Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Büyüklerle oynuyor

Büyüklerle oynuyor

5 yaşındaki oğlum gün içinde evde sıkıldığından, sürekli yukarı kata kuzenleriyle oynamaya çıkıyor. Ama burada yaşıtı olan kuzeniyle değil de ilkokul beşe gidenlerle oynamayı tercih ediyor. Oğlum tek kardeş, evde babasıyla ve kayınvalidemle görümcemle birlikte kalıyoruz. Açıkcası, vaktin büyük bir kısmını onunla ilgilenerek geçiriyoruz.

Ama yine de evde sıkıldığını söylüyor ve sık sık parka gitmek istiyor. Burada da yaşıtlarından büyük çocuklarla oynamayı tercih ediyor. Bu durum ileride sorun olabilir mi bilmiyorum. İki yıl sonra okula başlayacak ve yaşıtlarıyla aynı sınıfta olacak, eğer bu şekilde devam ederse, sürekli sıkılıp büyük sınıflara kaçabilir. O yüzden bu sorunu şimdiden çözmeliyiz. Oğlumla ilgilenirken neler yapabiliriz? Onu yaşıtlarıyla oynamaya nasıl ikna edebiliriz? Tavsiyelerinizi bekliyoruz.

N. Bölükbaşı

Anaokuluna gönderebilirsiniz

İfadelerinizden anladığıma göre çocuğunuz hem tek kardeş hem de evde yalnız olduğundan vaktin büyük bir kısmını erişkinlerle geçirmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla çocuk ilişkilerini büyükanne, hala ve anne babayla kuruyor ve onlara göre hareket ediyor. Bu durum onu yaşıtlarından ziyade erişkinlerle vakit geçirme ve onlara uyum sağlama davranışına götürüyor olabilir. Çocuğun yaşıtlarıyla uyum içinde olması ve onlarla vakit geçirebilmesi için sizin ilgi ve teşviklerinize ihtiyacı var. Yukarı katta kuzenlerinin olduğundan söz ediyorsunuz, bunun için onları bir araya getirerek aynı yaşta olan çocuklarla birlikte oyun kurup uyum sağlayıncaya kadar onlarla birlikte oynayabilirsiniz. Bir süre bu çalışmanıza devam edebilir ve yaşıtlarından oluşan arkadaşlarını ya da kuzenlerini evinize çağırabilir birlikte oynamaları konusunda teşvik edebilirsiniz. Ayrıca günde bir kere parka götürebilir burada da arkadaşlarıyla oynamasına yardımcı olabilirsiniz.

Beş yaş anaokulu için de uygun bir dönemdir. Çocuğu önümüzdeki yıl içinde, yakınınızdaki bir anaokuluna gönderebilirsiniz. Bununla beraber aile içinde de çocuğun odasını oynayabileceği ve vaktini rahatça geçirebileceği bir şekilde düzenleyebilir burada da oynamasını sağlayabilirsiniz. Bu dönem oyun çocuğun gelişimi açısından oldukça önemli bir unsurdur. Dolayısıyla onunla ilişkilerinizde hem oyuna teşvik edin hem de dengeyi sağlamaya çalışın.

Doğuştan özürlüyüm

22 yaşında özürlü bir genç kızım. Özür durumum doğuştan ve vücudumda çeşitli şekil bozuklukları var ve buna bağlı olarak yürüme zorluğu çekiyorum Bu yaşa gelinceye kadar o kadar zorluklar yaşadım ki, beni kimseler anlamadı, aksine herkes küçümsedi. Bırakın insanları ailem dahi özürlü bir çocuklarının olduğunu kabul edemediler bunu büyük bir kompleks haline getirdiler. Küçüklüğümde annemin beni sakladığını gelen misafirlere göstermemeye çalıştığını dahi hatırlıyorum.

Ablacığım ben kendi hayat deneyimimi sizlerle paylaşarak, özürlü olup ta benim gibi sorunlar yaşayan kardeşlerime mesaj vermek için bu mektubu yazdım. Yıllarca, acaba, neden ben, niçin ben, sonum ne olacak? Sorusunu sordum ve depresyondan hiç çıkamadım. İki sene önce televizyonda bir uzmanın tavsiyelerini dinledim ve kendimi değiştirmeye karar verdim. Bunu yaparken, önce Rabbime sığındım, ondan başka yardımcım olmadığını, onun beni hiç yalnız bırakmayacağını, terk etmeyeceğini her an yanımda olduğunun şuuruna vardım. İkinci olarak da niçin ben? Neden? Sonum ne olacak? Sorularını hayatımdan çıkardım. İnanın ki, şimdi kendimi çok daha iyi hissediyorum. Bir özürlü okulunda eğitimime devam ediyorum. Evde de kitaplar okuyarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Şu günlerde bir de işe gireceğim. Ama o soruları hayatımdan çıkardıktan sonra yaşamaktan keyif almaya, sahip olduğum nimetlerin farkına varmaya başladım. Bütün özürlü kardeşlerime de aynı şeyleri tavsiye ederim...

N. Yücel

Örnek bir değişim

Öncelikle yaşadığınız bu önemli tecrübeyi bizlerle paylaştığınız için size teşekkür ederiz. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, hayatımızı zorlaştıran ve bizi strese sürükleyen bazı kalıp düşüncelerimiz vardır ki, aslında onları değiştirdiğimizde stres ve kaygılarımızı da iyileştirmiş oluyoruz. Bunlar arasında uzmanların da belirttiği gibi, ihtiraslarımız, doyumsuzluğumuz, rekabet duygumuz, her zaman ön planda olma isteğimiz... vb, baş sıralarda yer alıyor. Ve aslında bizleri mutsuzluğa ve umutsuzluğa sürükleyen bu çarpık düşüncelerimizi değiştirdiğimizde her şey düzeliyor. Mesela, en önde olmalıyım demek yerine, imkanlarım doğrultusunda elimden geleni yapacağım, sonuç Allah ne dilerse o olur diye düşünseniz ya da mutlaka filan kişiyi geçmem ondan daha iyi olmam lazım diye düşünmek yerine herkesin bir kapasitesi vardır ben de kendi kapasitem doğrultusunda çalışıyorum buna uygun bir sonuç alabilirim, şu kişi de bunlara sahip olabilir... diye düşünmeyi başarabilsek içimizi yiyip bitiren o ihtiraslardan ve huzursuzluktan da kurtulmuş olacağız. Ancak bu şekilde düşünebilmek, belli bir eğitim ya da belli bir olgunluğa ulaşmayı gerektiriyor. İnsan bazen yaşadığı tecrübelerden yola çıkarak buna ulaşıyor bazen aldığı eğitimlerle ama en etkin ve kalıcı olanı sizin de ifade ettiğiniz gibi elimizden geleni yapıp sonucu Allah'a bırakmayı öğrenmekle mümkün oluyor. Sizin bu davranışınızın insanlara örnek olmasını diliyorum...Ayrıca engelli olma durumunun bu dünyada yaşanan bir imtihan olduğunu kabul etmeniz ve tevekkül içinde olmanız da açıkcası beni çok duygulandırdı. Size bundan sonraki hayatınızda başarılar diler ve tecrübelerinizi yine bizlerle paylaşmanızı beklerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi