ÜST KİMLİK!... “İSLAM” / “ÜMMET”

ÜST KİMLİK!... “İSLAM” / “ÜMMET”

Onlarca yıldır kürt sorunuyla yatıp kalkıyoruz…
Kaç masum canları kurban verdik…
Ne kadar vatan evladının kanını akıttık…
Ne kadar servetler heba ettik…
Ülkenin, hatta ümmetin kaç yılı boşa telef oldu gitti…
Ama bir türlü bu sorun bitmedi. Çünkü sorun sun’î idi batılı dostlarımız! Veya Siyonist-haçlı ittifakı tarafından çıkarılmıştı… çıkaranlar bitmesini istemiyorlardı… içerden de kendileriyle işbirliği yapacak yeterli kürt ve türk hainler bulabildiklerinden, hala da devam ediyor.
Savaşlar eskisi gibi mertçe değil. Bu mertliği sadece delikli demir bozmadı, insanların kalitesi düştü, kalleş oldular… gerçi batı hep böyleydi… çünkü mertlik, sadakat, vefa gibi erdemler iman kaynaklıdır. “Ahiret bilinci” gerektirir. İmansızlığa birde kapitalizmin getirdiği açgözlülüğü ekleyin ve seyreyleyin gümbürtüyü. Kapitalizmin temel felsefesi; “her şey benimdir, altta kalanın canı çıksın.”
Batılı ülkeler işgallerden yıllar önce tüm gizli-aşikar sömürü çarklarını işletmeye devam ediyorlar. Bunlar yetmiyor, hedef ülkeler içinde bin bir çeşit ayrılıkçı örgütler oluşturup besliyorlar. Oda yetmiyor bu ülkeleri birbirine kırdırmak için gerekli tüm fitne ve fırıldakları körüklüyorlar.
Bunun için onlarca arge, thing tang, istihbarat vb örgütler oluşturuyorlar. Düşünebiliyor musunuz İngiltere’nin asırlardır devam eden sömürge bakanlığı var. Dünyanın fakir mazlum ülkelerini ha bire terör listesine alan, bunun için her yıl çarşaf çarşaf listeler yayınlayan batı; bu sömürge bakanlığı için neden hiçbir şey demez?..
Batının bin bir hileyle bu sömürgesini rahatça devam ettirebilmesi için bu mazlum milletin başına sardığı belalardan biride ırkçılıktır. Irkçılık insanlık tarihi boyunca baş belası olmaya devam etmiştir. Ancak hiçbir dönemde son dönemlerde yaptığı tahribatı yapmamıştır. Özellikle İslam ümmetine olan tahribatı çok çetin olmuştur.
Diğer milletler zayıfken sakin ve kendi hadlerinde kalırlar. Dolayısıyla isteseler de pek zarar veremezler. güçlü oldukları zaman ise hırçınlaşıp hem insanlığın hem de kendi kendilerinin baş belası olurlar. Biz kendimizi biliyoruz bileli İslam âleminin den batıya bir saldırı olmadı. Batı âleminden ise İslam âlemine saldırılar hiç durmadı. Başta ABD olmak üzere emperyalist batının bir asırdan fazladır giriştikleri; işgal, soykırım, katliam ve sömürü girişimleri bunun apaçık örneğidir.
İslam ümmeti ise güçlüyken insanlığa adalet dağıtan huzur ve güven kaynağı ve bir denge unsuru olmuştur. Zaafa uğradığında ise denge bozulmuş hem kendisi hem de insanlık çok şey kaybetmiştir. “Müslümanların gerilemesiyle dünya neler kaybetti” ismiyle yazılan kitaplar boşuna yazılmamış. Dolayısıyla İslam ümmetinin ırkçılıktan gördüğü tahribat ve zarar sadece ümmeti değil tüm insanlığı ilgilendirmektedir.
Bu ümmet, Emevi- Abbasi kavgalarını, Moğol, Tatar istilalarını, irili ufaklı on sekiz haçlı savaşlarını atlatmış, sendelemiş ama yıkılmamıştır. Ancak ırkçılık belasını atlatamamış, yenik düşmüştür. Batının ümmeti elli küsur parçaya bölmesinde, sonraki işgal ve sömürü çarkının işletilmesinde vs. zulümlerin hepsinde de en etkin silah ırkçılık silahı olmuştur. Şu anda da zulüm çarkının her yönüyle işletilmesinde en çok işletilen fitne planı ırkçılıktır.
Resulullah (sav) öncesi, insanlık ırkçılık belası sebebiyle çok ciddi problemlerle boğuşuyordu ki İslam kardeşliği sayesinde bu beladan kurtuldular. Bizler de bu gün bu müzmin beladan kurtulmak istiyorsak yeniden islama dönmek zorundayız.
“Ulusçuluk” denen şey aslında ırkçılığın ambalajlı ifadesi olup kamufle edilmiş halidir. Dolayısıyla bizi biz yapan “ÜMMETÇİLİK” i yeniden ihya etmek ve üst kimliğimizi de “İSLAM” yapmak zorundayız.
Duayen siyasetçi muhterem Erbakan, bir ara: “sen, Ne mutlu türküm diyene dersen, öbürünün de ne mutlu kürdüm deme hakkı doğar” demişti de kıyamet kopmuştu. Hal bu ki bu, çok yerinde ve önemli bir tespit idi.
BAZI AYET VE HADİSLER
Allah (cc) şöyle buyuruyor: “O gün takva sahipleri (Allah’a karşı gelmekten sakınanlar) dışında, dostlar birbirine düşman olurlar.” (Zuhruf 43/67)
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat 49/10)
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan
kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Ali İmran 3/103)
İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız. (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56)
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter. (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
(Buhârî, Edeb, 57, 58)
Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz. (Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71, Riyazus salihin H no= 1829)
Hangi sitem ideoloji, devlet bu prensipleri koyup koruyabilir?.. sadece İSLAM…
Çünkü İslam sadece bedenlere değil, ondan daha önce ve daha önemli olarak ruhlara hükmediyor. İnsanlığın gönlünü fethediyor… “kim zerre kadar iyilik yaparsa mükafatını, kim de zerre kadar kötülük yaparsa cezasını görür” (zilzal 7-8) prensibini kim koyabilir?..
Sudan sebeplerle birbirleriyle cıngar çıkaran birbirinin kanına, canına kasteden cahiliye toplumu Kur'an-ı kerim ve Resulullah (sav) ın vahiy kaynaklı İslam öğretileri sayesinde kardeşler oldular. Resulullah (sav) mekkeden mediye hicret ettiği zaman ilk işlerinden biri muhacir ve ensar arasında İslam kardeşliğini tesis etmek oldu.
Sapasağlam bu İslam kardeşliği temeline oturan İslam devleti ve İslam kardeşliğini iliklerine kadar sindirmiş olan saadet asrının yiğit mü'minlerinin oluşturduğu İslam ümmeti asırlarca içerden ve dışarıdan gizli aşikar bin bir türlü hile, desise, plan ve tuzaklara karşı direndi. Savaşlar, isyanlar, anarşi, terör vs badireleri atlattı.
Ancak bin üç yüz yıl sonra içerisine bulaştırılan ırkçılık fitnesiyle İslam kardeşlik ruhu zayıfladı. Böylece hayat kaynağını olan “ÜMMET” bilincini yitirdi ve bu günkü acınacak hale geldi. Kardeşlik ruhu ümmet in ruhuydu onun zaafı ümmet in zaafı, onun yitirilmesi ümmet in yok olmasıydı. Tıpkı ruhu çıkan beden misali…
Sonuç işte bu günkü halimiz. İki milyar civarında büyük bir güç, dünya petrolünün yüzde seksen beşi kendi topraklarında, doğalgaz, bor madeni, uranyum vs. yer altı-yer üstü kaynaklar konusunda da aynı. Ancak kardeşlik ruhunu yitireli paramparça, darmadağın, anarşi, terör, savaşlar vs iç-dış odaklı fitne ve çalkantılarla savrulan, kavrulan, varlık içinde yokluk yaşayan sürüm sürüm sürünen bir “ÜMMET”… böyle mi olmalıydı?..
Ey Müslümanlar! Ey Allah (cc) ın kulları! hep beraber İslam sancağı altında toplanıp kardeş olun. Ey Kürtler, Türkler, Araplar, Çerkezler, Arnavutlar vd! kardeş olun, ey insanlar! kardeş olun…. Ta ki mahşerde de Resulullah (sav) ın liva ul hamd sancağı altında bulaşalım..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi