M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Türkistan nasıl kurtulur?

Türkistan nasıl kurtulur?

Çin devleti ve hükümeti, Sinkiang adını verdikleri Doğu Türkistan'ın Müslüman halkının can ve mal güvenliğini temel insan haklarını, kültürel kimliğini korumakla yükümlüdür. Bunu yapmadığı taktirde kendi anayasasını çiğnemiş ve suçlu durumuna düşmüş olur.

Din, inanç, ibadet, inandığı gibi yaşamak hakları ve hürriyetleri temel ve evrensel insan hakları cümlesindendir. Çin devleti ve hükümeti Doğu Türkistan halkının bu haklarını çiğnemiştir.

Çin, Doğu Türkistan üzerindeki baskılarını ve hakimiyetini sonsuza dek devam ettiremez.

Sovyetler Birliği yıkıldı ve Ortaasya ülkeleri bağımsızlıklarını elde etti. Doğu Türkistan da, er veya geç Çin'den ayrılarak, bağımsız olacaktır.

Bazı Ortaasya ülkeleri Sovyet sömürgesi olmaktan kurtuldular ve gerçekten hür ülkeler haline geldiler mi? Maalesef bu soruya göğsümüzü gererek evet cevabını veremeyiz.

Bazı Ortaasya ülkelerinde Müslümanlara o kadar zulm ediliyor ki, Stalin bile böylesini yapmamıştı.

İsmini vermeyeceğim bir Türkistan ülkesinin hapishaneleri binlerce Müslümanla doludur: Bu Müslümanlar âdi, yüz kızartıcı suçlardan yatmıyor. Dinî ve siyasî fikirlerinden dolayı zindana atılmışlardır.

Günün birinde Doğu Türkistan Çin'den ayrılıp bağımsız olunca orada millî kimliğe, insan haklarına, âdil hukuka, ahlaka, fazilete, hikmete (bilgeliğe) uygun bir rejim veya sistem kurulabilecek midir? Bu konuda çok büyük şüpheler ve tereddütler içindeyim.

Müslümanların en büyük eksiği ve hatâsı şudur: İleride ülkelerine, halklarına, devletlerine hizmet edecek çok vasıflı, çok güçlü, çok üstün, çok idealist elemanları (yeterli sayıda) yetiştiremiyorlar.

Doğu Türkistan'ın ve diğer Ortaasya ülkelerinin halkı, bizim halkımız kadar bozulmamıştır. Özbekistan'ı gezdiğimde oradaki halkın yüzde 90'ının temiz kalmış olduğu intibaı bende uyandı. Biz ise yüzde 90 bozulmuşuz.

Doğu Türkistan'ın Uygur halkı (diğer Müslümanlarla birlikte) çok kabiliyetli, çok istidatlı, çok becerikli, çok ahlaklı bir halktır. Onların seçme gençleri iyi tahsil ve terbiye görse çok vasıflı Müslümanlar, çok vasıflı Türkler haline gelebilir ve ileride çok büyük hizmetler edebilir. Cidde'de tanımış olduğum Türkistanlı Nimetullah beyi hatırlıyorum. Bütün Türk lehçelerini, Çinceyi, Rusçayı, İngilizceyi, Urducayı, Farsçayı biliyor, konuşup yazıyordu. Çok çalışkandı, çok dürüsttü. Elinden her iş geliyordu.

Kuru, ucuz, temelsiz, köksüz bir vatanseverlik fazla işe yaramaz. Biz Müslümanlara, Türklere; vasıflı, güçlü, üstün, ağırlığı olan, etkili, idealist elemanlar, hizmetkârlar lazımdır.

Bunların en az beş dil bilmesi gerekir. Çok güçlü İslamî kültürleri ve genel kültürleri olması gerekir. Güçlü şahsiyetleri olması gerekir. Fütüvvet ahlakına sahip olmaları gerekir. Hem Şeriat hem tarikat kanadıyla uçmaları, yükselmeleri gerekir.

Doğu Türkistan, Batı Türkistan ülkeleri, Türkiye, Arap ülkeleri, bütün İslâm alemi için böyle değerli elemanlar yetiştirilmesi şarttır.

Böyle elemanlar yetiştirilemezse, bağımsızlık elde edilse bile yine kurtuluş olmaz, yine hürriyet ve haysiyet gelmez.

Türkiye'nin eğitim fâciası
Çarşıda, kalite itibarıyla beş altı çeşit baklava vardır. Birincisi süperkalitedir, fiyatı hayli pahalıdır, lezzeti nefistir. Sonra birinci kalite baklava, ikinci kalite baklava... Beşinci çeşit baklava gelir. Unu, yağı bozuk olmamak şartıyla bunların hepsi yenir, hepsi gıda olur, tatlı zevki verir.

Bazı şeylerin böyle çeşit çeşit kalitesi olmaz. Mesela milli eğitim ya iyi, doğru, sağlam, güçlü bir eğitim olur, yahut olmaz.

İffet de böyledir. Bir kadın için yarı iffetli, yarı fahişe denilebilir mi?

İhlas böyle değil midir? Filanca yüzde 99 ihlaslıdır demek bir saçmalık olmaz mı? İhlas kesir kabul etmez.

Doğruluk ve dürüstlük de böyledir. Ya yüzde yüz olur, ya olmaz.

Şimdi millî eğitime dönelim.

Türkiye'nin millî eğitimi millî değildir, anti millîdir.

Bizdeki eğitim sistemi millî kültür, millî kimlik, evrensel değerler üzerine kurulu değildir; resmî ideolojinin emrindedir.

Resmî ideoloji ne kadar doğruysa, ne kadar faydalıysa, Türkiye'ye ne kadar hizmet ediyorsa eğitimin de o kadar değeri vardır veya yoktur. Bizim eğitim sistemimiz çocuklara ve gençlere okuma yazma bile öğretememektedir. 1928'den sonraki 82 yıllık yazıyla az buçuk bir şey öğretiyor ama ondan önceki devre ait bin yıllık okuma ve yazmayı öğretemiyor.

Yeterli miktarda bilgi ve kültür veremiyor.

Ahlak ve karakter terbiyesi veremiyor.

Estetik ve güzellik boyutu kazandıramıyor.

Türkiye'nin seçkinleri, halkı, idarecileri eğitim konusunu tartışmıyor.

Liseli kız Münevver'in öldürülmesi konusunda ortalığı velveleye veren 100 küsur günden beri bunun dedikodusunu yapan toplum eğitim meselesini gündeme getiriyor mu?

Bir ülkenin eğitimi iyi ise, o ülkenin geleceği de iyidir. Eğitimi kötü ise geleceği karanlıktır.

Okullar iyi, vasıflı, güçlü değilse; otoyolların, gökdelenlerin, barajların, havaalanlarının, fabrikaların, tünellerin, köprülerin, hızlı trenlerin, lüks otomobillerin faydası olmaz.

Türkiye Müslüman bir ülkedir. Türkiye eğitiminin evrensel gerçeklere hizmet etmesi gerekir, resmî ideolojiye değil.

Çağdaş dünyada eğitimi en kaliteli ve düzgün olan ülke belki de Singapur'dur. Biz onların eğitim sistemini, okullarını merak edip inceliyor muyuz?

Singapur nüfusunun yüzde 12'si Müslümandır. Singapur bayrağına, bu Müslümanları memnun etmek ve haklarını vermek maksadıyla ay yıldız konulmuştur.

Orada Müslüman bir kız okula başı örtülü olarak gidebilir.

Orada, namaz kılmak isteyen liseli gençler ibadetlerini okulda kolaylıkla yapar ve bu yüzden baskıya ve hakarete maruz kalmaz.

Bizde öyle mi?

Yakın tarihte birkaç lisenin bodrum katındaki küçük bir odada üç beş öğrenci namaz kıldı diye sözde çağdaş medya kıyamet koparmıştı.

Eğitimcilere soruyorum:

1. Çocuklarımıza yazılı, edebî, zengin Türkçe'yi doğru dürüst öğretebiliyor musunuz?

2. Lise son sınıflarda, Fuzulî'nin bir gazeleni aruza dikkat ederek ezberinden okuyabilecek kaç genç çıkar yüz binlerce öğrenci içinden?

3. Türkiye liselerinde, Fransa liselerindeki gibi mantık okutuluyor mu?

4. Çocuklarımıza estetik, sanat, mimarlık, şehircilik kültürü verebiliyor muyuz?

5. Latin harfleriyle düzgün ve güzel el yazısı öğretebiliyor muyuz?

6. Fransa'da her sene yıl sonunda bakalorya (olgunluk) imtihanları yapılıyor. Bizde böyle bir imtihan yapılsa acaba kaç gencimiz geçer not alabilir?

Geçenlerde bir öğretmen ile görüştüm, hırsından ağlayacak haldeydi. Eğitim bitti eğitim bitti diye söylenip duruyordu.Bazı okullarda 80 kişilik sınıflar varmış. Böyle eğitim olur mu?

İddia ediyorum: Türkiye'deki binlerce lise ve kolej içinde İngiltere'deki Eton koleji ayarında bir tek mükemmel okul yoktur.

Liselerden bitirme ve olgunluk imtihanlarını kaldıranlar kına yaksınlar. Eğitimin içini boşalttılar, bitirdiler.

Dünyanın en güzel ve doğru anayasasını hazırlayıp yürürlüğe koysalar bile bu eğitimle Türkiye asla düzelmez.

İşin başı talimdir, terbiyedir.

Çocukları, gençleri, yeni nesilleri iyi, vasıflı, güçlü, üstün, doğru, dürüst, vatansever olarak yetiştiremeyen bir eğitim ne işe yarar?

1950'li 60'lı yıllarda Prof. Mümtaz Turhan, Doç. Nurettin Topçu gibi gerçek aydınlar eğitim konusunda kitaplar yazıyordu. Artık eğitimi gündemden çıkarttık. Münevver cinayetiyle ve ona benzer meraklı ve korkunç konularla ilgileniyoruz.

Her taraf beş katlı beton okul binalarıyla dolu. Ortalama elli kişilik sınıflar. Sıralar, kara tahtalar. Bir eğitimciler ordusu. Eğitimde milyonlarca büst ve resim.

Hani her yeni okul bir cezaevinin kapanmasına sebep olacaktı?

Okullar çoğaldıkça hapishaneler de çoğalıyor. Dev okullar ve dev cezaevleri... Cezaevleri tıklım tıklım doluymuş. Koğuşlarda üç katlı ranzalar. Bin kişilik zindanda iki bin tutuklu ve mahkum...

Bin yeni ceza ve tutukevi yaptırılsa yine de yetmez.

Modern cahiliyet devrinde yaşıyoruz.

İlkokul seviyesinde eğitim bir yıldızlı cehalet.

Ortaokul iki yıldızlı.

Lise üç yıldızlı.

Üniversite dört yıldızlı.

Dahası da var... Beş yıldızlı cahillerin kimler olduğunu tahmin edersiniz. Açık yazamıyorum, iyi saatte olsunlar fena çarpar o çarpılmışlar...

Tevhid-i tedrisat devriminin acı meyvelerini topluyoruz.

Eğitimde resmî ideoloji rüzgarı tohumları ekmişlerdi, şimdi bunların fırtına ve kasırga ekinlerini biçiyoruz.

Daha bunlar bir şey değil, ileride göreceksiniz asıl tayfunları...

Bu ülkeyi Tevhid-i Tedrisat değil Tevhidî Tedrisat kurtarır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi