M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

ABD bu savaşı kazanabilir mi?

ABD bu savaşı kazanabilir mi?

ABD, doğrudan doğruya değil, dolaylı olarak İslâm ile savaşa girmiştir ve bu savaşı kazanması mümkün ve muhtemel değildir.

Afganistan'daki savaşı kazanamaz... Irak'taki savaşı kazanamaz... Somali'deki savaşı kazanamaz... Pakistan'da kazanamaz... Diğer coğrafyalarda da...

ABD bir süper güçtür, İslâm ise öncelikle bir dindir.

ABD eski gücüne sahip mi? Değil... ABD, içinden yıkılma ve çökme tehlikesiyle karşı karşıya mı? Evet karşı karşıya...

ABD halkının ve gençliğinin büyük kısmı yılgınlık içinde mi? Evet içinde...

ABD, Sovyetler Birliği gibi çökebilir ve dağılır mı? Pek mümkündür...

İslâm'a gelelim:

O ilerliyor mu, geriliyor mu? İlerliyor.

İslâm ABD'de, Avrupa Birliği'nde yer tutmuş mudur? Evet tutmuştur, o coğrafyada şu anda milyonlarca Müslüman yaşıyor.

İslâm dinamik bir din midir? Son derece dinamiktir.

Sovyetler Birliği bir devdi. Dehşet verici güçlü bir orduya sahipti. Nükleer silahlarıyla cihanı titretiyordu. Yıkılmaz sanılıyordu. Sonra ne oldu? Yıkıldı, dağıldı, çöktü.

Kayzer Almanya'sı yenilecek, çökecek bir devlet miydi?

Avusturya-Macaristan çökecek devlet miydi?

Hitler Almanyası çökecek bir güç müydü?

Hepsi çöktü, hepsi yıkıldı...

Niçin? Yanlış siyasetler, yanlış savaşlar yüzünden.

ABD çökmemek istiyorsa tezelden İslâm ile ve Müslümanlarla barışmalıdır.

Bu barış gerçek, âdil, kalıcı bir barış olmalıdır.

İsrail'e verdiği gayr-i âdil desteği çekmelidir. Ortadoğu'da gerçek bir barış sağlamalıdır.

ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'nden (BOP) vaz geçmelidir.

ABD, İslâm dünyasında kukla zalim rejimleri desteklemekten vaz geçmelidir.

Çok basit ve kolay anlaşılabilir bir üslupla kaleme almış olduğum bu şartları yerine getirirse ABD hem kendisine, hem insanlığa, hem dünyaya çok büyük iyilikler etmiş olacaktır.

Adalete, barışa, insanlığa hizmet etmek ne güzel şey...

Avusturya-Macaristan imparatorluğu ve diğer büyük devletler 1914'te mantıklı ve hikmetli bir siyaset ve diplomasi yürütmüş olsalardı.

Hitler 1939'da Polonya'ya saldırmamış olsaydı.

İttihadçı ve Jön Türk beyinsizleri Osmanlı devletini cihan savaşına sokmamış olsalardı...

Çok daha iyi olmaz mıydı?

Çok kan dökülecek, çok ülkeler harap olacak, on milyonlarca insan acı çekecek, sürünecek... Sonunda insanlık yeni bir taş devrine dönecek... Bunlar mı iyi, yoksa adalet, barış, bilgelik, dostluk mu iyi...

Afganistan'da Tâliban kötüymüş... Bu kötülük izafî bir kötülüktür. Taliban rejimi ayakta kalmış olsaydı, onlarla barış içinde yaşansaydı daha iyi veya daha az kötü olmaz mıydı?

Benim şahsen ABD'nin mantıkla, hikmetle hareket edeceğine dair fazla bir ümidim yoktur.

İpler gerile gerile üçüncü dünya savaşı patlayacak. Nükleer silahlar ve füzeler kullanılacak. Korkunç bir felaket yaşanacak. Sonunda ABD dağılacak. İsrail batacak, insanlık da taş devrine dönecektir.

Taş devri geri gelecek de savaşlar bitecek midir?

Bitmeyecektir. Harabelerde yaşayan insanlar yeniden savaşmak için taşlar, sopalar hazırlayacaktır.

Einstein'in dediği gibi...

YİNE SABATAYCILAR

İSRAİL'deki bir Yahudi gazetesi, Türkiye Sabataycılarının başkanı (isim vermiyor) ile görüşmüş, "İsrail'e göçmek istiyoruz..." demiş. Bu konuda söylenecek sözler şunlardır:

1. Ülkemizde bir buçuk milyon Kripto-Yahudi yaşadığı iddia edilmektedir. Sabataycılar bu rakamın içindedir. Bütün Kripto-Yahudiler Sabataycı değildir ama bütün Sabataycılar Kripto-Yahudidir.

2. Türkiye'deki Kripto-Yahudilerin sayısını, Musevî cemaatinin ileri gelenlerinden bir zat bir buçuk milyon olarak göstermiştir. (Aksiyon dergisinin 23/29 Mayıs 1998 tarihli 181'inci sayısında yayınlanan röportaj.)

3. Sabataycılar homojen bir cemaat değildir.Binaenaleyh onların tek başkanı olamaz. Karakaşlar, Yakubîler, Kapanîler diye üç büyük klana ayrılırlar. Başka gruplar da vardır. Aralarında birlik ve üniter hiyerarşi yoktur.

4. Bir kısım Sabataycılar çok zengin, güçlü, nüfuzlu olmuşlardır. Onlar kesinlikle İsrail'e dönmeyi düşünmezler.

5. İsrail, nüfus bakımından kan kaybetmektedir. Dışarıya göç hareketi başlamıştır. Askere, kola ihtiyacı vardır. Durumu iyi olmayan Sabataycıları çekmek isteyebilir.

6. Büyük (D) ile yazılan Dönmelikten çıkıp İslâm'a gerçekten, samimî bir şekilde dönmüş Sabataycılar olabilir. Bunlar ihtida etmiştir, "Dönmelikten" İslâm'a "dönmüştür".

7. On, onbeş yıl kadar önce bir tıp profesörünün, Dönme gruplarından birinin başkanı (Gizli Hahambaşısı) olduğu iddia ediliyordu.

8. Türkiye bugünkü kültürel yapısıyla, bugünkü eğitim sistemiyle, bugünkü üniversiteleriyle, bugünkü resmî ideolojisi ile bugünkü genel zekâ katsayısıyla (IQ) Sabataycılık meselesini inceleyemez, araştıramaz, buna bir çare ve çözüm bulamaz.

9. Sabataycıları bilmek ve anlamak için "Türkiye Yahudilerini ve Sabataycılarını Araştırma Merkezi" kurulmalı ve son derece ciddî, ilmî, tutarlı incelemeler yapılmalıdır. Böyle bir şey mümkündür ama şu anda hayata geçirilemez.

10. İstanbul'da birisi Etiler Alkent sitesinde olmak üzere Sabataycı mâbetleri (sinagogları, tapınakları) olduğu, son yıllardaki olumsuz yayınlar dolayısıyla bunların ya kapatıldığı, yahut son derece gizli ve sessiz faaliyet gösterdiği iddia edilmektedir.

11. Kürt Yahudileri, Kürt Sabataycıları konusu da vardır. Bu da incelenmesi, araştırılması gereken bir meseledir.

TÜRKİYE'YE YENİ BİR İSLÂM GETİRİLMEK İSTENİYOR

Bendeniz yaşını başını almış, feleğin çemberinden geçmiş ve saçlarını değirmende ağartmamış bir Müslüman olarak, bir konuda hatâ etmişsem hatâmı kabul eder, haksızlık yapmışsam mağdur ve mazlumlardan affedilmemi dilerim.

Türkiye'de dinde reform, yenilik, değişiklik yapılmak istendiği konusundaki iddialarımın doğru olduğunu bir kere daha beyan ediyorum.

Keşke bu iddialarım yanlış olsaydı...

İslâm din olarak tektir ama onun sayısız beşerî yorumu, anlaşılması vardır. Bugün, Türkiye'de yeni, ılımlı, evcil, light, reforme ve deforme edilmiş, Siyonistlerin ve Haçlıların kerhen de olsa kabul edebilecekleri yeni bir İslâm türetilmek isteniyor. Bu bir realitedir, bunu kimsenin şüphe ile karşılamaması gerekir.

Türkiye'deki mevcut Sünnî İslâm değiştirilmek isteniyor.

Klasik, geleneksel, bu coğrafyada bin yıldan beri kökleşmiş ve devam etmiş Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslâmlığının, Osmanlı İslâm anlayışının yerine; Fazlurrahman'ın, Tarihsellik mezhebinin, Ankara Ekolünün, reformcuların, yenilikçilerin, mezhepsizlerin, fıkıh ve şeriat düşmanlarının, Diyalogçuların, Telfik-i mezahipçilerin, Afganîcilerin İslâm'ı yaygın ve hâkim hale getirilmek isteniyor.

Bu iddiam ile ilgili binlerce yazı, haber, yorum, makale karine, delil, belge, şehadet bulunmaktadır. Bunlar tevâtür derecesine ulaşmıştır.

Türkiye'deki bu reform hareketinin kaynağı nedir?

Dış dünyadan gelmektedir.

Bu hareket dinî midir?.. Hayır siyasîdir.

Bu hareketin start emrini dahilde kimler vermiştir?.. Birtakım radikal İslâmcı politikacılar.

Bu türetme İslâm, Ehl-i Sünnet ve Cemaatin anladığı ilahî ve münzel İslâm ile uyuşuyor mu? Uyuşmuyor, usûle ve metoda ait nice noktada çatışıyor.

Türkiye'deki din bir ideoloji, bir hümanizma haline dönüştürülmek isteniyor.

Bu iş için para harcanıyor mu?.. Evet harcanıyor. Reform işleri hasbeten lillah, muhlisen lillah, garazsız ivazsız yapılmıyor, yekûn olarak dehşetli para dağıtılıyor, telif ücreti ödeniyor.

Bu iş icazetli din ulemasına mı yaptırılıyor?.. Hayır, birtakım akademisyenlere yaptırılıyor.

Bendeniz imkânsız, güçsüz bir Sünnî Müslüman olarak dinde reform, dinde köklü değişiklik, dini sulandırma, dini evcil ve ılımlı hale getirme, Ehl-i Sünnet yerine tarihsellik mezhebini resmîleştirme faaliyetlerini elimden geldiği kadar protesto ediyorum. Bence, bütün bu yapılanlar çok büyük bir haksızlık ve zulümdür. Zulme karşı sessiz kalanlar dilsiz şeytanlardır.

Tek başına mücadele edebilir misin? Ederim.

Bu işte menfaatin var mıdır? Hiçbir dünyevî, maddî ve parasal menfaatim yoktur. Dünyevî zararım çoktur. Çok düşmanlık ve kin kazanırım, zulme ve iftiraya mâruz kalabilirim.

Elindeki belgeleri yayınlayacak mısın?

Evet, bir kısmını bütünüyle, bir kısmını özet olarak yayınlayacağım inşaallah.

Delillerin ve belgelerin çoğu yabancı dillerdedir. Bunları mütercimlere verdim. Bu gibi işler genellikle ücret karşılığı yapılıyor. Bunları kendim karşılayacağım. Herhangi bir yardım ve destek teklifini kabul etmem. Bu benim şahsî prensibimdir. (Ömer Seyfeddin'in Pembe İncili Kaftan hikayesini bilirsiniz...)

Bir Müslüman olarak, ülkeme AB'nin hatırı ve arzusu üzerine getirilmek istenen Fazlurrahman bozuk mezhebini asla kabul etmeyeceğim.

Tevfiq ve başarı Allah'tandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi