M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Ümmetin Hali

Ümmetin Hali

OTUZ erden oluşan bir topluluk düşününüz. Üniformaları, kılık kıyafetleri, silahları, donanımları uyumsuz, karmakarışık, heteroklit.

* Biri entarili, agelli kefiyeli, çakmaklı tüfekli...

* Biri Birinci Cihan Harbi'ndeki Osmanlı kıyafetiyle, Mauser tüfeği var...

* Biri eski Yeniçeri kıyafetinde, belinde palası, sırtında ok kuburu, omuzunda yayı...

*Biri modern komando kıyafetli, lakin üniforması Şili ordusununkisi...

* Biri sarıklı...Biri şapkalı... Biri çizmeli... Biri postallı...

* Her birinin selâm verişi, hazır ol duruşu, rahatı ayrı...

* Bunların her biri "Ben kimseye itaat etmem, kimseyi dinlemem", yasayı kendi kafama göre okur ve uygularım diyor...

Şimdi soruyorum: Böyle küçük bir gruptan bir hayır gelir mi? Gelmez. Çünkü ortada birlik yoktur, tek bir plan ve program yoktur. Bu grup bir "Birlik" değil, birbirinden kopuk bir çapulcu topluluğudur. Tam bir başıbozukluk manzarası arz etmektedir.

Bir birlikte çeşitlilik, farklılık olmaz mı? Elbette olur. İnsanların boyları, renkleri, vücut yapıları, kiloları, IQ'ları bir olmaz. Esmer olur, sarışın olur, kumral olur...Vücut yapısı itibarıyla astenik, atletik, piknik olur...Zekâ katsayısı 100 olur, 110 olur, 130 olur...

Elbisesi 48 beden olur, 50 beden olur... Ayakkabısı 40 numara olur, 41, 42 olur...

Bu saydıklarım tabiî farklılıklardır. Birliğe zarar vermezler.

Tabiî olmayan farklılıklar şunlardır:

1. Üniformaların karmakarışık olması.

2. Silahların karmakarışık ve demode olması.

3. Her kafadan ayrı bir ses çıkması.

4. Yürüyüş, duruş, hazırol, rahat, selam vaziyetlerinin tam bir karmaşa ve anarşi içinde olması...

Aşağıda sayacağım şeyler birlik için şarttır, zarurettir:

A. Üniter bir hiyerarşi (silsile-i meratib, emir kumanda silsilesi) bulunması.

B. Bir kumandan bulunması.

C. Bir plan ve program, bir talimat bulunması.

Ç. Disiplin ve itaat olması.

Şimdi biz Müslümanların durumuna bakalım:

I. On kadar büyük hizbe ve fırkaya, 100 kadar orta hizbe, binlerce küçük hizbe ayrılmışız.

II. Bunların arasında birlik yok, her biri birbirinden kopuk. Her biri bağımsız. Her biri keyfe mâ yeşâ hareket ediyor.

III. Müslümanların arasında üniter bir hiyerarşi yok.

IV. Müslümanların bir İmam-ı Kebiri, bir Emîri yok.

V. Müslümanların müşterek bir plan ve programı, bir talimatnamesi yok.

VI. Müslüman hizipler, fırkalar birbiriyle çekişiyor, nicesinin aralarında düşmanlık var.

VII. Birinin ak dediğine öteki kara diyebiliyor.

VIII. İş o kadar sarpa sarmış ki, bir kısım mü'minler birbirini şirk ve küfürle suçluyor. Din ve iman kardeşliği berhava edilmiş.

IX. Müslümanların müşterek bir beytülmali yok. Onlarca büyük, yüzlerce orta, binlerce küçük beytülmal var.

En önemlisi: Milyonla Müslüman içinde pek az rütbesiz nefer var. Tepe taklak bir piramit... Kendilerini mareşal sananların sayısı çok fazla... Paşaların sayısı da inanılmaz kadar çok... Yüksek rütbeli kurmaylar...

Evet rütbesiz nefer çok az.

Müslümanlar kurtulmak istiyorlarsa, kendilerini mutlaka bir disipline sokmalıdır. Kur'ân, Sünnet,İslâm, fıkıh, hikmet bu konuda ne diyorsa gereğini yapmalıdır.

İslâm, her Müslümanın başına buyruk olmasına izin vermez.

İslâm itaat, biat, disiplin dinidir.

Müslümanların rütbeleri, dereceleri vardır.

Kur'ân "Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz" diyor.

Müslümanlar dinlerini, bilmediklerini, müşküllerini "Râsih âlimlere" sormalıdır.

Müslümanların boynunda biat bağı olmalıdır.

İslâm anarşiye, kaosa, kargaşaya izin vermez.

İslâm düzeninde fecir vakti keyfince yatabilir misin? Abdest alıp camiye geleceksin.

Bir Müslüman, Cuma ezanı okunduktan sonra dünya işine, ticarete, alış verişe devam edebilir mi? Edemez. İşini gücünü bırakacak, dükkanını kapatacak ve Allah'ı zikre gelecektir.

Akıl almaz sayıda çok Müslümanın kendisini mareşal, general, kurmay Müslüman sandığı bir toplum iflâh olmaz.

Ebubekir'siz, Ömer'siz, Osman'sız, Ali'siz... Ömer ibn Abdilaziz'siz, Selahaddin'siz, Fatih Mehmed'siz, ŞeyhŞâmil'siz, Abdülkadir-i Cezairî'siz bir İslâm toplumunun kuru kelle sayısı bir buçuk milyar değil, iki buçuk milyar olsa ne yazar...

Bugünkü başıbozukluğun, bugünkü tefrikanın, bugünkü kopukluğun sonu iyi olmaz.

Eski Bizanslılar melekler erkek mi, dişi mi tartışmaları yaparken battılar.Bugün İslâm âleminde Allah'a zaman, mekân, cihet, cisim, insanlar gibi organ izafe eden fırkalar dehşet estiriyor.

Haricîlerin, Hasan Sabbahların, Necid İhvanlarının, terörist kamikazelerin, daha nice bid'atçi fırkaların metotlarıyla bu ümmet kurtulamaz.

İslâm Ümmeti şu konularda mutlaka birlik sağlamakla yükümlüdür.

1. Bir İmam-ı Kebire biat ve itaat etmek.

2. Tashih i itikad.

3. Namazın ikamesi (dosdoğru kılınması).

4. Cemaate devam.

5. İslâmî hizmet ve faaliyetlerin birleştirilmesi.

6. İslâmî sosyal ve kültürel yapının bedevîlikten çıkartılıp medenî hale getirilmesi.

7. Müştereken emr bi'l-mâruf ve nehy 'ani'l-münker yapılması.

8.Kurtuluş için Kur'ân'a, Sünnete, şeriata ve fıkha uygun bir plan ve program hazırlanması.

9. Din ve mukaddesat sömürüsünün mutlaka önlenmesi. Beytülmal-i müslimînin israf edilmesine, hortumlanmasına set çekilmesi.

10. İslâm bir ideoloji, bir hümanizma, bir aktivizm olarak ele alınmamalıdır.

11. Olumlu ve rahmanî çeşitlilikler ve zenginlikler dışındaki yıkıcı tartışmalara, çekişmelere mutlaka son verilmelidir.

12. Ümmet içindeki ajanların, casusların, provokatörlerin, paralı askerlerin, dâll ve mudillerin tecrit ve tasfiye edilmesi.

13. Bütün Kur'ân ve Sünnet Müslümanlarını bağlayacak ve icazetli müftü ve fakihlerden oluşacak bir Fetva Meclisinin kurulması.

14. İslâm'ı tahrif etmek isteyen reformcuların, diyalogçuların, Tarihselcilerin, dinde yenilik ve değişimcilerin tahribatını en aza indirmek için Müslümanları uyaracak "Tebliğ ve İrşad Heyeti" kurulması.

15. İslâm'da yeri olmayan Din Baronluklarına son verilmesi.

Bendeniz bu yazımla teklifler getiriyorum, çareler ve çözümler sunuyorum. Bunların üzerinde durulmasını temenni ederim. Şahsım adına hiçbir isteğim yoktur. İslâm ümmetinin hiyerarşisi içinde rütbesiz ve derecesiz silik bir nefer olmak, şeref olarak bana yeter.

Ne makam ve mevki, ne para ve pul, ne alkış ve ün talebim vardır... Bu sütunlarda yazma imkanına sahibim, o imkanı ve fırsatı kullanıyorum.

Amacım, Müslümanların kurtulması, hürleşmesi, izzet ve selamet bulmasıdır.

Herhangi bir fırka, hizip, cemaat, tarikat nam ve hesabına yazmıyorum. Nâçizâne de olsa, Ümmet nam ve hesabına yazıyorum.

Tekrar ediyorum: Bugünkü karmaşa, kargaşa, anarşi, kaos, disiplinsizlik, başıboşluk, kopukluk, bedevîlik, ilkellik, çekişme, tepişme, din sömürüsü, enerji ve fırsat israfı, baronluk sistemi ile Müslümanların işi çok zordur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi