M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Taksim Camii

Taksim Camii

Taksim'e inşaallah cami yapılacaktır. Nasıl yapılacaktır, özellikleri neler olacaktır? Bilgi arz ediyorum:

1. Hindistan'daki Tac Mahal'den güzel olacaktır.

2. İslâm dünyasının (isteyen) bütün mimarlarının katılacağı mimarî proje yarışması açılacaktır.

3. Cami, Taksim gezi mahalline inşa edilecektir.

4. Cami binasıyla birlikte İslam kültür merkezi binaları da olacaktır.

5. Kesinlikle kötü, taklit, sıradan bir bina olmayacaktır.

6. Binanın yapımına başlanırken, hizmet görecek imam, hatip, vaiz ve müezzinleri yetiştirmek için harekete geçilecektir. İmamları Osmanlıca, Arapça, Türkçe lisanlarına ilmî ve kültürel kitap yazabilecek derecede vâkıf olacaklardır. İcazetli din alimi, fakih, müfessir, muhaddis olacaklardır.Maneviyat, bâtın ve irfan boyutları da olacaktır.

7. Müezzinleri çok güzel sesli olacak, müzik kulağına sahip bulunacak, konservatuar mezunu olacaktır.

8. Osmanlı zamanında olduğu gibi caminin ehliyetli, liyakatli bir şeyhi (Tarikat şeyhiyle karıştırmayınız) olacaktır.

9. Cami derneği kurulacak, buna Sünnî meşrebli, son derece yüksek kültürlü, yüksek ahlak ve fazilet sahibi zevat dahil olacaktır.

10. Hiçbir bedevî zihniyetli, yarı mühtedi, cahil, görgüsüz, IQ'su düşük, kültürsüz, sanatsız kişi bu caminin yapımına ve faaliyetlerine karıştırılmayacaktır.

11. Taksim camii o kadar güzel bir mimarîye sahip olacaktır ki, İstanbul'a gelen turistler Sultanahmet ve Ayasofya camilerinden ve Topkapı Sarayı'ndan sonra, dördüncü mekan olarak buraya gezmeye geleceklerdir.

12. Taksim camii özel bir kanunla beynelislâm (Müslümanlararası) bir kuruluş haline getirilecek; bizim Vakıflar idaresine ve Diyanet'e bağlanmayacaktır.

13. Cami, üyeleri Türkiye'den ve İslâm dünyasından seçilmiş on kişilik bir heyet tarafından idare edilecektir.Bu heyetin içinde mutlaka, dünya çapında estetler ve sanat uzmanları bulunacaktır.

14. Caminin hoparlörleri akustik uzmanları tarafından ayarlanacaktır ve bu ayarları kimse bozamayacaktır.

15. Cami, Türkçe, Arapça, İngilizce yayınlar yapacaktır.

16. Câmide icazetli hocalar tarafından İslâmî ilimler okutulacaktır.

17. Câminin sanat bölümü, sanat eğitimi, sanat atölyeleri bulunacaktır.

Benim çocukluğumda Taksim'de nefis bir topçu kışlası binası vardı. İçinde kubbeli ve minareli bir cami bulunuyordu. CHP tarafından haince yıktırıldı.

Taksim camii ve İslâmî kültür kompleksi Türkiye Müslümanlarının yükselişinin timsali (simgesi) olacaktır.

Ben görür müyüm, bilmem. Yapılacağı zaman bu yazımın göz önüne alınmasını istirham ederim.

TAKINTILAR
EHL-İ SÜNNETİ savunan yazılarım bazılarını çok rahatsız ve tedirgin ediyor. Kimisi terbiyeli ve görgülü bir üslupla tepki veriyor, onlara teşekkür ediyorum, ellerinden öpüyorum. Kimileri de mesnetsiz, gerekçesiz hakaret ve alay ediyor. Onlar için ruh sağlığı ve selamet dilerim. Kendilerinden büyük olanlara saygılı, küçüklere şefkatli ve merhametli olsunlar; edeb ve terbiye sınırları dışına çıkmasınlar.

Bir vatandaş "Sende Ehl-i Sünnet takıntısı var..." demiş.

Bendeki takıntı değildir, Ehl-i Sünnet bağlılığı ve hassasiyetidir.

Niçin mi? Çünkü Ehl-i Sünnet Kur'ân'ın, Sünnet'in, İslâm'ın en doğru yorumudur. Allah'ın ve Resulünün rızasına uygun dindir.

Ehl-i Sünnet, cumhur-i ulema yoludur.

Ehl-i Sünnet, cadde-i kübradır.

Ehl-i Sünnet, Sevad-ı Azamdır.

Ehl-i Sünnet Ashaba, Tâbiîne, Tebe-i Tâbiîne, Selef-i Sâlihîne tâbi olmak demektir.

Ehl-i Sünnet, Allah'ı kemal sıfatlarla sıfatlandırmak ve noksan sıfatlardan tenzih etmek demektir.

Ehl-i Sünnet, Kur'ân ahlakıyla, Resulullah ahlakıyla ahlaklanmak; iyi, doğru, güçlü, vasıflı, ahlaklı, faziletli Müslüman olmak demektir.

Ehl-i Sünnet, müsbet (olumlu) çeşitlilik içinde sarsılmaz bir birlik oluşturmak demektir.

Ehl-i Sünnet, zülcenaheyn (iki kanatlı) olmak demektir.

Ehl-i Sünnet, Ümmet-i Muhammed'in en az yüzde sekseni demektir.

Ehl-i Sünnet; aşırılıklardan, dinde bid'atlerden, zındıklıklardan uzak durmak demektir.

Bu sebeplerle Ehl-i Sünnet mensubu olmayı, Ehl-i Sünneti savunmayı "Takıntı" olarak görmek çok yanlış ve haksız bir yorum ve hükümdür.

Takıntılı olanlar kimlerdir?

Fazlurrahman'ın Tarihsellik mezhebini savunmak takıntıdır.

Mezhepleri put olarak görmek takıntıdır.

Mezhepsizlik takıntıdır.

Telfik-i mezâhib takıntıdır.

Nasirüddin Albanî'yi imam, muhaddis, müceddid sanmak takıntıdır.

Tasavvufu şirk olarak görmek takıntıdır.

Herkes eline bir meal alsın, onu okuyup kendi kafasına göre hüküm çıkartsın demek takıntıdır.

Afganî'yi, Müslümanları kurtaracak önder olarak görmek takıntıdır.

Peygamber bir postacı idi, öldü işi bitti demek takıntıdır.

Ehl-i Kitab da ehl-i necat ve ehl-i Cennet'tir inancına sahip olmak vahim bir takıntıdır.

Bendeniz işte bu gibi takıntılarla mücadele ediyorum.

Kendimizi kontrol edelim ve zararlı ve bid'at takıntılarımızdan kurtulmaya çalışalım.

(Hangi bozuk mezhebe bağlı olduğunu yüzde yüz bilmediğim, lakin tahmin ettiğim bir zat bendenize hakaret etmek için soyadımı çarpıtarak, "Bay Eğri" diye hitap ediyordu. Basitliğin, yavanlığın böylesine pes... Beni çürütecek bir delilin, bir gerekçen, bir akıl yürütmen yok mu senin hiç?..)

13 KÖPRÜ YAPSALAR YETMEZ
İstanbul'un eski belediye başkanlarından Ali Müfit Gürtuna, medyaya yazılı bir açıklama gönderdi ve "Bu anlayışla 3'üncü değil, 13'üncü köprü de yapılsa yetmeyecektir" dedi.

Gürtuna, İstanbul'un kuzeyindeki ormanlara göz dikilmiş olduğunu, işin içinde arazi rantı ve spekülasyonu olduğunu iddia ediyor.

3'üncü köprü, tüp geçit... Ardından 4'üncü köprü, 5'inci, 6'ıncı... Bu gidişle İstanbul'un ve yakın çevresinin nüfusu kırk milyona çıkar ve Türkiye batar.

Bagajındaki yükler, içindeki yolcular uçağın önüne veya arkasına yerleştirilirse, diğer yerler boş bırakılsa uçak havalanamaz, zar zor havalanırsa düşer.

Ambarlarındaki yükler dengeli bir şekilde yerleştirilmemişse gemi yan yatar, batar.

Yükler kamyonun kasasının tam arka tarafına konulursa kamyonun ön tekerlekleri havaya kalkar.

Herkes ezberlesin: Almanya'nın nüfusu 82 milyon, başkenti Berlin'in metropol nüfusu 3,5; varoşlarıyla birlikte 5 milyon.

İstanbul'a biraz yeşillik, biraz temiz hava sağlayan kuzey ormanları kaldı. Onlar da elden giderse dev şehir ciğersiz kalacak, boğulacaktır.

İstanbul'un nüfusu 10 milyon, 12 milyon değildir; yalanlara kanmayınız. Şehir, dış mahalleleri, varoşları ile birlikte 20 milyon olmuştur, hattâ geçmiştir. Elinize imkân geçip de şehri helikopterle, küçük bir uçakla tepeden gezip seyr ederseniz dediğimin doğru olduğunu anlarsınız.

Rant için İstanbul'u daha da büyütmek bir cinayettir.

İstanbul'un idaresini Almanlara, İsveçlilere, Singapurlulara veriniz, eminim ki, beş-on sene içinde nüfusunu yarıya indirirler.

Bugünkü İstanbul yaşanmaz bir şehir haline gelmiştir.

Beklenen deprem çanları çalınıyor. Aldıran yok.

Boğaz'da amonyak, sıvı gaz, benzin yüklü iki gemi çarpışsa ne olacak?

Bendeniz bu şehre 1940'da küçük bir çocukken geldim. Tam 69 yıl olmuş. Artık bu şehirde yaşamakta zorlanıyorum.

72 milyonluk bir ülkenin en büyük şehri 20 milyon olamaz.

İstanbul'un ideal nüfusu 4-5 milyondur. Rantçılar bu şehri azmanlaştırdı, yaşanmaz hale getirdi.

Şehirdeki binaların yüzde 85'inin kaçak ve çürük olduğu iddia ediliyor.

Bu şehir bu nüfusu kaldırmaz... Bu ülke bu şehri kaldırmaz.

3'üncü köprü... 4'üncü köprü... 5'inci köprü... Ormanlar rantlar, araziler, arsalar... Para para para...

İmdat imdat imdat...

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi