant Ehl-i Sünnet İslâmlığını kaldırarak, onun yerine Fazlurrahman'ın İslâm anlayışını ve yorumunu getirmek istiyor. Bir Sünnî Müslüman olarak buna karşıyım, bunu tenkit ediyorum. Tutarlı ve güçlü gerekçelerim vardır. Fazlurrahman, binden fazla Pakistanlı din alimi, fakih, müftü tarafından protesto edilmiştir.

11. Ankara'daki Diyanetİşleri Başkanlığı, Ehl-i Sünnet çerçevesi içinde hizmet vermeye, faaliyet yapmaya mecburdur. Bu sınırı aşamaz.

12. Birileri "Sen icazetli âlim misin ki bu yazıları kaleme alıyorsun?" diye itiraz ediyor. Ben âlimlik taslamıyorum, din hakkında yeni fikirler çıkartmıyorum, reform yapmıyorum. Sünnî Müslümanlığın bilinen hüküm ve değerlerini savunuyorum. Ben din âlimi değilim ama rü'yetullah konusunda, allâme Zemahşerî'nin tezi değil, benim savunduğum Ehl-i Sünnet tezi doğrudur. Ehl-i Sünnetin tezlerini beyan etmek ve savunmak için âlim olmak gerekmez.

Hülâsa: Ehl-i Sünneti bırakıp da onun yerine Fazlurrahman mezhebini kabul ettirmek isteyenler, bu işi kolay başarabileceklerini sanmasınlar.Hak'tan bir sille yerler... Müslümanların büyük kısmı böyle bir değişimi asla kabul etmez.

(Bir zat, benim İhyau Ulumi'd-din tercümesinden büyük paralar vurduğumu iddia etmiş. Sahibi bulunduğum Bedir Yayınevi mütevâzı ve küçük çapta bir neşriyat evidir. Kirayla tutulmuş bir dükkânda faaliyet göstermektedir. İşletme masrafları, personel maaşları, vergiler, sigortalar... Benim mal ve servetim açıktır. Birikmiş param, "kenzim" yoktur. İkamet ettiğim bir daire ile tek katlı tuğladan bir bağ evinden başka mülküm de yoktur. Büyük paralar vurduğumu iddia eden zat müracaat etsin, kendisine noterden vekâlet vereyim, iddiasının doğru olup olmadığını bizzat araştırsın... Herhangi bir bankada param varsa onun olsun...Asıl büyük paraları birtakım reformcu ilâhiyatçılar vuruyor... Yüklü, astronomik telif melif ücretleri...)

YAZ... YAZMA...

Gazetelerde iki haber yan yana. Birincisi: İmar affı çıkacak ve kaçak binalara ruhsat verilecekmiş... İkincisi: Bursa'da deprem toplantısı yapılmış, konuşmacılar risk büyüktür, felâket yaklaşıyor demiş.

Sultanahmed'in Küçük Ayasofya bölgesinde çürük çarık apartmanlar var. Başlangıçta iki buçuk kat olarak yapılmış. Sonra bir kat daha ilave edilmiş. Bir müddet sonra bir kat daha. Bitmedi, zamanla bir kat daha. Olmuş altı kat. Doğru dürüst ne kolon var, ne hesap kitap.Rant gelsin kira gelsin, gerisi boş.

Uzmanlar söylüyor. Yedi küsur şiddetinde bir zelzelede İstanbul'da binlerce bina yassıkadayıf gibi olacakmış.

Kışın olursa yirmi bin yerde yangın çıkacakmış.

Patlamalar olacakmış.

Salgın hastalıklar... Susuzluk...

Yağmacılık hareketleri.

Felâket üstüne felâket.

Böyle yazma yazma yazma!.. Halkın moralini bozmaya hakkın yok.

Büyüklerimizi öv... Pembe tablolar çiz. Kırlarda kelebekler...Geceleyin ateş böcekleri...Deniz firuze renginde, gök mavi, bulutlar bembeyaz...

Meraklı şeyler anlat. Başı testere ile kesilen kızın donundaki meni lekeleri kimlere ait?

Mankenler, futbolcular, kızgın kocalar, canavar anneler. Bunları yaz. Bunlarda rant var rant.

Depremi yazma. Atatürk'ü yaz, Saylan ve Taylan'ı yaz.

Vatan, millet, devlet için nasıl fedakârane çalışıyorlar gece gündüz, onları yaz.

Depremi yazma depremi yazma. Olursa bitiktir işimiz.

Şu çılgın Türkiye'de yazacak başka konu mu kalmadı? Yazma... Yaz yaz yaz.

Sakın yanılıp deprem Allah'ın emridir diye yazma sakın. Yazarsan başın çok ağrır bilesin.

Okulda oral seks yapılmış, onu yazayım mı? Yaz yaz yaz. Biz de yazıyoruz zaten.

Halka muazzam miktarda domuz eti yediriliyormuş, onu yazayım mı? Yazma. Bırak bol bol ucuz protein yesin halkımız. Protein beyni geliştirir.

19 Mayıs'ı yaz, 29 Mayıs'ı yazma, ille de yazacaksan az yaz, öz yaz, Atatürk 29 Mayıs'ta İstanbul'u aldı yaz.

Bandırma vapurunu yazabilir miyim? Yaz ama vapur çok çürüktü, su alıyordu diye yaz.

İsmet Paşa ile Kemal Paşa'nın dargın olduklarını yazayım mı?.. Sakın öyle yazma, ikisi can ciğer büyük dosttu diye yaz.

Herif telefonla mı, internetle mi, bir karı ayarlamış, buluşmaya gitmiş, meğerse kendi nikahlı karısı değil miymiş...Onu yazayım mı? Yaz tabiî.. Ne hoş sürpriz değil mi?

Yaz yaz yaz...Yazma yazma yazma...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi