D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Ahlâk herkese lâzım...

Ahlâk herkese lâzım...

“Hukuk”un herkese lâzım olduğu çok sık tekrarlanıyor! Bir gün ona ihtiyacınız olabilir mânasına... Hukuku savunmanın güçlü bir zemini oluşturuluyor böylece.
Hukuk büyük ölçüde bir normlar sistemi. Arkaplanında kalın kalın mevzuat kitapları var. Hukuk sadece kanunlardan, yönetmeliklerden daha doğrusu yazılı metinlerden mi ibaret? Bu metinleri yorumlamak, tatbik etmek için ve karar oluşturmak için başka hiç bir şeye ihtiyaç duyulmaz mı? Hani “vicdan” filan denilir ya... O nedir o? Bize âdil olmayı kanunlar, tüzükler mi emreder? Hayır, iyilik, merhamet, vazife... Sırf kanunlar, bizi biyolojik varlık olmanın ötesinde insan yapan ahlâk ilkelerinin tatbikcisi yapabilir mi?
Biz “ahlâk” kelimesini neredeyse sözlüklerimizden çıkardık, o kelimenin arkaplanından ötürü. Ahlâk eninde sonunda dine dayanıyor, namusu, dürüstlüğü öngörüyor diye. Yerine böyle bir arkaplanı olmadığını sandığımız “etik”i koyduk. Bir şey “etik” olabilir, ama “ahlâkî” olmayabilir mi? Sanki böyle olabilirmiş gibi düşündük.
Ahlâkın içselleştirilmesini, ahlâkîliğin öğrenilmesini sağlayan “terbiye” kelimesini de kovduk. Yerine “eğitim”i koyduk. Terbiye insanı eğip bükmez. İyiyi, doğruyu tanıtır, değer sahibi yapar. Eğitim ne yapar? İşte ortada!
Haksızlık karşısında susmamak... “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”. Bu sadece kendine yapılan haksızlık karşısında susmak olarak anlaşılabilir mi? Elbette anlaşılamaz! Ortada bir haksızlık varsa, bunun adresi önemli değildir.
Günün gazetelerine göz gezdirenler, bazı büyük gazetelerin içinde bulunduğu grubun yayın organlarında, bu gruba yapılan haksızlığın demokratik açılımı, sel felaketini, ekonomik krizi vesaire gölgelediğini göreceklerdir.
Hani Orhan Veli’nin bir zamanlar dediği gibi,
Ne atom bombası/Ne Londra Konferansı...
Elbette ateş düştüğü yeri yakar!
Doğrusu ortada bir haksızlık varsa, hasım konumunda olanların bile desteklenmesini gerekli görürüm. Hak her şeyin üstündedir. Ahlâkda diğerkâmlık esastır. Yani “öteki”ni düşünmek. Ötekine adalet istemeyen, gerçekte adalet istemiyordur.
Elbette, önce bu vak’anın gerçek bir haksızlık olup olmadığı bilinmeli. Öyle anlaşılıyor ki bazı allem kulemler yapılmış. Piyasada yapılan usulsüzlükler, gözden kaçırmalar ve başka şeyler birikmiş, yığılmış ve ağır bir cezaya dönüşmüş...
Cezayı müstelzim işler olduğu ortada. Şikâyet edilen ağır cezadır! Orantısız cezadır! Bu ağır para cezasının bir yayın grubunu çökerteceğidir.
İşte “hukuk herkese lâzım”ın tam sırası. Fakat, konunun muhatapları muhtemelen hukukun şekle bakarak vereceği kararla ilgili tereddütleri olduğundan ve uzayacak süreçten müşteki.
Evet, ahlâk herkese lâzım! Kendine yapılmasını istemediğin şeyin başkasına yapılmasına müsaade etme!
Bu yayın grubunun etik kurulları var, fakat ahlâk konusunda her bakımdan duyarsız! Karnesi o kadar fena ki. Kendi dışında kime gitsen, özgecilik ilkesini hatırlatsan, her biri kendisiyle ilgili bir şeyle söyleyecek!
Bu yayın grubu, Abdurrahman Dilipak’ın çarptırıldığı ağır tazminat cezası ile ilgili kılını kıpırdattı mı? Anlı şanlı başyazarlar meslekdaşları için tek satır çiziktirdi mi?
Ya o 28 Şubat yandaşlığının dorukta olduğu dönemde atılan manşet: “Generallerin hukuk zaferi!”
Ne zaferi bu? 312 adet general Vakit’i ağır tazminata mahkûm ettirmiş. (Nasıl ettirdiği her halde Ergenekon davasında ortaya çıkacak!) Meslek haysiyeti olan herkesin isyan etmesi gereken bir durum, hukuk zaferi olarak grubun amiral gemisinin sancak direğinde sallanıyor!
Her şeye rağmen Vakit’in “Maliyenin vergi zaferi!” manşeti attığını gördünüz mü!
Kültür Bakanı’nın açıklaması:
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, dünkü yazıyla ilgili olarak aradı, düzeltilmesi gereken hususlar olduğunu söyledi. İlk düzeltmeyi ben yapayım. Sayın Bakan halen Ordu milletvekili değil, İstanbul milletvekilidir. “Eski” Ordu milletvekilidir. Meşhur Kurban Bayramı vak’ası bayramda değil, bayram arifesinde cereyan etmiş. Bakanlığı ile ilgili denetlemelere ilçelerden başlamış, şehir merkezine geldiğinde valiliğe gitmiş, valiyi göremeyince sormuş, vali vekili valinin izinde olduğunu söylemiş, hacca gittiğini söylememiş. Vali tayininde bir dahli olmamış, mahalli seçimlerde seçilemeyen aday kendi adayı değilmiş. Konuyla alâkalı değerlendirme yazımızı önümüzdeki günlerde okuyucularımızın ilgisine sunacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi