Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Tablodaki vehamete bak!..

Tablodaki vehamete bak!..

Yıl 2009. 21. yüzyıldayız... Ne demek bu?.. Bunun, yani 21. yüzyılda yaşadığımız gerçeğinin; teorik olarak, dünyanın ciddi şekilde geliştiği, ilerlediği, yöresel ve bölgesel olandan başlayarak, küresel çapta da problemlerini halletmeye başladığı; dolayısıyla 6 milyar insan için dünyanın yaşanabilir bir hale geldiği ya da gelmeye başladığı manasına gelmesi gerekir...

Her şeyin yolunda olduğunun ya da en azından yoluna girmeye başladığının söylenebilmesi gerek, yani...

Öyle mi peki?.. Ne gezer!..

D-8'in 12. kuruluş yıldönümü vesilesiyle İstanbul Legacy Ottoman Otel'de düzenlenen toplantıda, D-8'in kurucusu Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın yaptığı konuşmadan bazı alıntılar yapalım: 2 milyar insan, yani yaklaşık 6 milyar olan dünya nüfusunun üçte biri, sefalet yani, açlık, hastalık, kötü beslenme problemi ile yüzyüze. Açlık, hastalık ve kötü beslenme sebepleriyle günde 150 bin insan hayatını kaybediyor. Bunların 40 bini de çocuk. 800 milyon insan, yeteri kadar beslenemediği için, yatağına aç olarak giriyor. Bunlardan 500 milyonu da, kötü beslenme sebebiyle hasta.

Bu arada dünya üzerinde aşırı kilolarından dertli olan 1.7 milyar insan var ve bunların sağlıklarına kavuşabilmeleri için en az 15'er kilo vermeleri gerekiyor.

Yoksulluk sınırının altında yaşayanlar sadece fakir ülkelerde değil. Endüstriyel olarak gelişmiş ülkelerde de yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda kalan 100 milyon insan mevcut.

Dünyada içilebilecek derecede temiz suya ulaşamayan insanların sayısı 1.5 milyar.

Doğru düzgün sağlık imkanlarına sahip olamayan insan sayısı 2.4 milyar. Her gün 30 bin çocuk, tamamen önlenebilecek hastalıklar sebebiyle hayatını kaybediyor. Çatışmalarda ölen çocukların sayısı da korkunç: Sadece 90'lı yıllarda 13 milyon...

Geri kalmış ya da gelişmekte olan 54 ülkenin milli gelir rakamları düşüşte. Ortalama yaşam beklentisinde 21 ülkedeki düşüş, trajik boyutta. Bunlardan Zimbabwe'de 70'i yıllarda 56 olan ortalama yaşam beklentisi 90'lı yıllarda 33.1'e kadar inmiş. İngiltere'de ise 72'den 78.2'ye ulaşmış...

Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın aktardığı tablo, uzayıp gidiyor.

Bütün bunlar yaşanırken, gelişmiş ülkeler ve onların yönlendirdiği uluslararası kuruluşlar: 'Her şeyin aslında yolunda olduğu' ve 'ufak tefek bazı problemler varsa da, kısa sürede mutlaka halledileceği' yalanlarını söylemeye devam ediyorlar.

Oysa dünyamız hakikaten kocaman bir köy haline geliyor olsaydı ve küreselleşme denilen şey dertlerimize ilaç olabilecek olsaydı, mesele hakikaten basitti.

Yine Erbakan Hoca'nın aktardıkları ile devam edelim:

31.5 trilyon olan dünya toplam üretiminin yalnızca yüzde 1'i, yani 315 milyar dolar, dünya üzerindeki fakirliğin ortadan kaldırılabilmesi için yeterli...

Dünyanın ilk 10 zengininin toplam serveti 133 milyar dolar. Bu rakam, nüfusları yaklaşık 2.5 milyar olan gelişmemiş ülkelerin üretiminin nerdeyse 1.5 katı...

En fakir 20 ülkenin borçlarının toplamı 5.5 milyar dolar. Bu rakam Euro Disney benzeri bir eğlence merkezi inşa etmenin maliyeti...

Gelişmiş altı ülkenin kedi köpek maması için 9 günde harcadığı para 700 milyon dolar.

Bu dünyamızın mevcut manzarasından bir kesit.

Nasıl, vahim değil mi?..

Düzelebileceği yönünde ümitlerimiz olması normal.

Ama düzelmenin 'kendiliğinden olmayacağı' da açık...

D-8 de bunun için kurulmuştu zaten...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi