Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Doğru belge dışarıda ne geziyor?

Doğru belge dışarıda ne geziyor?

Can alıcı iki soru var: Ergenekon davasında tutuklanan emekli üsteğmen ve avukat Serdar Öztürk'ün bürosunda ele geçirilen 4 sayfalık belge doğru mu? Doğruysa, bu kadar önemli bir belge dışarıda ne geziyor?
Başbakan Erdoğan'dan CHP lideri Baykal'a, medyada hiç tahmin edemediğimiz isimlere kadar, verilen tepkilere bakıyorum, bu belgenin doğru olduğuna dair kanaatim giderek güçleniyor. Hele Sayın Başbakan ile Sayın Genelkurmay Başkanı arasındaki görüşmeden sonra da, AK Parti'nin, sivil yargıya başvurma kararlılığı kanaatimi teyit ediyor; bu belge sahih ve Başbakan Erdoğan'ın bu konuda bir tereddüdü yok gibi. Hatta Sayın Başbakan, Taraf'ın konuyu gündeme getiren manşetinden sonra, başka bilgi ve belgelerden de haberdar olmuş olabilir. Ayrıca, belgedeki imzanın "ıslak imza" olması, yani belgenin fotokopi ya da bilgisayar çıktısı olmaması da başka bir kuvvetlendirici unsurdur. Tutanak tespitindeki kamera kayıtları, sanık avukatlarının imzaları, bunların hepsi belgenin doğruluğu yönündeki sağlam delillerdir.

Şimdi asıl can alıcı soruya gelelim. Belge doğruysa, dışarıda ne geziyor?

Ergenekon müdafilerinin iddiası, bu belgeyi emniyetten birilerinin o büroya koyduklarıdır... İyi de, bu belgeye ulaşmış kişiler ayrıca emniyeti niye devreye soksun? Alır belgeyi doğrudan Taraf'a verirler. Çünkü büroya sızma, delil bırakma, böyle bir durumda da bütün Ergenekon davasının ortadan kalkma riski var. Sonra, bu emniyet düşmanlığı neden?

Ben ise, "Bu doğru belge dışarıda ne geziyor?" sorusuna kuvvetli bir ihtimal olarak şöyle bir cevap buluyorum: Bu belge acaba Ergenekon sanıklarına mı gösterilecekti?

Herkes biliyor ki, Ergenekon davasının sanıkları bir çözülür ve konuşmaya başlarsa, bu dava başka bir mecraya girer. Hatırlayınız, davanın bir numaralı sanığı diyebileceğimiz Veli Küçük, kendisini tanımazlıktan gelen eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. Karadayı'ya, mektup yazarak "ben o adam değilim" demişti. Mesaj açıktı: Konuşursam halin nice olur... Veli Küçük ayrıca yine eski Genelkurmay başkanlarından Kıvrıkoğlu'yla ilgili de, kızı aracılığı ile bir açıklamada bulunmuş ve şöyle demişti: "Bu komplo karşısında korkmak, kişisel kaygı ve saiklerle tepkisiz kalmak, dolaylı olarak destek vermek ve komplo sahipleriyle aynı tarafta olmakla eş değerdir. Dönem, bireysel endişeleri aşma dönemidir. Ancak görev ve sorumluluk, en başta Atatürk'ün cumhuriyeti emanet ettiği TSK ve onun şerefli mensuplarına düşmektedir."

Veli Küçük'ün mektup ve açıklamaları bu yılın ocak ayında gündeme gelmişti. Şimdi şöyle düşününüz, böyle bir tehdit karşısında halen TSK bünyesinde bulunan ve Ergenekon sanıklarına destek vermek için çırpınan insanlar, içeridekileri acaba nasıl ikna edebiliyor, konuşmalarını nasıl önleyebiliyorlar? Bu sorunun cevabı çok açık: Onlara teminat vererek.... Yani "hiç merak etmeyin, büyük hazırlıklarımız var" diyerek... Mesela, içeriden esaslı bir belge temin etmek... Ve o belgede, "tutuklu TSK personelinin masum olduklarını, irtica ile mücadele ederken iftiraya uğradıkları"nı yazmak. Onlara sahip çıkma adına medya ile işbirliğine gidildiğinin imzalı belgesini göstermek. Ve medyada bu konuda birkaç haftadır çıkan manşetleri, haberleri hatırlatmak...

Benim kanaatim böyle. Ele geçen belge doğru ve birilerine gösterilmek üzere yola çıkmıştı. Bunu şuradan da anlıyorum. Bazıları belge ele geçince Genelkurmay'a çok kızdı. "Böyle Genelkurmay mı olur?" dediler. Ama neden? "Sırlarınızı nasıl koruyamazsınız, yazıklar olsun size" gerekçesi ve kızgınlığı ile...

Bu belgenin varlığı ile asker-siyaset ilişkileri yepyeni bir kavşağa geldi. Kurum olarak Silahlı Kuvvetler'in artık bu darbecilik ithamlarıyla daha fazla yıpratılmaması lazım. Milletin gözbebeği bu kurumun, bizzat içindeki hukuk dışı yapılardan, adamlardan kurtarılması lazım. Kırmadan, dökmeden, demokrasiyi özümsemiş bir Silahlı Kuvvetler'e olan özlemi, hayata geçirmek günü geldi artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi