Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Acziyet işte budur...

Acziyet işte budur...

Yıllar ve yıllar geçti, ama değişen bir şey yok... Bugün yeni bir ÖSS yapılıyor.

Başörtüsü takmayı tercih eden kızlarımızdan bir kısmı, akşamdan sabaha değişebilecek bir şey varmış gibi, 'bir ümit' diyerek geldikleri imtihan salonlarının kapılarından, aralarında tanıdıkları, ağabeyleri ya da hatta babaları olan görevliler tarafından yüzgeri edilecekler...

O kızlarımızdan bir kısmı, her ne kadar içlerine sinmiyor olsa da; peruk takarak, hayatlarının belli bir dönemlerinde ve o da senede bir karşılarına çıkan bir imkanı değerlendirme çabası içerisine girecekler. Tabii ki karşılarına işini ciddiye alan ve kanunsuz olsa da 'emirlere uyma' takıntılı, işgüzar bir memur çıkmazsa...

Bu kızlarımızdan bazıları, belki içleri kan ağlayarak başlarını açacak ve önemli bir imtihan sırasında hiç tavsiye edilmeyecek bir şekilde stresli bir halde imtihana girecekler...

Bu neden böyle?..

ÖSS'de başörtüsü yasak olduğu için.

Peki, ÖSS'de başörtüsü neden yasak?..

Üniversitelerde başörtüsü neden yasak?

Kamusal alan denilen yerlerde neden yasak?..

Kamu bir anlamıyla halkın bütünü demek olduğuna göre, halkın kadın ve kızlarının büyük bir bölümü tarafından kullanılan başörtüsü kamusal alanda nasıl yasak olabilir?..

Kamunun küçücük bir kısmını oluşturanların, ellerini ovuşturarak 'olur olur, bal gibi olur' demesi normal belki. Ama kamunun büyük bir kısmının içine düştüğü çaresizlik, o ne olacak?..

Anayasa, kanunlar, Demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, özgürlükler, AB, ABD, AİHM...

Aklınıza gelen her türlü kelimeyi, kavramı, kuruluşu alt alta, ya da yan yana yazın ve yaşamakta olduğumuz saçmalığa bütün bunlar ışığında bir izah bulmaya çalışın bakalım, bulabiliyor musunuz?..

Yok, bulamazsınız.

Anayasa'da yasak yok, serbestiye çağrı var.

Kanuna sorarsan, serbest. (Bknz: YÖK Kanunu, Ek 17. Madde)

Demokrasilerde böylesine saçma bir yasağa zaten yer olmaz.

Hukuk devleti hukuku esas alır, kanunlarda böyle bir yasak olsa da evrensel hukuk kriterlerine başvurur ve uygulatmaz.

28 Şubat'ın olağanüstü şartları altında başlatılan hukuksuz uygulamanın halen devam edebiliyor oluşu, her şeyden önce normalleşme konusunda mesafe alamadığımızı gösteriyor bizlere.

Hukuki olarak hiçbir mesnedi olmadığı halde uygulanan başörtüsü yasağının engellenebilmesi için daha kaç yıl beklememiz gerekecek?

Asıl önemli olanı da, neden bekliyoruz?

Başörtüsü yasağının kaldırılması için Anayasa ya da kanun değişikliği gerekmeyip; sadece uygulamadaki çarpıklıklara bir çare bulunması gerektiğini, bilenlerin tamamı biliyor.

Okulların kapılarında durup başörtülü kızlarımızın içeri girmelerine engel olan güvenlik görevlilerinin, hukuki olarak suç işledikleri, malum.

Okul kapılarında bulunan güvenlik görevlilerine, 'başörtülü kızları okula almayın' emrini verenlerin, bu emri kanunsuz olarak verdikleri de...

Üniversite için kılık kıyafet yönetmeliği hazırlarken Anayasa ve kanunları dikkate almayanların da ciddi bir suç işlemiş olduğunu biliyoruz...

Bu ülkenin vatandaşları, Anayasa'da, kanunlarda ve hatta yönetmeliklerde bile olmayan bir müeyyide ile karşı karşıyalar.

Analarının ak sütü gibi helal olması gereken haklarını alabilmek için sınava girmek üzere kapılarına kadar geldikleri mekanlardan, yine analarının ak sütü gibi helal olması gereken bir hakları bahane edilerek yüzgeri ediliyorlar...

Yöneticilerimiz; seçilmişleri ve atanmışlarıyla, bu vahim yanlışlığı giderebilecek adımları atabilmekten aciz durumdalar...

Anayasaya, kanunlara rağmen...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi