Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Türkiye, taşeronluk üssü mü?

Türkiye, taşeronluk üssü mü?

Kimileri Kürt açılımı olarak takdim edilen sonrasında da demokratik açılıma dönüşen husus ile alakalı olarak yabancı parmağı ve özellikle de İngiliz-Amerikan parmağı arıyordu. Bunları görmezlikten gelen Başbakan Erdoğan, ABD gidişi Kürt açılımını dostlarına anlatacağını ve ileteceğini söyledi. Elbette ki mücerret olarak böyle bir plan ve programı yabancı da olsa başkalarıyla paylaşılmasına doğrudan bir şey söylenilemez. Lakin asıl mesele, bu projenin kendinden mi yoksa başkalarının telkinlerinin ürünü mü olduğudur. Veya etkisinin hacmi ve çapıdır. Yani müteharrik bizzat mıdır, değil midir? Asıl soru budur. Bu anlamda, Beşşar Esad bile Türk gazetecilere açılımın zamanlamasının ABD'nin çekilmesi dönemine rastladığını ve bunun da ABD'nin işgaliyle birlikte yükselen bölgesel müttefiklerinin işine yarayacağını ve tam zayıflama dönemine girdikleri dönemde bu unsurların bu açılımla birlikte yeniden kuvvet kazanabileceklerini ve güçleneceklerini savundu. Yani Türkiye'deki açılımın işgal sonrası beliren Kuzey Irak'taki yapıyı güçlendireceğini söyledi. Demek ki, Erdoğan'ın en azından bazı dostları bu açılımı kaygıyla izliyor. Dış ilişkilerde asıl husus güven meselesidir. Halbuki, başbakan zikzaklı tavırlarıyla aslında güven zeminini tahrip ediyor. Bazı hususlarda populizm veya kamuoyu diplomasisi yaptığı intibaı uyandırıyor. Sözgelimi, Davos'ta Şimon Peres'e yönelik olarak sarf ettiği sözlerin arkasında pek durmamıştır. One minute süreçte psikolojik etkisini kaybetmese bile siyasi etkisini kaybetmiştir. Bu sözlerinden dolayı İsrail tarafı Türkiye üzerinden Suriye ile müzakereleri askıya almak isteseler de zamanla bu yara ve fasıla kapanmıştır.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu, İsrail üzerinden Gazze'ye geçmek istemişti ama İsrail buna müsaade etmedi. Bundan sonra da Başbakan ABD gezisinde Yahudi çevrelerle adeta canciğer bir görüntü verdi. Bunun ötesinde hükümet one minute tılsımın bittiğini ortaya koyan bazı adımlar attı. Abdullah Gül, İran'a giderken bu ülkenin nükleer güç olmasının Türkiye'yi rahatsız edeceği ve Türkiye'nin buna karşı olduğu mesajını verdi. Lakin İran'ın düşmanın silahıyla silahlanma gerekçesini teşkil eden İsrail'in silahları karşısında Türkiye sessizliğe büründü. BM'ye bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun, İsrail'in nükleer kapasitesinin tartışılması ile ilgili bir gündemi vardı. Gündeme alınsın mı, alınmasın mı tartışmaları sırasında Türkiye Hükümeti temsilcisi salonun dışına çıktı (sırra kadem bastı), alınmasıyla ilgili oylama yapıldı ve maalesef Türkiye çekimser kaldı. 51 ülkenin oyuyla İsrail'in nükleer kapasitesinin olduğu kabul edildi ancak Türkiye bu ülkeler arasında yer almadı. İşte siyasi tutarsızlık ve güven kaybı ve zedelenmesi bu olsa gerek! One minute'ün devamı İsrail'in nükleer kapasitesini ortaya koymak ve bunun bölgesel barışın önündeki en temel unsurlardan birisi olduğuna tanıklık etmekti. Türkiye bu fırsatı heba etmiştir. Maalesef AKP hükümeti bu tanıklığı ve tarihi şahadetlik görevini ifa edememiştir. Dolayısıyla 'one minute' Davos'ta kalmış, New York'a ulaşamamıştır.

Türkiye'nin bu husustaki sabıkalarından birisi de Filistinlileri ehlileştirme ve onları muti bir millet yapma projesinin sahibi olan Amerikalı General Keith Dayton'un Kongre üyeleri önünde yaptığı konuşmadır. Bu konuşmasında, Filistinlileri ehlileştirmek için kendilerine üç ülkenin katkıda bulunduğunu ve yardımcı olduğunu söylemiştir. Bu ülkeler şu tesadüfe bakın ki Türkiye, İngiltere ve Kanada'dan oluşmaktadır. Türkiye'nin yine benzeri konularda öne çıktığı bir başka mesele de füze kalkanı projesinin yeni mekanı ve adresi hususudur. Bilindiği gibi, Rusya ile sürtüşmesinden dolayı ABD yönetimi füze kalkanı projesini Çek Cumhuriyeti ve Polonya'dan çekme kararı almıştır. 17 Eylül'de yapılan bu değişikliğin arefesinde ısrarla Polonya ve Amerikan basını yeni adres olarak Türkiye'yi göstermiştir. Rus kanallarına ve basınına göre, Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nden çekilen projenin yeni adresi, Rusya'nın civarındaki denizler olacaktır. Artık ABD patriot füzelerini civar denizlerde dolaştıracaktır. Lakin elbette ki yeni adres sadece denizler olmayacaktır. Karadan da muhtemel yeni ülkeler Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nin yerini alacaktır. Esasında savunma maksatlı sistemlere karşı çıkmak doğru değil. Lakin bu sistemler başka projelerin uzantısı olursa sıkıntı meydana getirecektir. Füze savunma sisteminin yeni adresi olarak dört ülke ve bölge gösterilmektedir. İsrail, Türkiye, Balkanlar (muhtemelen Kosova) bir de Azerbaycan. Bütün bunlar dikkate alındığında Türkiye'nin Amerikan hatta İsrail yandaşlığında yeni odak olarak sivrildiğini söyleyebiliriz. Tabii ki AKP ile birlikte veya ona rağmen...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi