Büyük Türkiye, küçük türkiye ve Zaman

Büyük Türkiye, küçük türkiye ve Zaman

Sürece destek sağlamak için bazı Zaman yazarları, açılıma karşı çıkanları küçük Türkiye taraftarları olarak niteliyorlar. Güya bu tarihi fırsatı kaçırmak, büyük Türkiye imkanını kaçırmak anlamına geliyor.

Tespit dikkatle irdelendiğinde içinde hem ciddi bir isnadı hem de önemli bir çelişkiyi barındırdığı görülüyor.

Zira aynı yazarlar uzun zamandır Kürt meselesini milliyetçiliğin kışkırttığını yazıyorlar.Bir milliyetçiliğin karşı milliyetçiliği tetiklediğini ifade ediyorlar. Bir milliyetçiliğin karşı milliyetçiliği harekete geçirdiği doğrudur. Ama karşı milliyetçiliği. Türk milliyetçiliğinin karşıtı Kürtlük ve ya Kürtler değildir ki. Türk milliyetçiliği herhangi bir millet veya milliyetçiliği hedef alarak ortaya çıkmamıştır. Bir şeyin karşıtı değildir ki o şeyi kışkırtmış olsun.Küçük Türkiye istemek, bugünkü Türkiyeden daha küçük bir Türkiye istemektir. Açılımı tereddütle karşılayanları neredeyse bölücülükle aynı kefeye koymak yanlıştır.Oysa Küçük Türkiye isteyenler ortada.Başları İmralı’da yatıyor, uzantıları ise zaman dahil bir çok gazete de köşelerine kurulmuş,onu şerh ediyorlar.Daha düne kadar zebani gibi Apo fotoğrafları yayınlayanlar, süreç servise verildiğinden beri bir kitaplığın önünde yüzlerce kitap arasında kitap okuyan eli çenesinde bir Apo resmi yayınlıyorlar. Bu resimlerle verilmek istenen mesaj açıktır. Terörist Apo yerine,Filozof Apo imajını ikame etmek. Ne diyelim kendilerine hayırlı olsun.

Bu tespit muhal farz doğru kabul edilse bile ardından gelen açılıma karşı olanlar Küçük Türkiye istiyorlar demek doğru bir yaklaşım değil. Zira böyle bir argüman,aynı zamanda açılım isteyenler Büyük Türkiye istiyorlar anlamına gelir.Bu da milliyetçiliğin başka bir görüntüsüdür. Yani açılımdan yana olanlar, bunu Büyük Türkiye hedefi ile gerekçelendiriyorlar. Milliyetçilik de işte tam budur.Zaman yazarları açılıma destek ararlarken yine milli duygulardan, milliyetçi hedef ve taleplerden yararlanıyorlar.Milliyetçiliği ret ederek Milliyetçilik yapmak yeni bir durum değil.Milliyetçilikten istifade ederek milliyetsizlik yapmak ise yeni bir durum.

İleride bizi hangi sonuçlara götüreceği müphem olan bir konuda bu kadar aceleci, bu kadar pervasız davranmak bana çok yanlış geliyor. Açılımın Türkiye’yi hangi noktaya götüreceği bugünden söylenemez.Çünkü gelecekle ilgili tahminler sadece tahmindir. Büyüteceğini söylemek ne kadar tahmin ise, küçüleceğini söylemek de o kadar tahmindir.Bu tür yaklaşımların bilimsel değeri de yoktur. Doğru olan,gelecekte ne olacağını söyleyerek toplumu aldatmak değil, bu gün ne durumda olduğumuzu göstererek çareler aramaktır.

Bunun içinde aceleci, göz boyayıcı, her şeyi olmuş bitmiş gösteren tavırlardan kaçınmak gerekir. Söz konusu olan bir milletin, bir ülkenin kaderidir. Milletlerin kaderine tesir edilecek konularda bu kadar aceleci, bu kadar pervasız davranmak doğru değil.Kimsenin vatanseverliğinden,iyi niyetinden kuşku duymuyorum. Ama bizim dediğimizden başka her şey yanlıştır tavrı endişe vericidir. Bu saplantılı davranışa tesir etmek, mülayemet tavsiye etmek,itidale çağırmak çok fazla sonuç getirmez. Zaman gazetesi ve onun türevi olan medya organlarında öyle bir hava oluşturuldu ki başka türlü düşünmek neredeyse dine de imana da, milliyetçiliğe de aykırı.İç işleri bakanı Atalay’ın süreci başlatan konuşmasından sonra Zaman’da tek bir aykırı yazı, haber yayınlanmadı.Aslında açılım karşıtlığını kışkırtan da budur. İnsanlar ne oluyoruz, nereye gidiyoruz demeye başladılar. Bunca baskı, bunca acelecilik şüphe ve tereddütlere sebep oldu.Ve dolayısıyla Zamanın bu mümtaz(Yoksa Mümtaz’er fikirleri mi deseydim) fikirleri tepkileri,reaksiyonları harekete geçirdi.Halbuki Zaman, DTP-PKK çizgisinin sesine kulak verdiği kadar,diğer seslere de sayfalarını açmalıydı. Bu hem sürece daha pozitif katkılar sağlar, hem de ortak bir yolun bulunmasına sebep olurdu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi