M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslümanlar yan gelip yatıyor

Müslümanlar yan gelip yatıyor

Nijerya’da Müslüman kıyımı

Nijerya'da ordu bir camiye saldırdı. İki yüz Müslüman vahşi ve barbar şekilde katl edildi, cami al kanlar içinde kaldı. Müslümanların emîri yakalandı. O da vahşice öldürüldü. Daha bitmedi... Cami buldozerle yıkıldı...

Biz Türkiye Müslümanları ne yapıyoruz? Müslümanlar kardeştir edebiyatı yapıyoruz ve yan gelip yatıyoruz.

İsrail Gazze'ye saldırınca biraz kıpırdanmıştık. Sonra unuttuk. Doğu Türkistan'da Müslümanlar katliama uğrayınca cılız protestolarımız oldu. Onu da unuttuk.

Arada bir Keşmir Keşmir diye bağırıyoruz, sonra unutuyoruz.

Çeçenistan diye bağırırız unuturuz.

Haçlı emperyalistler Somali'yi cehenneme çevirdiler. Milyonlarca insan yerinden yurdundan oldu. Açlık, hastalık, sefalet, güvensizlik... Bizim gündemimizde Somali var mı?

Filipinlerdeki Moro Müslümanlarının durumu nedir, biliyor muyuz?

Tayland Müslümanları kan kusuyor.

Bazı OrtaAsya Türk ve Arap ülkelerinin hapishaneleri Müslüman dolu. Haberimiz var mı?

İslâm dünyası hakkında bilgi sahibi olmanın birinci şartı çok ciddî bir "İslâm Bilgi Bankası'na" sahip olmaktır.Biz Türkiye Müslümanlarının böyle bir bilgi bankası var mı?

Yirmi yıldan beri sayıklar dururum: Büyük, köklü, ciddî, vasıflı bir İslâm bilgi bankası kurulsun...Doların milyarlarına sahip Müslüman cemaatler, vakıflar, dernekler baskı grupları böyle bir müessese kurdular mı?

Böyle bir bilgi bankamız olsaydı, "Norveç'te kaç Müslüman var?Bunların kaçı Norveçli mühtedi, kaçı başka ülkelerden gelmiş? Sosyal ve kültürel durumları nedir? Birlik halinde midirler, yoksa on parçaya ayrılmış olup birbirleriyle tartışıp durmakta mıdırlar? Norveç'te İslâm'ın geleceği nedir?.." ve bunlara benzer soruların cevaplarını uzmanların kaleme aldığı raporlardan öğrenebilirdik. Bırakın Norveç'i, biz Türkiye'mizdeki Müslümanların durumunu bile doğru dürüst bilmiyoruz?

Saçmalama!.. Bilgi bankası hezeyanlarını bırak da bizim Cemaat baronumuzun şanına, şerefine, tantanasına, saltanatına bak... Bizim müteşeyyihimiz nasıl uçuyor kuşlar gibi, ona bak...

Varsa bizim hizbimiz, yoksa bizim hizbimiz... Varsa bizim parçamız, yoksa bizim parçamız...

Kardeşlerimizin başına gelen felâketlere ağlamak için bile bilgi lazımdır, haberimiz olması lazımdır.

Size bir şey anlatacağım:

Bundan iki ay kadar önce tarihî İstanbul'un çok kalabalık bir semtinden geçiyordum. Yolda biri selâm verdi, ayak üstü biraz konuştuk. İmammış, bana ne dedi biliyor musunuz? "Hizmet gördüğüm bölgede 30 kadar cami var. Diyalogcu olmayan beş imam kaldık. Emekli olan, yeri değişen, vefat eden arkadaşlarımızın yerine hep diyalogcu imamlar geldi..."

Bu değişiklikten, bu kadrolaşmadan haberimiz var mı?

Gitar çalan, insan ve zîhayat tasviri yapan ve bununla öğünen imamlar tayin edildiğini biliyor muyuz?

Geçenlerde Anadolu'nun çok köklü bir vilayetinin kadın müftü yardımcının Buharî'de geçen bir hadîsi reddettiğine dair bir yazı kaleme almıştım. İslâm tarihinde görülmemiş bir şey, kadın müftü yardımcısı ne demek?Bir kadın müftü yardımcısının sahih hadisleri reddetmesi ne demek?.. Yeterli istihbaratımız var mı bu konuda? Tabiî ki yok. Çünkü ciddî, seviyeli, vasıflı, güçlü bir bilgi bankası olmadan olup bitenlerden doğru şekilde haberdar olamayız.

Ehl-i Sünnet Müslümanları için çok önemli konular ve sorular var:

* Diyanet mezhepler üstü yapılmak isteniyor...

* Hadîsleri ayıklamak işinde Fazlurrahmancı profesörlere büyük telif ücretleri ödenmiş...

* AB standartlarına ve normlarına uygun yeni bir İslâm türetilmek isteniyor...

* Bir cemaat, Diyanet kadrolarına diyalogcu elemanlar sızdırıyor...

* İki Ortadoğu ülkesinden, Ehl-i Sünnete karşı kullanılmak üzere külliyetli petro-dolarlar geliyor...

Bu iddialar ve rivayetler doğru mudur? Doğru ise ne derecede doğrudur? Elimizde ciddî raporlar var mıdır? Yok... Elbette olmaz. Çünkü ciddî bir bilgi bankamız yoktur.

Patagonya'da bir Yahudi'nin burnu kanasa bütün Yahudilik alemi ayağa kalkıyor, Yahudiyi savunuyor.

Borneo'da bir misyonere fiske vurulsa, Nasranîler ayaklanıp onu savunuyor.

Nijerya'da camide 200 Müslüman şehid ediliyor. Reisleri yakalanıp sorguda kurşuna diziliyor. Cami buldozerle yıkılıyor. Müslümanlardan bir inilti çıkmıyor...

Diyalog tuzağı
Sorularım çok açıktır. Cevapları da kısa ve açıktır.

Birinci soru: İslâm dini hak din değildir, batıl ve uydurma bir dindir diyenler kurtuluşa ermiş midir, onlar Cennetlik midir?

Cevap: Onlar, bu inkârları dolayısıyla küfürdedir ve dolayısıyla ehl-i necat ve ehl-i Cennet değildir.

İkinci soru: Hazret-i Muhammed'in (Salat ve selâm olsun O'na) peygamberliğini inkâr eden, o bir Peygamber değildir diyen kimseler Cennetlik midir?

Cevap: Değildir.

Üçüncü soru: Kur'ân hak ve ilahî kitab değildir, kul sözüdür diyenlere ne lazım gelir?

Cevap: Küfür lazım gelir. Onlar asla ehl-i necat ve ehl-i Cennet değildir.

Dördüncü soru: Tevhid inancı ile Teslis inancı bir midir?

Cevap: Kesinlikle bir değildir. Bu iki inanç birbiriyle uyuşmaz ve bağdaşmaz. Uyuşur ve bağdaşır diyenler İslâm'ı, Kur'ân'ı, Tevhid'i inkâr etmiş olur.

Beşinci soru: Zamanımızda üç ayrı ibrahimî din var mıdır?

Cevap: Kesinlikle yoktur. Başlangıçtan bugüne tek bir ibrahimî din olmuştur, o da İslâm'dır.

Altıncı soru: Diyalog denilen bozuk inanç ve akide ne zaman çıkmıştır, kimler tarafından çıkarılmıştır?

Cevap: 1960'lı yıllarda Vatican tarafından, misyonerliğin yeni şekli olarak çıkartılmıştır. Diyalog kesinlikle islâmî bir terim, metod, düşünce, kavram değildir.

Yedinci soru: Müslümanların vazifesi diyalog mudur, yoksa davet ve tebliğ midir?

Cevap: Diyalog değildir, davet ve tebliğdir.

Sekizinci soru: Ahir zamanda Hazret-i İsa nüzul ettiğinde Teslisçi Hıristiyanların yanına mı gidecektir, muvahhid Müslümanların yanına mı?

Cevap: Muhbir-i sâdık olan, yani haber verdiği herşey, her bilgi kesinlikle doğru olan Peygamberimiz, Hz. İsa'nın Müslümanların yanına gideceğini ve onlarla birlikte namaz kılacağını beyan buyurmuştur.

Dokuzuncu soru: Ehl-i kitab ile Müslümanlar Âmentüde ittifak halinde midir?

Cevap: Kesinlikle değildir. İslâm Teslisi kabul etmez. İslâm bütün Peygamberlere iman edilmesini şart koşar. İslâm inancında Peygamberler mâsumdur. Hazret-i Lût'u, iki kızının sarhoş edip kendisiyle yatıp gebe kalmaları gibi çirkin ve iğrenç kıssaları dinimiz kabul etmez. Kur'ân'ı hak kitap olarak kabul etmeyen Ehl-i Kitab ile aramızda nasıl ittifak olabilir?

Sevgili Müslümanlar!.. Dinlerarası diyalog ve hoşgörü cereyanı İslâm dışı dehşetli ve vartalı bir bid'at cereyanıdır. Sakın bu tuzağa düşmeyiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi