Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Karabulut’dan ders alıp, kendi evine bakmak!

Karabulut’dan ders alıp, kendi evine bakmak!

Karabulut için ağladığımız yetmedi mi?
Tamam suçlular bulunsun, cezalandırılsın, ama geçen gün de yazdım. Bu bataklık kurutulmadıkça yeni Karabulutlar hep olacak ve bizler ağlamaya devam edeceğiz.
Her iki tarafın ağlayan anaları başı örtülü idi. Buna hiç dikkat ettiniz mi?
Analar ağlamasın istiyorsak, analar-babalar çocuklarına sahip çıkmalı.
Bana kalırsa Cem de Münevver de kurban. Bunun üstüne üstlük Münevver Cem’in kurbanı..
Bu çocukları biz hep birlikte öldürdük aslında..
Bu çocuklar da ölüme koşarak ve güle oynaya gittiler..
Cinayetle ilgili dehşet senaryoları üretiliyor..
Bu olayın bu kadar gündemde kalması, bana göre, olayın trajik yönü ve oğlanın ailesinin şöhret ve kızın babasının çabası ile açıklanamayacak kadar önemli.
Sıradan bir cinayet bile bu kadar içinden çıkılmaz bir hale getirilebiliyorsa, biz Ergenekon davasını nasıl çözeceğiz?
Bir cinayet istatistiği var elimde
2000 yılında 357 cinayet işlenmiş.. En fazla cinayet 2005’de 593 kişi.. En fazla faili meçhul de 2005’de gerçekleşmiş; 78 kişi.. 2009’un ilk 9 ayından durum; cinayet 232, faili meçhul 20, firar 22. En fazla firar olayı 2006’da gerçekleşmiş: 23. Bu durumda firarda 2009 lider olacak gibi.
En fazla kadın-kız yüzünden cinayet 2006’da yaşanmış. 39 kişi. Geçen yıl 37 kişi öldürülmüş aynı sebeble. Bu yıl ise 20 kişi. Namus cinayetinde ise lider 2007. 20 kişi öldürülmüş. 2009’a geldiğimizde bu rakam bugün için 13.
Emniyet cinayetlerin faillerini bulmada en yüksek başarıyı geçen yıl yakalamış: %94. Bu yılki %’ler, %92.
Terör belası gibi, başımızda bir de kan davası ve cinayet belası var. Bunun bir bölümü siyasi, bir bölümü değil.
Bir de trafiğe ciddi sayıda kurban veriyoruz..
Çocuk ölümlerinde, yetersiz beslenme, ya da sel felaketi gibi tabii afet gerekçesi ile hayatını kaybedenlerin sayısı da az değil..
Bir profesör arkadaş mail atmış. Üniversite öğrencilerinin durumundan yakınıyor.. Bir başkası lise çevresindeki kız-oğlan buluşmalarından, cafe’lerden, alkol - uyuşturucu batağından söz ediyor..
Media felaket kötü yayın yapıyor bu konuda.. Sinema, eğlence sektörü de öyle..
Gençlerin ruh sağlığı bozuk.. İntihar eğilimi artıyor, evlenmiyorlar, evlenenler de kısa sürede ayrılıyor. Devam eden evliliklerde mutluluk katsayısı çok düşük ve çocuklar sahipsiz.. Yaşlılar da öyle..
Münevver olayını biz daha uzun süre tartışacakmışız gibi geliyor bana.. Bu işe ecinniler karıştı.. Cemil Baran diye biri her gün yeni bir iddia atıyor ortaya.. Münevver’in katli sahnesinin kayda alındığını söylüyor.. Yüzlerce kişinin gözaltına alınacağını iddia ediyor.. “Adli Tıp, Emniyet ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki çürük elmalar da yakalanacak. İşin sonunda aklınız duracak" diyor.. Birileri gizli bir CD’den söz ediyor, kimi “ÇOLAKOĞLU ailesinin yatında çekilmiş gizli görüntüler, Saatçi Ali Efendi Konağı olayı”ndan. Neyse o olaylar?! “Yuvacık buluşmaları”ndan söz ediliyor. İzmit’den Ahmet E. diye birinin adı geçiyor gelen maillerde. Başka Ahmet’ler de varmış, 3 Ahmet!. İşin ucu Öcalan’ı almaya giden ekibe kadar uzanıyormuş..
Ciddi bir bilgi kirlenmesi var..
Birileri gerçeği söylemek yerine, bu süreçte bulanık suda balık avlamaya çalışıyor. Birileri birilerine aba altından sopa gösteriyor. Bir cinayetin gölgesinde örtülü bir iç hesaplaşma yaşanıyor. Tehdit, şantaj, bini bir para.. Kimin eli kimin cebinde pek de belli değil gibi sanki..
Aman gençler dikkat!
Aman aileler dikkat!
Aman öğretmenler dikkat!
Sadece kanlı cinayetler değil, kansız cinayetlerde katledilenlere de bakalım..
Herkes Cem ve Münevver’i konuşuyor ama, bu gençler bu noktaya gelene kadar aileleri neredeydi? Neden sustular, ne yaptılar?
Hayır bu aileler de suçlu..
Cem’in ailesinin tek suçu, cinayete yardım ve yataklık, daha sonra da suçluyu korumak değil.. Bu cinayet gerçekleşmeden de, çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmedikleri için suçlular.
Kızın ailesi de öyle..
Sanırım, kan asıl büyük, tehlikeli, hepimizin çocuğunu tehdit eden acı gerçeği perdeliyor..
Aramızda daha birçok Cem ve birçok Münevver var, bunu görelim ve bunu bilelim..
Bu sonuçtan, basını ile, öğretmeni ile hepimiz sorumluyuz ve suçluyuz..
Cem’in 19 yaşına basmış olduğunu varsayalım ve Cem’in müebbed hapse mahkûm edildiğini düşünelim.. Her şey bunun için mi, bu kadar mı?
Hayır!
Elbette, suçlular ve gerçek ortaya çıkmalı. Ama sonrası da gelmeli.
Gözümüze Cem ve Münevver’i çok yaklaştırınca arkasında bir ormanı kaybediyoruz.. Bana kalırsa şimdi bu kanlı perdeyi aralayıp, bu olayın arkasındaki süreci sorgulamamız gerek.
Ha bu olay bize ders olsun!
Selâm ve dua ile..


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi