Aynaya bak, gör kendini

Aynaya bak, gör kendini

Hasan, oğlu Hüseyin’le ormanda yürüyüş yapıyor.. Küçük Hüseyin birden önündeki dala takılıp düşüyor ve canı yanıp “ahhh” diye bağırıyor..
İleride bir dağın tepesinden de o anda “ahhh” diye bir ses duyuluyor ve Hüseyin haliyle şaşırıyor..
Merak ediyor bu durumu Hüseyin ve “sen kimsin” diye bağırıyor.. Aldığı cevap da aynen bağırdığı gibi oluyor;
“Sen kimsin!..”
Bu defa aldığı cevaba kızan küçük Hüseyin başlıyor yeniden aklına ne gelirse bağırmaya..
“Sen bir korkaksın!..”
Dağdan gelen ses de aynen çocuğun söylediği gibi oluyor; “sen bir korkaksın!..”
Çocuk, babası Hasan’a dönüp, şaşkınlık, merak ve de heyecanla soruyor;
“Babacığım, çok şaşırdım, ne oluyor böyle?..”
Yavrum, diyor babası.. “Şaşırma, dinle ve öğren!..”
Ardından bu defa babası dağa dönüp; “sana hayranım!.” diye bağırıyor!.. Gelen cevap aynı oluyor!. Baba tekrar bağırır; “sen muhteşemsin!.” Gelen cevap da aynı..
“Sen muhteşemsin!..”
Netice-i kelam; bu iş bir müddet sürüp gidiyor.. Küçük Hüseyin hayretler içerisinde kalıyor, ancak ne olduğunu bir türlü çözemiyor!.. Babası nihayet dayanamayıp açıklamasını yapıyor; insanlar buna “yankı” derler evladım, ama aslında bu “hayat”tır.. Hayatın ta kendisidir..
Bir başka deyişle, hayat, senin verdiklerini sana geri verir.. Ve yaptığımız davranışların da aynasıdır.. Şimdi beni iyi dinle, der babası Hüseyin’e..
“İnsanlardan daha fazla şefkat istediğinde, daha merhametli ol.. Saygı görmek istiyorsan eğer, daha çok hürmet et!. İnsanların sabırlı olmasını istiyorsan sen de daha sabırlı olmayı öğren!..” der ve son noktayı koyar;
“Daha fazla sevgi istediğinde de, unutma, istediğinden daha çok sev!.
Bir de sevgili yavrum, sen sen ol, ömrün boyunca yüzünden tebessümü eksik etme!.. Zira tebessüm, alemlere rahmet olarak gönderilen aziz Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (sav) önemli sünnetlerindendir.. Ve tebessümün maliyeti de sıfırdır..”
İşte böyle kıymetli okuyucularım.. Bu kurallar manzumesi hayatımızın bir parçası olmalıdır!..
Hayat ise bir tesadüf değil, aynen küçük Hüseyin’in misalinde olduğu gibi yaptıklarımızın aynada bir yansımasıdır..
¥
BİRAZ DA ÖZLÜ SÖZLER VE ŞİİR DİYELİM..
19 Şubat 2009’da Hakk’ın rahmetine kavuşan babam Sabri Özey’in 19 Şubat 1948 tarihinde yazmış olduğu bir şiir;
“Dedim; ey bizleri sen geceleri ışıtan../ Soluk benizli fener, niçin yanmadın çoktan../ Fitilin mi tükendi, gazın mı yok şişede../ Neden bizi bıraktın karanlığın içinde..
Bükülen bedeninden pek donuk yanıyorsun../ Birden bire sönüyor, sonra da parlıyorsun../ Rengin dahi değişti, kızardı artık yüzün../ Bu halin uyandırdı içimizde bin hüzün..
Zavallı dostum, sanki bu sözümü işitti../ Kırpışan gözlerini benim üstüme dikti../ Dedi; ey benim dostum, genç taze arkadaşım../ Üzülme benim için, çünkü doldu zamanım..
Bir fenerin yokluğu sokağa vermez keder../ Benim yerime başka, bir feneri dikerler../ Gelenler gidenleri unutturur pek çabuk../ Yine onun altında oynaşır çoluk çocuk..
Şunu iyi bil, düşün, bu hayatın akışı../ Böyledir, her baharın mutlak vardır bir kışı../ Ayrıldım düşünerek birkaç adım fenerden../ Birden bir acı duydum fenerin sönmesinden..
Ve bir daha yanmadı.. Her gece geçtik üzgün../ Hayat fener gibidir, elbet sönecek bir gün..”
¥
1950’de vefat eden Samsunlu Açıkbaş Ömer Efendi namıyla maruf bir Allah dostunun ibret dolu dörtlüğü;
Başta devlet, dilde himmet, elde fırsat var iken../ Tut elinden düşmüşlerin, sana saadet yar iken../ Kimseye baki değildir, mülk-ü devlet sim-ü zer../ Bir harap olmuş gönlü tamir etmektir hüner!..
¥
Sadık Solakzade’den..
Kelamın fidde ise sükutun olsun zeheb,
Kemal ehli kemalatı sükut ile buldu hep..
¥
Yavuz Sultan Selim Han’dan.
Tahtı sattım tahta-ü derd-u game../ Kabre sığdım, sığmaz iken aleme../
Hep şöhret-ü şan imiş cümbüşüm../ Şimdi fazl-u Hakka kalmıştır işim..
¥
Anonim..
Tevazu ehlinin hak-ü gadebinden ednayım
Tekebbür ehlinin fevkinde bil ki semayım..
¥
Anonim..
Ta edeb ahd eyledim merd olmaya şanımla ben
Hüccet-i namusumu imzaladım kanımla ben
İzzeti dareyn içün halktan mükafat istemem
Hakkı temin eyledim dinimle imanımla ben..
¥
Tarihçi Süleyman Zeki Bağlan Hoca’dan..
Asil ve asaletten zarar gelmez, cefası olsa da çek!..
Katır da, çifte, tekme atar, çünkü babası eşşek..
¥
GERÇEK MÜ’MİN KİMMİŞ, BİR DE ONA BAKALIM..
Mü’min feraset sahibidir, açıkgöz değil.. Mü’min tebessüm edendir, yılışan değil.. Mü’min yardım edendir, başa kakan değil.. Mü’min sevdirendir, nefret ettiren değil..
Mü’min tebliğ edendir, lafazan değil.. Mü’min vakar sahibidir, kibirli değil.. Mü’min sabredendir, korkak değil.. Mü’min affedendir, cezalandıran değil..
Mü’min cömerttir, müsrif değil.. Mü’min iktisat edendir, cimri değil.. Mü’min tevazu sahibidir, haset eden değil.. Mü’min mütevekkildir, tembel değil..
Mü’min nefsini hesaba çeker, başkalarınınkini değil.. Mü’min etrafının kandilidir, kendinin değil.. Mü’min hizmete taliptir, ücrete değil.. Mü’min tefekkür edendir, kötü düşünen değil..
Mü’min inanandır, inkar eden değil.. Mü’min dua edendir, beddua eden değil.. Mü’min Allah’ın(cc) kuludur, başkasının değil.. Mü’min taklit edilendir, taklit eden değil..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi