Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Size inandırıcı geldi mi?

Size inandırıcı geldi mi?

Ali Suat Ertosun’un basın toplantısından söz ediyorum.. Gerçekten anlatılanlar size tutarlı, dürüst, gerçekçi geldi mi?
Bana göre polemik yaptı, demagojik bir dil kullandı. Sanırım kendisinin düşündüğü de bu değildi..
Vakit muhabiri İsmail Uğur’a takınılan tavır da hoş değildi.. Soruyu beğenmediyseniz, cevap vermezdiniz. Basın toplantısına bu tartışma damgasını vurdu..
Muhabir aslında, Ertosun’un savunduğu ilişkilerin genç hakimler açısından model olup olmayacağını, kendisinin genç hakimlere bunu tavsiye edip etmeyeceğini sordu.. İronik bir soru..
Gerçekten yarın bu iş başka hakimler için de model oluşturursa ne olacak?
Hani derler ya imam ne yaparsa, cemaat ne yapmaz ki?
Ertosun, kendini savunmaya çalışırken HSYK’nın hakkından geldi.
Ertosun, Ergenekon avukatlığından vazgeçmedi. Olanları savundu ve ETÖ davası ile ilgili basının yaklaşımını eleştirdi.
“İhsas-ı rey” iddiasına, kendisinin idari bir görev yaptığını söyleyerek cevap vermeye çalıştı, ama idari bir görev yapan bir kişinin yargıya müdahale anlamına gelecek açıklamalar yapmaya devam etmesi de gözlerden kaçmadı.
Ertosun’un elbette kendine yönelik eleştirilere cevap hakkı var, ama bunu bir şecaat gösterisine döndürmesi yanlıştı. Zaten bunu yaparken de suçüstü oldu..
İşine gelmeyen konuları geçiştirirken Ergenekon davası konusundaki hassasiyeti gözlerden kaçmadı.. Hem Ergenekon hakim ve savcıları ile emniyet görevlilerinin tasarrufları, hem de basının, toplumun ETÖ konusundaki eleştirilerinden rahatsızlığını dile getirdi.
Dava ile ilgili öne sürdüğü gerekçeler, sanki Ergenekon sanıklarının avukatlarının itiraz dilekçelerinin özeti gibiydi.
Bu itirazlardan bazıları daha önce başka davalarla ilgili olarak defalarca dile getirilmesine rağmen, bu konu ilk kez bugün bu kadar ağırlıkla yüksek yargının gündemine geliyor..
Bu itirazları için yargı yolu açık. Ya da CHP bir kanun değişikliği teklifi versin.
Bazı iddialar havada.. Onlarca kişi gözaltına alınmış. Sanıklardan biri susma hakkını kullanıyor, ama diğer sanıkların ifadeleri tamamlanmadan bir işlem yapılmayabilir.. Belki biri itiraf eder ve o zaman ona tekrar sormak gerekebilir..
Arama ve tutuklama ayrı şeyler ama, aranan bulunamazsa ifadesi alınıp bırakılıyor zaten. Aramadan önce tutuklama kararı alınmayabilir. Aramada aranan şey bulunuyorsa, tutuklama ya da gözaltı kararı da verilebilir..
Hukuk tartışmalarının böylesine demagojik bir zeminde tartışılması tamamen davayı sulandırma gayretinin ürünü sanki.. Bu konunun çözüm adresi her zaman Yargıtay da olmayabilir.. Meclis’in çözmesi gerekebilir..
ETÖ sanıkları sözkonusu olunca insan hakları kavramına sığınılması ilginç..
Bana kalırsa Ertosun konuşması gereken konularda konuşuyormuş gibi yaptı ama aslında susma hakkını kullandı. Konuşmaması gereken konularda ise konuştu.
Bu durumda Ertosun’un önerilerinin değil, öncelikle Ertosun’un görevine devam edip etmeyeceğinin tartışılması gerek. Aynı şekilde HSYK’nın üye sayısı ve yapısının da yeniden gözden geçirilmesi gerek.. Mesela Kurul’da neden üniversiteler ya da barolar temsil edilmiyor olsun.. HSYK’nın “jüristokrasi konseyi”ne dönüşmesine izin vermemek gerek..
Yargı içindeki Ergenekon uzantılarının da sistemden derhal ayıklanması gerek..
Yargı idareden bağımsız olduğu gibi, derin devletten de, Ergenekonvari oluşumlardan da bağımsız olmalı.
Mürafaalı bir duruşmada kendi davamda tanık olduğum bir durumdan söz ediyorum, yazmadığım bir yazıdan dolayı beni mahkum ettiler.. Hem de gözümün içine baka baka, yüzüme güle güle.. Hem de oy birliği ile. Tuzun kokmasından söz ediyoruz.. “Avukat tutmana gerek yok, hakim tut” sözünün darbımesel olduğu bir ülkeden söz ediyoruz.. Ertosun’un bu konuda söyleyeceği bir söz yok mu?
Gerçekten Mustafa Duyar konusunda masum mu? İdari soruşturma ve mahkeme kararı vicdanları tatmin etmiyor.. Cevabını arayan bir sürü soru orta yerde duruyor.. Yoksa devlet birilerine adam öldürtürken, birilerine de bu sevkiyatları mı yaptırdı?. Neden olmasın! Böyle bir şey, cinayet emrini vermekten çok daha kolay..
Bu kadar iddia, bu kadar olay, bu kadar ilişki hepsi tesadüf mü?
Her şeye rağmen bu yazılanlar, konuşulanlar, bu gerçeğin gündemde kalmasına, herkesin bildiklerini söylemesine, konuşulmasına, yazılmasına sebeb oluyor. Bunlar olurken toplumda bir bilinç ve vicdani kanaat oluşuyor.
Benim için önemli olan bu..
Tarih biz yaşarken yazılıyor. Biz tarihin yaşayan tanıklarıyız.
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi