M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Fransa'da ve Türkiye'de Müslümanlar Paramparça

Fransa'da ve Türkiye'de Müslümanlar Paramparça

FRANSA Cumhurbaşkanı Sarkozy "Fransa'nın Müslüman olmasının önüne geçilemez" demiş.Gazeteler yazdı, ajanslar haber verdi. Arzu eden internete bakabilir.

Bundan yıllarca önce merhum üstad Ziyad Ebüzziya beyin, Kadıköy Yoğurtçu Parkı'ndaki evine gitmiştik. Fransa'da yayınlanan büyük bir dergi göstermişti (İsmini unuttum). Gazete ve dergilerde yayınlanmayan enteresan, garip, sıra dışı yazıları, yorumları, haberleri yayınlarmış. Orada Pierre Chevénement adlı ünlü Fransız politikacısının şu cümlesi yazılıydı: "Yirmi birinci yüzyılda Fransa bir İslâm-Akdeniz ülkesi olacaktır."

Evet, Fransa'nın Müslümanlaşması kaçınılmazdır.

Siyonistler, Haçlılar, fanatikler buna karşı boş durmuyor, tedbir alıyorlar.

Birinci Tedbir: Müslümanları bölmek, bölmek, bölmek... Hadsiz hesapsız fırka, grup, cemaat, klik, hizip çıkartmak... Bunları birbirleriyle tartıştırmak ve tepiştirmek.

Şu anda Fransa'da beş milyon Müslüman yaşadığı iddia ediliyor. Bence daha fazladır. Bunlar alabildiğine bölünmüştür. Orada lâik ve Atatürkçü Ankara rejiminin bile camileri, imamları vardır.

Diyanet'in camilerinden ve imamlarından başka bazı büyük cemaatlerin de ibadet mekânları ve kendi hocaları bulunmaktadır.

Suudi camileri ve hocaları...Fas camileri... Cezayir camileri...

Tebliğ Cemaati camileri...

Fransa'da yüzlerce İslâmî internet sitesi vardır. Vehhabîlerin, sufîlerin, şu veya bu akımın...

Yüzlerce İslâmî dernek vardır.

Müslümanlar arasında kıran kırana tartışmalar yapılır.

Diğer toplulukları bilmem ama bir ara o ülkede yaşayan Müslüman Türklerden de hayli "Yeşil Sermaye" toplanmıştı. Holdingler falan kurulacaktı. Para verenlerin bir kısmı birer bardak Vichy suyu içtiler...

Fransa'da şu anda Vehhabîler-Suudîler çok güçlü, çok çalışıyor. Mâlum petrodolarları çok.

Fransa'da Müslüman din görevlisi yetiştiren bir okul da var. Başında şu meşhud Kardavî...

Paris Monges meydanındaki tarihî cami ve İslâm merkezi lâik rejimle pek sıkı fıkıdır.

Fransa Müslümanlarının birinci özelliği parçalanmış oluşlarıdır. Bunu da Siyonistler ve Haçlılar istemiştir.

Vaktiyle Osmanlı devletinde olduğu gibi bir Fransa Şeyhülislâmlığı (Meşihat Makamı) olması daha doğru değil midir? Doğrudur ama bunu kimse istemez. Zaten böyle bir makam olsa bile Vehhabîler ile Sûfîler aynı çatı altında, barış ve uzlaşma içinde çalışmazlar.

Fransa'da resmî rakamla 500 bin Yahudi yaşıyor. Gerçek rakam daha fazladır. Bir veya bir buçuk milyon... Bu Yahudilerin ağırlığı beş-on milyon Müslümanınkinden bin kere daha fazladır. Çünkü onlar daha kültürlüdür, çok daha az parçalanmıştır başta medya olmak üzere temel müesseseleri ellerine geçirmişlerdir.Fransa bazılarına göre bir "Yahudi Cumhuriyetidir" ve bu iddia bir abartı değildir.

Fransa'yı bırakalım da Türkiye'ye bakalım. Son otuz kırk yıl içinde Müslümanları çok böldüler.Ehl-i Sünnet ve Müslümanları içinde eskiden meşreb farklılıkları vardı, şimdi ise hizip ve fırka fırtınaları esiyor.

Selefîlik aldı yürüdü. Onun da bir sürü fraksiyonu mevcut.

Diyalogçuluk ayrı bir fenomen.

Bazı cemaatler sektleşti, din içinde din haline geldi.

Pakistan'dan, Arap dünyasından aktivist akımlar geldi.

Türkiye'ye Yeni İslâmlar ithal edildi.

Mezhepsizlik...Telfik-i mezâhib...Hadîs ve fıkıh düşmanlığı...

Dinde reform... Dinde yenilik...Dinde değişim cereyanları...

Fazlurrahman mezhebi...Tarihsellik...

Müslümanların arasına birtakım Kriptolar girdiler ve Ehl-i Sünnet Müslümanlığının temellerini dinamitlediler.

Adam İslâmcı geçiniyor ve kaderi düpedüz inkâr ediyor. Aldıran yok.

Bir başkası "Namazlar, dualar, zikirler, salavatlar tembellik çağının ürünleridir" diyor. Dört temel farzı inkâr ediyor, hafife alıyor. Aldıran yok.

Tesettürü inkâr edenler...Hac farizası senenin her zamanında yapılabilir diyenler... Daha neler neler.

Ortalıkta yüzlerce Kur'ân tercümesi, meali, tefsiri var.

Piyasada otuz bin çeşit irili ufaklı din kitabı varmış.Hangisi güvenilir, hangisi şişirme ve yanıltıcı, bilen yok.

Din adına korkunç miktarda para toplanıyor. Yekun olarak milyarlarca dolar. Bunlar ne oluyor. Hepsi de ciddî bir plan ve program dairesinde gerçek İslâm ve iman hizmetleri için mi harcanıyor?

Zekâtların bir kısmı bile Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplanıyor.

İleride geniş bir din hürriyeti çerçevesinde Müslümanlara "Gelin, bağımsız ve hür din başkanlığınızı ve teşkilâtınızı kurun" deseler ne yapacağız?

MEKTUP

A MUHTEREM... İslâmî uyanışla ilgili kitabınıza Franz Fanon'u bile yazmışsınız...Kubbenin tepesine İbn Teymiye'yi çıkartmışsınız. Bir sürü aşırı kişiyi İslâm önderi olarak göstermişsiniz. Yüce Allah için "O, gerçek bir Janus'tur" (Janus:İki çehreli bir Roma putu!..) diyen Şeriatî'yi büyük mücahid yapmışsınız.

Birtakım isimleri kasıtlı olarak yazmamışsınız. Bediüzzaman Said Nursî'yi... Dersiam'dan ŞeyhSilistreli Süleyman Hilmi'yi ve diğer Ehl-i Sünnet büyüklerini.

İmam Şamil'i niçin örnek bir önder olarak göstermiyorsunuz?

SizceEhl-i Sünnetten olmak suç mudur?

Mevlânâ Celalüddin Rûmî ve Muhyiddin Arabî gibi kutup şahsiyetleri görmezlikten geliyorsunuz. Gözlerinizi kapamışsınız, iki elinizi üzerlerine koymuşsunuz ve "Güneş yoktur"diye bağırıyorsunuz.

Şunları iyi bilmenizde yarar vardır:

1. İslâm evrensel, hak, geçerli dindir.İslâm siyasî bir ideoloji, aktivist bir hareket değildir.

2. İslâm Marksistlerin anladığı şekilde bir devrim hareketi değildir.

3. İslâm denilince hatıra öncelikle Ehl-i Sünnet İslâmlığı gelir.

4. İbn Teymiye İslâm tarihinde ve kültüründe istisnâî, şazz, aşırı bir şahsiyettir, doktrini de öyledir.

5. Ulemâ, fukaha, eimme içinde İslâm'ı en iyi temsil eden kişi Hüccetülislâm İmamı Gazalî'dir.

6. Abdülkadir Geylanî'yi ve İmamı Rabbanî'yi anlayamayan, algılayamayan, hesaba katmayan kimseler İslâm'ı doğru şekilde anlamış sayılmaz.

7. Miladî yirminci asırdaki aktivist İslâm hareketleri Müslüman âlemini bugünkü çıkmaza ve iflâsa götürmüştür.

8.Cemalüddin Afganî sizin göstermek istediğiniz gibi müspet bir kutup değil, son derece menfi bir kutuptur. Bugünkü olumsuzluklarda hep onun tuzu biberi vardır.

9.Hulefa-i Râşidîn devrinden sonra Kur'ân'a ve Sünnet'e en uygun İslâmî uygulama Osmanlı uygulamasıdır.

Bir kısım Araplar Osmanlı İslâm sistemini ve birliğini beğenmediler de ne oldular?

Pakistan'da niçin gerçekten bir İslâm devleti kurulamadı?

Başta Mısır olmak üzereArap ülkelerinde aktivist İslâmcılar niçin başarıya ulaşamadı?

İbn Teymiye'yi baş imam olarak kabul eden Vehhabîlerin Arabistan'da kurdukları rejim gerçek bir İslâm rejimi midir?

Sizin bir İslâm büyüğü olarak reklâmını yaptığınız Şeriatî'yi Şiî hocaların çoğunluğu reddediyor.

Hem Vehhabîleri, hem de Şiîleri övüyorsunuz. Bunların birbirleriyle bağdaşmayacağını bilmiyor musunuz?

Bana darılmayın ama aklınız çok karışık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi