M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Tarikatli ve Tarikatçi

Tarikatli ve Tarikatçi

Doğru ve hak bir tarikata mensup olan Müslüman, tarikatlı bir Müslümandır. Bu kişi tarikatçılık yaparsa, tasavvufa ve tarikata aykırı bir duruma düşmüş ve tarikatlılıktan çıkmış olur.

Tarikatlılık ile tarikatçılık birbiriyle bağdaşmaz.

Tarikata genel davet yapılmaz. Genel davet İslâm'a, Kur'ân'a, Sünnet'e, Şeriat'a ve Ahlak-ı İslamiye'ye yapılır.

Tarikat bir nasip meselesidir. Nasibi olan şu veya bu tarikata girer. Nasibi, kısmeti olmayan giremez.

Tarikat Allah'ın ve Resûlünün emirlerini yapmak, öğütlerini dinleyip tutmak, yasaklarından uzak durmak; nefsin ve şeytanın emirlerini de yapmamak demektir.

Tarikat taç ve hırka değildir.

Bütün doğru ve hak tarikatlar "Tarikat-ı Muhammediye"dir. Tarikat isimleri şube ismidir.

Kur'ân'a, Sünnet'e, Şeriat'a uymayan tarikat hak tarikat değildir, bozuk tarikattır.

Tarikatlar ulemanın fetva ve ruhsat verdiği şekilde zikir âyini ve faaliyet yapar. Fetvasız ve ruhsatsız bir iş yapmazlar.

Tarikatlı Müslüman, tarikatsız Müslümandan daha dikkatli ve dosdoğru namaz kılar. Diğer ibadetlerde de böyledir.

Tarikatlı Müslümanın ahlakı, karakteri çok yüksektir. Ahlaksız, karaktersiz tarikatlı olmaz, böylesi tarikatçı olur.

Tarikatlı Müslüman "Ben şu tarikata mensubum falan filan" diye reklam yapmaz, davul çalmaz, övünüp böbürlenmez.

Gerçek şeyhler ve kamil mürşidler mürşidlerden ve diğer Müslümanlardan para toplamaz.

Ben dervişim diyen biri, gıybet yapıyorsa bilin ki, o tarikatlı değil, tarikatçıdır.

Tarikatların resmen kapalı olduğu bu devirde gerçek dervişlik hemen hemen kalmamıştır. Çünkü derviş olmak için seyr-i süluk gerekir. Çile çekecek, mânevî dereceler atlayıp yükselecek. Bu devirde derviş değil "muhibb" vardır. Sadece muhibb olan kimse kendisine derviş derse ona şaşılır.

Tarikatli Müslüman iyi insan, iyi Müslüman, iyi vatandaş, iyi komşu, iyi işveren, iyi işçi, iyi esnaf demektir. Kendisinde bu iyilikler yoksa onun tarikatli değil, tarikatçı olduğu anlaşılır.

Tarikatli Müslüman lüks, israf, tebzir, saçıp savurma, gösteriş, gurur, kibir, aşırı tüketim, şaşaa, debdebe gibi, dinimiz tarafından kötü görülmüş hallerden uzak durur.

Tarikatli Müslüman mürşidini ve şeyhini çok sever, ona çok güvenir, ona çok hürmet eder ama onu asla putlaştırmaz, bir tür rab (çoğulu erbab) haline getirmez.

Bu İslâm memleketinde ne kadar çok tarikatli Müslüman olursa o kadar iyi, meymenetli ve hayırlı olur. Anadolu iklimine İslâm, tarikatlarla girmiştir, Türkistanlı Ahmed Yesevî hazretleri bizim din ve iman bakımından müşterek büyük veliyyinimetimizdir.

Bu memlekette tarikatçıların sayısı ne kadar çok olursa felaket ve yıkım da o nisbette olur.

Tarikatli Müslüman öteki tarikatlara ve onlara şeyhlerine bağlılarına asla dil uzatmaz, aksine sever, sayar, hürmet eder.

Şu veya bu tarikate mensup bir tarikatlinin üstünlüğü takva iledir. Takva ilimle, irfanla, hizmetle, ahlakla, faziletle, yüksek karakterle olur.

Tarikatlı Müslümanda paylaşım ahlakı vardır. Allah'ın kendisine ihsan buyurduğu nimetlerin bir kısmını muhtaç kardeşleriyle paylaşır. Zekatını fakir ve miskin Müslüman gerçek kişilere verir (tüzel kişilere değil!), zekattan başka bol bol sadaka verir. Böylece ülkede sosyal adaleti sağlar, halkın mergubu olur, ilahî rızayı kazanır.

Tarikatlı Müslümanın iyiliğini, faziletlerini, üstün bir insan oluşunu düşmanlarının bir kısmı bile takdir ve teslim eder. Tarikatçıdan ise herkes yaka silker.

Gerçek ve doğru tarikata, gerçek tarikatlıya son derece muhtacız. Cenab-ı Hak sayılarını çoğaltsın, onları nice mânevî fütuhata nail kılsın.

Olgun Müslümanların duaları üzerimize sâyeban (gölge) olsun. Âmin...

Medyadaki dehşetli çokluk

Önemli bir şeyin yokluğu da kötüdür, çokluğu da... Kaba bir halk sözü var "Nerede çokluk orada b....k"

Zamanımızda medya konusundaki çokluk hiç iyi bir şey değil.

Bazı günler ilâveleriyle birlikte 100 sayfadan fazla hacmi olan gazeteler... Binlerce internet sitesi... TV kanalları... Binlerce köşe yazarı, yorumcu... Binlerce iddia, itham, tez, antitez... Binlerce kavga, polemik, dövüş sövüş...

Sade bir vatandaş, bunca çokluk ve kargaşa içinde gerçekleri nasıl öğrenecektir? Kıymetli yazıları nasıl bulup okuyacaktır?

Kimler bîtaraf, objektif, âdil, bilge?.. Kimler kalemini ve vicdanını satmış yahut kiraya vermiş...

Türkiye'yi gerçekten seven, Türkiye'nin mânen ve maddeten kalkınmasını, ilerlemesini, güçlenmesini isteyenler kimler? Türkiye'nin şu veya bu şekilde kuyusunu kazanlar kimler?

Bunca kalabalık içinde kimler Atatürk sömürüsü yapıyor, kimler din sömürüsü?

Atatürkçüler içindeki samimî Atatürkçülerin nisbeti yüzde beşi bulur mu acaba?

İslâm diye bağıranlar yürekten mi feryat ediyor, yoksa midelerinden mi konuşuyor?

Ortaya atılan binlerce fikrin, tezin, görüşün, iddianın hangisi ciddî ve tutarlı?

Müslüman Türk olduğunu iddia eden şu adam sakın Yahudi olmasın?

Kürdüm diyen kişi acaba Kürt Yahudisi mi?

Türkiye'nin başı ucunda ne çok ağlayıcı karı var? Saçlarını başlarını yoluyor, göz yaşları döküyor, ağıtlar yakıyor hepsi... Hangisi parayla tutulmuş profesyonel ağlayıcıdır, hangisi can u yürekten ağlıyor.

Merhum Recep Yazıcıoğlu, merhum Adnan Kahveci, merhum Muhsin Yazıcıoğlu gibi kaç kişi var.

Bütün bu gürültüler, bütün bu feryad u figanlar, bütün bu ağlaşmalar, bütün bu hengâme bir ideal uğruna mı, vatan, millet için mi?

Kimler doğru söylüyor, kimler yalan...

Kimler gerçeklere bağlı, kimler şu veya bu asabiyetin tutsağı?..

Kimler inanarak yanılıyor, kimler bile bile yanılıyor ve yanıltıyor.

Türkiye'de bazı kişi ve kuruluşlara ABD'den, AB'den, Arabistan'dan, İran'dan para geliyor mu?

İçte, medyayı ele geçirmek, birtakım yazarlara ve kurumlara paralı askerlik yaptırmak için ne kadar câize ve ulûfe dağıtılıyor?

Doğrusu bu cadı kazanı içinde yüzde yüz vatansever, doğru, dürüst hizmet edenlere -yanılsalar bile- bin kere aferin demek gerekir.

Kaç nâsiye vardır çıkacak (bunca ecsad arasından) pâk ü dirahşan...

Toplum nasıl sersemleştirildi?

Bütün bir toplum sersemletilebilir, milyarlarca insan zombi haline getirilebilir mi?

Cevap: Yüzde yüz sersemletilemez, zombileştirilemez ama yüzde sekseni, hattâ daha fazlası bu hale getirilebilir?

Başka bir soru: Toplumu kimler sersemleştirmiş, zombileştirmiştir?

Cevap: Öncelikle resmî ideolojiyi put haline getiren mütegallibe... Maalesef birtakım İslâmcıların da bugünkü cadı çorbası kazanında hayli tuzları biberleri vardır.

Toplumun önemli bir bölümü nasıl sersemletildi, zombileştirildi?

1. Güçlü ve vasıflı bir eğitim yerine, resmî ideoloji eğitimi (daha doğrusu anti eğitimi) ile.

2. Toplumu ayakta tutan eski kurumların ve değerlerin hepsi ya yok edildi, yahut çok sarsıldı. Yerlerine yenileri konulamadı.

3. Liselerde doğru dürüst mantık okutulmadı.

4. Halkımız uzun yıllardan beri beyin yıkama ameliyesine tâbi tutuluyor.

5. Kötü medya halkı sersem etmek, zombi haline getirmek için elinden geleni yapmıştır.

Toplumdaki sersemliği ve zombiliği gidermek için ne yapmak gerekir?

Cevap: Ülkede iyi, doğru hak bir sistem veya düzen kurulacak; okul eğitimi ve halk eğitimi düzeltilip ıslah edilecek ve en az beş sene gençlik ve halk köklü bir rehabilitasyon tedavisi görecek.

Böyle bir şey mümkün müdür?

Cevap: Teorik bakımdan mümkündür ama şu anda tatbik kabiliyeti yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi