M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Nakşîlerin Cihadı

Nakşîlerin Cihadı

Vehhabîler, İbn Teymiyeciler ve bilumum tasavvuf ve tarikat düşmanları sûfî Müslümanları miskinlikle, pasiflikle, cihad yapmamakla suçlar. Şüphe yok ki, bu temelsiz bir yalan ve iftiradır.

Gerçek sûfîler olgun Müslümandır. Onların itikadı sahihtir. Onlar, başta günlük farz namazlar olmak üzere ibadetlerini dosdoğru eda ederler. Onlar Kur'ân'a ve Sünnete sımsıkı bağlıdır. Onlar nefisleriyle büyük, küffarla küçük cihad yaparlar. Onlar emr-i mâruf ve nehy-i münker yaparlar.Onlar ahlâk-ı Muhammedî ile mütehallidir (ziynetlidir.) Onlara bakar onlarda İslâm'ı görür.

19'uncu milâdî yüzyılda Şeyh/İmam Şamil hazretleri Kafkasya'da uzun yıllar boyunca çok zor şartlar altında Rus istilâcılara karşı cihad fi sebilillah yapmıştı. Şeyh Şamil kimdi?O bir şeriat âlimi idi, o bir tarikat şeyhi idi, o mü'minlerin emîri idi.

Vatanını emperyalistlere karşı korumak için tarikatı cihad disiplinine sokmuş, meşhur müridizm hareketini başlatmıştır.

Onun Hâlid-i Bağdadî'den hilafeti ve icazeti vardı. Hasbeten lillah Allah yolunda çarpıştı. Maddî menfaat ve ücret istemedi ve almadı. Nefsine pay çıkartmadı, ün ve riyaset için çalışmadı. O yeryüzünde Allah'ın şahitlerindendi, Resulullah'ın varislerindendi. Sonunda esir düştü. Galib sayılır bu yolda mağlub...

Salıverildikten sonra, Darülislâm olan Osmanlı ülkesine geldi. Hac için Hicaz'a gitti. Dünyanın her yerinden gelmiş Müslümanlar o büyük mücahidi o kadar çok seviyorlardı ki, ona öylesine aşık olmuşlardı ki, halk kendisini görsün diye onu Kâbe-i Muazzama'nın damına çıkardılar.

O Allah'a kul, Resûl'e ümmet oldu. Kur'ân'a, Sünnet'e, Şeriat-ı Garra-i Ahmediyyeye bende oldu. Resulullah'ın dâvâsına hizmet etti. Nur içinde yatsın.

Cezayir'de 18 yıl boyunca Fransızlara karşı cihad fi sebilillah yapan Şeyh/İmam Abdülkadir Cezairî hazretleri de hem fakih, hem tarikat şeyhi, hem de bihakkın emîrülmü'minîn idi. Onun da Halid-i Bağdadî hazretlerinden hilafeti ve icazeti vardı. Dünyayı ayaklarının altına aldı, zühd ve ihlâsla Allah yolunda savaştı. O da esir düştü ama şanla şerefle. Nice değerli kitaplar telif ve tasnif etmiştir. Şeyh-i Ekber Muhyiddin Arabî hazretlerinin meşrebine bağlı idi.

Gerçek sûfîler bugün de cihad yapıyor. Arapça bilen kardeşlerimiz şu siteye bakarlarsa çok şeyler öğrenecektir.

www.alnakshabandia-army.org

Ehl-i Sünnet Müslümanı olan sûfîler İslâm fıkhının ahkamına uygun olarak savaşır. Müslüman; sivillere, kadınlara, çocuklara, muharip olmayanlara zarar vermez, onları katl etmez. Müslüman terörist değildir.

Sahih/doğru itikad

Sevgili kardeşim... İşin başı sahih bir itikada (inanca) sahip olmaktır. İcmalî (özet olarak) iman, Kelime-i Şehadet'i kalp ile tasdik ve lisan ile ikrar etmektir. Bundan sonra inanılması zarurî (zorunlu) olan bilgileri de iyice öğrenmiş ve mânâsını bilerek ezberlemiş olmalısın. Bunlar, icazetli Ehl-iSünnet ve Cemaat âlimlerinin halk için hazırlamış olduğu ilmihal ve akaid kitaplarında yazılıdır.

Sahih itikadın prensipleri şunlardır:

1. Allah'ı kemal sıfatlarla sıfatlı bilmek.

2. Allah'ın sıfatlarını anlamlarını bilerek ezberlemek. (Vücud, kıdem, beka, muhalefetün lilhavadis, kıyam binefsihi, vahdaniyet...Hayat, ilim, irade, kudret, semii, basar, kelam, tekvin.)

3. Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih etmek.

4. Allah, yaratılmış mevcudattan hiç birine benzemez.

5. Allah zamandan, mekandan, cihetten, uzuvları olmaktan, yükselmekten, alçalmaktan ve bunlara benzer şeylerden münezzehtir.

6. Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelâmıdır, kadimdir.

7.Allah oğul ve eş edinmekten, yardımcılara muhtaç olmaktan münezzehtir.

8. Allah'ın nebileri ve resulleri ismet, fetanet, emanet, tebliğ, sıdk sıfatları ile sıfatlıdır.

9. Allah dilemeden, yaratmadan bir sinek, kanadını bir kere bile çırpamaz.

10. Allah'ın ilmi, iradesi ve kaderi bütün mevcudatı kuşatmıştır.

11. Ölümden sonra zamanı gelince tekrar dirilmek, Hesap Günü'nde Mahkeme-i Kübra'da, dünyada yaptıklarından dolayı hesap vermek haktır.

12. Cennet ve Cehennem haktır.

13. Mü'min iyilerin Allah'ın lütuf ve keremiyle Cennet'te mutlu olmaları haktır.

14. Müşriklerin, kâfirlerin Cehennem'de ebedî kalmaları haktır.

15. İman ile ölenlerin; suçları, kötülükleri ve günahları yüzünden Cehenneme atılsalar bile, cezalarını çektikten sonra buradan çıkarılıp Cennet'e konulmaları haktır.

16. Mü'min Rab olarak Allahü Teâlâ'dan, Nebi olarak Muhammed aleyhissalâtü vesselâmdan, din olarak İslâm'dan, Kitab olarak Kur'ân'dan, Şeriat olarak Şeriat-ı Muhammediye'den razı olan kimsedir.

17. Bütün mü'minler ve Müslümanlar, Ümmet-i Muhammed denilen bir topluluğun mensubudur. Bu Ümmet; Allah'ı tevhid eder, namazı eda eder, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapar, küffarla cihad eder.

18. Bütün mü'minler iman kardeşidir. Bu kardeşlik talakı olmayan bir nikah gibidir.

19. Bir insanın yaptığı bütün işler ef'al-i mükellefîn denilen sekiz sınıftan birine girer.

20. Neyin iyi, neyin kötü olduğu sadece akılla anlaşılmaz.Hayrın ve şerrin ölçüsü Kur'ân'da, dinde, şeriattadır.

Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesi içinde bulunan Sünnî bir Müslüman, kendisine yetecek miktarda akaid/inanç bilgilerini icazetli bir Sünnî âlimin kitabından iyice öğrenmelidir.

Peygamberimizin (Salat ve selâm olsun O'na) haber verdiği üzere Ümmet yetmiş üç fırkaya ayrılmıştır. Bunların yetmiş ikisi (devamlı olarak veya cezasını çektikten sonra çıkmak üzere) cehennemliktir. Kurtuluş fırkası Kur'ân, Sünnet, cemaat fırkasıdır ki, onlar Peygamberimizin ve Ashabının yolundan giderler, onlar gibi inanır, onlar gibi amel ederler.

Ehl-i Sünnet Selef-i Sâlihîn efendilerimizin yolundadır.

Bugün kendilerine Selefî diyen bir grup vardır ki, onlar İbn Teymiye'nin ve Muhammed ibn Abdilvehhab'ın yolundadır.

Ehl-i Sünnet ile Selefî/Vehhabîler arasında itikad bakımından büyük ihtilâflar, uzlaşmazlıklar ve ayrılıklar vardır. Vehhabîler Ehl-i Sünnet'i tekfir etmektedir.

Doğru Yol Ehl-i Sünnettir. Başkalarına karışmam, buradan Sünnî kardeşlerimi uyarıyorum: İtikadınızın sahih (doğru)olması için icazetli Ehl-i Sünnet ulemâsının ilmihallerini ve akaid kitaplarını okuyunuz. Ehl-i Sünnete uymayan kitapları kesinlikle okumayınız. Aksi takdirde dininizden, imanınızdan ve ebedî saadetinizden olursunuz.

İtikadı bozuk olanın (bu bozukluk onu dinden çıkartıyorsa) hayırlı amelleri boşa gider.

İlmihalimizi ve itikadımızı güzelce ve doğru şekilde öğrenelim.

İslâm ile feminizm bağdaşmaz!

Müslüman kesimde "Müslüman feministler" türedi. İslâm ile feminizm uyuşur ve bağdaşır mı?Kesinlikle bağdaşmaz. Feminizm bir doktrindir, bir ideolojidir, bir ütopyadır ve Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata uymayan tarafları vardır.

Geçenlerde yazdım:Büyük vilayetlerimizden birinde bir hanım "Müftü yardımcısı" Buharî'de geçen bir hadîsi diline dolamış ve "Peygambere söyletmişler..." demiş.

Hiçbir aklı başında bir Müslüman, hele ciddî din tahsili görmüş bir kimse Buharî hadîsleri için böyle bir lâf etmez.

Kur'ân ne diyorsa doğru olan odur.

Başta Buharî olmak üzere sahih ve güvenilir hadîs kitapları ne yazıyorsa doğru olan odur.

Şeriat ne diyorsa doğru olan odur.

İslâm'ın, Kur'ân'ın, Sünnetin,Şeriatın yanında feminizmin esamisi okunmaz.

Kadınlarla erkekler her sahada, her konuda, her branşta mutlak şekilde eşit olacaklarmış... Bu bir hayaldir, gerçekleşmez.

Kadınlar erkeklerle insan olmak bakımından elbette eşittir. Hattâ, kadınların erkeklerden üstün tarafları vardır. Lakin mutlak eşitlik bir ütopyadır.

Dünyanın hangi ordusunda subay ve askerin yarısı erkek, yarısı kadındır?

Niçin spor dallarında, futbolda, atletizmde erkekler ile kadınlar birlikte yarışmıyor?

Zamanımızın büyük bid'atlerinden biri de, birtakım akılsızların İslâm'ı feminizme uydurmaya kalkmalarıdır. Cür'et mi diyelim, cinnet mi?

Bunlar bu kafayla muhkem ayetleri de bozuk şekilde te'vil veya tâtil ederler.

Fazlurrahmancı Ankara Ekolü (Bozuk mezhebi) yüzlerce âyetin ve sahih hadîsin bu devirde geçerli olmadığını iddia etmiyor mu?

Diyanet kadrosuna birtakım feminist ilâhiyatçı elemanlar alındı. Gaye kadınlara, genç kızlara İslâm'ı anlatmaksa eyvallah... Yok, İslâm'ı AB ölçü ve normlarına uydurmak içinse vah vah...

Diyanet mensubu bir müftü yardımcısının bir Buharî hadîsi için "Peygambere söyletilmiş" demesi çok vahim bir hadisedir.

Nice açık, çağdaş kadın bile feminist değil. Feminizm, Marksizm gibi bir ideoloji ve doktrindir.İslâm'la, Kur'ân'la asla bağdaşmaz.

Buharî hadîslerini hafife almak, onlar için Peygamber'e söyletilmiş gibi ciddiyetsiz ifadeler kullanmak Müslümanlara hayır getirmez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi