Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Beklentileri yüksek

Beklentileri yüksek

10. Yıldan beri samimi olduğum arkadaşımı tanıyamaz hale geldim. Onun aracılığıyla çalıştığı iş yerine muhasebe elemanı olarak alındım. Ortamı sevdim, burada yeni arkadaşlarım da oldu...Ama arkadaşım yaptığı bu iyiliğine karşılık benden sürekli teşekkür bekliyor, onu onaylamamı, takdir etmemi istiyor. Ben de ilk günlerde onu memnun etmek için, teşekkür ettim arkadaşlarla bir araya geldiğimizde grup içinde övdüm, onunla ilgili güzel şeyler söyledim. Ama bunu sık sık beklemeye başladı ve eğer beklediğini bulamazsa beni aşağılamaya " seni ben getirdim, ben olmasaydım işe almazlardı, ben nankörlüğü sevmem" türünden sözler sarf etmeye başladı. Bu yüzden işten ayrılmayı bile düşündüm ama patronum "benden memnun olduğunu belirtti ve beni ikna etti.. Bir yandan işimi çok seviyorum diğer yandan arkadaşımın tavırlarından rahatsızlık duyuyor ve kendimi ona karşı borçlu hissediyorum. Onu kırmadan bu sorunu nasıl çözebilirim? Gerçekten rahatsızlık duyuyorum ama beni hiç anlamıyor ve bu da beni ondan yavaş yavaş soğutuyor... Nurgül Yılmaz

Kırmadan izah edebilirsiniz
Dinimiz yapılan iyiliğin başakakılmasını ve dışavurulmasını tasvip etmez. Bu yüzden, iyiliklerin gizlenmesi ve hiçbir yerde ifade edilmemesi Peygamberimizin örnek davranışıyla bizlere ulaşmakta ve yol göstermektedir. Bir elin verdiğini öteki görmemeli sözünü bilmeyen ya da işitmeyen yoktur. Ama buna rağmen bazen yapılan iyiliklerin yüzümüze vurulduğunu ve buna karşılık olarak hürmet ve takdir beklentisinin hat safhaya ulaştığını görürüz. Bu da hayatın bir gerçeği, insanoğlu iyiyi de kötüyü de fıtri olarak içinde barındırıyor her iki yönde de davranışlar sergileyebiliyor.

Bizlere yapılan bir iyilik karşısında teşekkürde bulunmak ve "Allah razı olsun" demek gerçekten güzel bir davranıştır. Bunu küçük yaşlardan itibaren öğreniriz. Ancak, yapılan iyilik karşısında saplantı derececinde beklentiler içinde olmak, başa kakmak ve minnet duygusu oluşturmak inancımızın ve kültürümüzün kabul ettiği bir şey değildir. Arkadaşınızı kırmadan " benim işe girmeme vesile olduğun için teşekkür ederim, ancak aşırı bir taktir beklentinin olmasından biraz rahatsızlık duyuyorum, zaten ben seni iyilik yapsan da yapmasan da bir arkadaş olarak seviyorum..." türünden bir açıklama yap ve bu davranışının inancımızla örtüşmediğini izah et.

Arkadaşınla konuş ve işini bırakma. Hayatta her şeyle karşılaşabiliriz, her türden insanlarla bir arada yaşamak ya da çalışmak zorunda kalabiliriz. Böyle bir şeyle karşılaştığımızda bulunduğumuz alandan kaçmadan, ormanı terk etmeden bu insanlarla nasıl yaşayacağımızı öğrenmeliyiz. Eğer olaya bu şekilde bakarsan, yaşadığın sorunu daha rahat atlatacaksın...

Hiç haber alamadım
17. Ağustos depreminde 10 yaşındaki küçük kızım kayboldu. O günden beri aramadığımız yer kalmadı ama kendisinden hiçbir haber alamadık. Eşim, yıkıntılar arasında kalıp öldü büyük kızımla beni hastaneye götürmüşler ben şuurumu kaybetmişim ancak, ameliyattan sonra kendime geldim. Şimdi büyük kızımla birlikte, Gölcükte babamdan kalan evde yaşıyorum. Acım çok büyük, ölenlerin nerede olduğunu biliyorsunuz ve mezarına gidip dua ediyorsunuz, ağlıyorsunuz, anılarınızı sayıklıyorsunuz. Ama kayıp çok acı bir şey... Nerede kiminle, yaşıyor mu, öldü mü? soruları hiç bitmiyor ama bir cevap bulamıyorsunuz. Birkaç kere kızımın bir okulun önünde dilendirildiği söylendi oraya gittim günlerce bekledim ama göremedim. Artık onun aramızda olmadığını kabul ettim ama içimdeki acıyı dindiremiyorum, geceleri uyuyamıyorum ağlamadığım gün yok... Bu acıya katlanabilmek için ne yapabilirim? Bana cevap yazarsanız çok memnun olurum.. Şükrüye Nuhoğlu

Bazı acılar silinemez
Bazı acılar vardır ki, hiçbir zaman silinmezler...Evlat acısı da bunlardan biridir. Kayıp olgusu ise apayrı bir travmadır. Ancak siz kaybetme duygusunu başka türlü yaşıyorsunuz. Çünkü kızınızın durumundan haberdar değilsiniz ve onun acısıyla her gün biraz daha sarsılıyorsunuz... Buna bağlı olarak uykusuzluk, umutsuzluk ve depresyon sorunları yaşıyorsunuz. Size en kısa zamanda bir psikiyatriste giderek yardım almasınızı tavsiye ederim. Ayrıca, kayıp kızınız için, imkanlarınız doğrultusunda araştırmalarınızı sürdürebilirsiniz. Bunun için Allah'a dua edin, ona sığının, ondan, dayanma gücü ve sabır isteyin...

Biz istemesek te bu hayatın içinde neşeyle birlikte acı da var. Her birimizin acısı birbirinden farklı da olsa tesiri aynı etkiyi yapıyor. Burada yapılacak şey, acıya neden olan kayıplarımızı kabul etmek, bu ölüm, ayrılık, hastalık, ihanet... gibi katlanılması zor şeyler de olsa yaşadığımız kayıplarımıza rıza göstermek, neden sorusunu sormadan çözüm üzerinde odaklanmak işimize yarayacak bir çabadır.

Şükrüye Hanım, ifadelerinizden anladığıma göre zor durumdasınız ve derin acı duyuyorsunuz.. Yaşadığınız şey gerçekten kolay bir şey değil. Eşinizi kaybetmişsiniz, kızınızın durumuyla ilgili hala bir bilgi alamamışsınız... Size bu konudaki araştırmalarınızı yılmadan sürdürmenin yanında yakınlarınızda sevdiklerinizde paylaşım içinde bulunmanızı ve onlardan destek almanızı tavsiye ederim. Ayrıca tedaviyle birlikte normal hayatınıza adapta olmaya çalışın ve namazlarınızda lütfen dua edin, fiili olarak yaptığınız girişimlerinize dualarınızı da eklemeyi ihmal etmeyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi