Azrail’le pazarlık...

Azrail’le pazarlık...

Bursa’nın önde gelen tasavvuf müziği sanatçılarından Mesut Yavaş kardeşim birkaç yıl önce bana bir cd’sini göndermişti..
Dinledim, eserlerin hepsi birbirinden güzeldi.. Birbirinden duygulu ve birbirinden manalıydı..
Dikkatimi çekti, Mesut Yavaş’ın okuduğu eserlerin pek çoğunun güfte yazarı hep aynı isimdi..
Cengiz Numanoğlu..
Cengiz Numanoğlu isimli şairi önceden tanımazdım.. Hatta ismini de hiç duymamıştım..
Ancak eserlerindeki anlam, şair diye ortalıkta fink atan kişilerin sunumundan farklıydı.. Her şiirinde ayrı bir mesaj veriyordu..
Kısacası bu toplumu iyi incelemiş, iyi etüd etmiş Cengiz Hoca..
Pek kimdir bu Cengiz Numanoğlu?..
Eski bir asker!.. Binbaşılıktan ayrılmış daha sonra muaşetini temin etmek için başka işlerde mesai harcamış Allah’ın güzel bir kulu..
İşte Cengiz Beyin geçtiğimiz günlerin birinde çok manalı, bir başka ifadeyle ibret veren bir şiiriyle tanıştım..
Adamın biri Azrail’le pazarlık ediyor..
Ama ne pazarlık!..
Şiirin ismi; EY AZRAİL..
Bakın, zamanımız insanının nasıl da fotoğrafını çekmiş Cengiz Numanoğlu..
“Ne olurdu üç beş yıl önce haber verseydin/.. Hiç değilse rüyama, bir kerecik girseydin/..
Aşk, meşk, derken, dünyadan bir türlü kopamadım/.. Senden özür dilerim, hazırlık yapamadım/..
Görüyorsun yanımda, ne valiz var, ne bavul/.. Uykum öyle ağır ki, ne zil duydum, ne davul/..
Yaşım yetmiş olsa da, gör ki fıkır fıkırım/.. Bu cümbüşlü alemi, ben nasıl bırakırım/..
Hani bir söz vardır ya, yaş yetmiş iş bitmiş/.. İnan ki bu bir yalan, bunu diyen halt etmiş/..
Ey Azrail!.. Dur biraz, sana yalvarıyorum/.. Yasal haklarım için bir avukat arıyorum/..
Hayallerim, düşlerim, yarım kalan işlerim/.. Estetik yapılacak daha burnum, dişlerim/..
Elli yaşımda ancak, voleyi vurabildim/.. Hortumlar sayesinde, holdingi kurabildim/..
Gerçi ucuza verdim, şerefin kilosunu/.. Ama böyle kazandım, şu uçak filosunu/..
Ey Azrail!.. Ne olur, bozulmasın pazarım/.. Sana şöyle yüklüce, bir çek bile yazarım/..
Şu masmavi havuzlu, sarayıma baksana/.. O daracık mezarda, yazık olmaz mı bana?.
Bazen çoluk çocuğa içimden kızıyorum/.. Ölmemi bekliyorlar inan ki seziyorum/..
Arkamdan göstermelik, iki damla gözyaşı/.. Birde şöyle büyükçe, yaldızlı mezar taşı/.
Tahmin ediyorum ki, mevlüt de okuturlar/.. Ortalığı birazcık, gülsuyu kokuturlar/.
Araya reklam konur, bir ilahi aryası/.. Mevlüt bitince başlar, dedi-kodu furyası/..
Etlerim, kemiklerim, didik didik edilir/.. Ben az gelirsem eğer, köklerime gidilir/..
Ey Azrail, inan ki hazırlığım yok daha/.. Hele şu din konusu, çok karışık bir saha/..
Bazı büyük abiler, köşeleri tuttular/.. İrtica diye diye, beni de korkuttular/..
İlahiyat adına ekranda iki kaçık/.. Kimlerin kuklaları oldukları apaçık/..
Alim, zalim, karıştı, renkleri seçilmiyor/.. Velisiz kaldı sokak, deliden geçilmiyor/..
Bu cinnet kervanına, kocabaşlar dahiller/.. Tuz bozulmuş, ne yapsın bizim gibi cahiller/..
Henüz daha gündemde, ne oruç var, ne zekat/.. Ne Kur’an’la tanıştım, ne de kıldım bir rekat/..
Gönül desen, henüz genç, daha haccım duruyor/.. Nerde bir taze görsem, kalbim küt küt vuruyor/..
Edemedim bir türlü, şu nefsimi terbiye/.. Ortalıkta ne görse tutturuyor ver, diye/..
Ey Azrail!.. Bilirim, gelince beklemezsin/.. Tükenen vadelere, saniye eklemezsin/..
Bu satırlar boş geçen, bir ömrün hikayesi/.. İbret alanlar için, son pişmanlığın sesi/..
Bilmem ki, bir duvarda, bu mütevazı çaba/.. Bir küçücük pencere, açacak mı acaba/..
Evet değerli okuyucularım.. Cengiz Hoca yazmış.. Zamanımız insanını ne kadar da doğru anlatmış..
Hortumcular!.. Rantiyeciler!..
“Helal haram ver Allah’ım, senin kulun yer Allah’ım” diyerek, milletin malını gasp edenler!..
Sonunda da çoluk çocuğuna onca mal bırakmasına rağmen bakılmayıp huzurevlerine terk edilenler..
Bu kişiler yaşadığımız toplumda var mı?.. Elbette var!.. Ama Allah’a şükürler olsun ki toplumumuzun hepsi böyle değil.. Allah için ağlayıp gülen, Allah için birbirini seven, Allah için birbirine selam veren, yardım eden, kul hakkına riayet eden insanlar da var..
Tabii böyle kişiler var oldukça, vatanımız, milletimiz, payidar olacaktır..
Ne demiş milli şairimiz Mehmet Akif;
“Sahipsiz olan bir vatanın batması haktır..
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır!.”
¥
TEBRİK..
Kıymetli kardeşim Münür Dallılar, 11 Temmuz Cumartesi gecesi kızı Esra’yı evlendirmenin mutluluğunu yaşayan babalardan oldu..
Dallılar ve Karahöyüklü ailelerini tebrik ediyor, Esra ve İrfan’a ömür boyu mutluluklar diliyorum..
¥
GEÇMİŞ OLSUN..
Adalet eski Bakanımız ve değerli abimiz İsmail Müftüoğlu’nun başarılı bir angio-plasty operasyonu geçirdiğini ve sağlığının iyi olduğunu memnuniyetle öğrendim..
İsmail abiye geçmiş olsun dileklerimi sunuyor, Mevla Teala’dan sağlıklı ve huzur dolu bir ömür diliyorum..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi