Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Askerlerin sivil hayata katkısı ne olabilir?

Askerlerin sivil hayata katkısı ne olabilir?

Askerler sivil hayata hiç bir şekilde müdahale etmemeli mi?
Olur mu öyle şey. O bizim ordumuz olduğuna göre, bizim çocuklarımız orada askerlik yaptığına göre, parasını biz verdiğimize göre, kendilerine tanınan imkanları sadece, savaş zamanı ve ona hazırlıkla geçirmezler..
Daha önce İran’daki “Cihad-ı Sazendegi”den söz etmiştim sanırım. Yani Türkçesi ise “Kalkınma cihadı.”
Ekonomik bağımsızlığa kavuşmamış ülkelerin siyasi bağımsızlıkları sadece kağıt üzerindedir.. O zaman neyi müdafaa edeceksiniz ki! Birilerinin size hibe ya da şartlı verdiği, eğittiği, şifrelerini elinde tuttuğu silahlarla ne kadar “vatan müdafaası” yapılabilir ki!
Askerin içinde bazıları da bu gerçekler karşısında, “boş durmaktansa bari çetecilik oynayalım, darbe yapalım” filan diye düşünüyor herhalde. Bizi bize kırdırıyorlar.. Herkesi düşman edip, sonra da bizimle uğraşmayı yeğliyorlar..
Askerin emrinde her meslekten, her sınıftan binlerce insan var. Bunların eğitim ve yaptıkları işi önümüze koyup bakalım bakalım ne çıkacak..
Mesela askeri iş makinalarını neden bir takım bayındırlık hizmetlerinde kullanmıyoruz? Personel var, makina var. Yakıtını belediye ya da özel idare ödesin; köy yolları, bir takım orman içi ve kent içi tesviye, nafia hizmetlerinde asker çalışsın. Hatta bu işte çalışan askere-subaya ekstra pirim de verilsin.
Mesela o kadar askeri personel aracı var, bunlardan neden toplu taşımada, özellikle kırsal alanla şehir arasındaki ulaşımda yararlanmıyoruz..
Ben askeriyedeki insan kaynaklarının etkin ve verimli kullanıldığından emin değilim..
Mesela askeri hava nakliye ve yolcu taşıma imkanları sivil kesimin ihtiyaçları için, kitle taşımada neden kullanılmıyor mesela.. Askeri helikopterler, hasta taşımasında aktif bir şekilde kullanılamaz mı?
Neden askerlerimiz su altı, hava belgeselleri, hava ve denizaltı fotoğrafçılığı yapmaz. Sergiler açmaz..
Rus askeri bandosu buraya gelip konser veriyor da, askeri mehter takımımız, bando takımımız neden dünya turuna çıkmazlar. Sadece orduevinde, kışlada ve merasimlerde çalması yeterli mi?
Matematik doçentini, kömür deposuna puvantör olarak istihdam ederek görevimizi yapmış olamayız.
Ben kendi hayatımdan örnek vereyim. Koğuş bekçiliği, tuvalet bekçiliği, bahçıvanlık ve bir teftiş öncesi göstermelik bir okuma salonu kurmak.. Diğer arkadaşlardan kimi çöp topladı, kimi kışla içindeki kaldırım taşlarını boyadı.
Askeri ilaç fabrikasının ürettiği ilaçları, kapasitesini bilen var mı? Mesela neden bazı ilaçları bu fabrika üretmez..
Amaan, ben nelerden söz ediyorum. Biz kışlaya sakallı, başörtülü girilir mi onu tartışıyoruz..
Başbakan’ın oğlu asker olmuş da, Başbakan’ın eşi Emine Hanım başörtülü olarak yemin törenini izleyebilecek mi, onu konuşmaktan bu işleri konuşmaya sıra gelmiyor..
Bir generalin internete düşen konuşmasında TSK’nın akrobasi timinden söz ediyordu.. Bilmem ne kadar tank mermisi alınmış, mermi sayısı tank sayısının bilmem kaç katıymış, onun da miadı dolmuş, falan filan.. Hani öyle makul bir sayı değil, akla zarar rakamlar..
Peki o iddialar üzerine bir araştırma yapıldı mı, sonuç ne, bir açıklama yapıldı mı? Duyan var mı?
Erdil Paşa’nın ‘er’lerini nasıl kullandığını gördük..
Bir generalin hizmetinde kaç er var? Eşleri, çocukları..
Sahi bir generalin ülkeye maliyeti ne?
“Genç subaylar”ın bu konuda söyleyecek bir şeyleri yok mu? “Genç siviller”in sorularına kim cevap verecek?.
“Askeri kampta rütbesiz ölüm” haberleri ile anılmasını istemiyoruz TSK’nın..
Darbecilerin devlet koruması altında özel konutlarda yaşadığı bir ülkede elbette bu tür olaylar olur.. Kışla-lojman-orduevi arasına sıkışmış bir izole, steril bir hayat aslında insan hakları açısından da sorunlu bir durum..
Sahi millet böyle düşünürken, evladı nasıl bir ikna odasından geçiriliyor ki, farklı bir insan tipi ortaya çıkıyor..
Askeriyenin maliyeti düşürülüp, verimliliği artırılabilir.. Öncelikle de insan kaynakları ve sahip oldukları donanımdan daha etkin bir şekilde yararlanılabilir..
Bizim boşa harcayacak bir kuruş paramız, boşa geçirecek bir saniye zamanımız ve hesaba katmayacağımız bir tek ferdimiz yoktur..
Değişimin önce hukuktan, sonra askeriyeden başlaması gerek..
Normalleştirilmesi gereken sadece askeri yargı değil, askeri mevzuat, hiyerarşi içindeki yeri, askeri eğitim, askeri işletmeler ve tesisler, kısacası tümü ile TSK.. Daha küçük ve daha etkin. Denetlenebilir bir hiyerarşik yapı içinde.
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi