Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Karabağ ukdesi

Karabağ ukdesi

Türkiye'nin Karabağ diye bir sorunu olmalı mı?
-Ermenistan'la imzalanan protokol Karabağ konusunda ne getirdi?

-Türkiye'nin Karabağ sorununu ıskalaması gibi bir durum söz konusu mu?

-Karabağ'da herhangi bir ilerleme olmadan, bu protokolün hangi safhaları yürürlüğe girecek?

-Karabağ'da bir ilerleme olmadan, protokol Meclis'e getirilecek ve oylanacak mı?

-Türkiye, Ermenistan'la ilişkileri geliştirirken, Azerbaycan'ın duyarlılıklarını dikkate almalı mı?

Bu sorular, "Protokolün imzalanması"yla oluşan küresel ilgi yanında, Türkiye için ukde niteliği ortadan kalkmayan bir meseleyi gündeme getiriyor.

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı adına yapılan ve ajansların "zehir zemberek" diye nitelediği bir açıklama, "Dağlık Karabağ'daki Ermeni işgali bitmeden Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesinin Azeri çıkarlarıyla doğrudan çatışacağı ve Türkiye ile tarihi kardeşlik ilişkilerine darbe indireceği" tepkisini dile getiriyor.

Başbakan Erdoğan da, Bakü'de odaklaşan sancının farkında ve protokole bağlı ilerlemeyi, Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin de iyileşmesine bağlıyor. Başbakan'ın bu konudaki sözleri şöyle.

"Biz hükümet olarak böyle bir yolun aslında önünü açtık. Ama tabii son söz TBMM'ye ait. Şimdi temennimiz odur ki, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Yukarı Karabağ ve işgal altındaki Azeri toprakları sorunu aynı şekilde çözüm yoluna girsin. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunlar çözüm yoluna girerse kamuoyumuz Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini daha çok benimseyecek. TBMM'nin protokolleri onaylaması da kolaylaşacaktır. Ben daha önce de söyledim, biz Dışişleri Bakanımız'ın dün imzaladığı protokolleri TBMM'ye sevk ederiz ama parlamentomuz bunları onaylamak için Azerbaycan- Ermenistan sorununda ne oluyor, ona muhakkak bakacaktır. Kamuoyumuz da yakından izlemektedir."

Başbakan Erdoğan, Karabağ kaygısı-tepkisi Azerbaycan'ı taşıp Türkiye'ye kadar ulaştığında Bakü'ye kadar gitti, parlamentoda "kaygıların sonuna kadar paylaşıldığına dair" söz de verdi.

Azerbaycan'ın nabzını iyi tutan bir dostum, Karabağ ukdesinin, Türkiye'ye özellikle AK Parti iktidarına karşı çok ciddi bir zemin tuttuğunu söyledi.

AK Parti'ye karşı mesafeli duruşta Karabağ'dan öte meselelerin etkisinin de bulunabileceği, bazı odakların bunu araç olarak kullanma ihtimalinin mevcut olduğu görüşleri de var.

Ama ne olursa olsun Azerbaycan kamuoyu, Karabağ'dan yola çıkarak son derece duyarlı hale gelmiş durumda.

Sembolik bir hadise olarak, Şehitler Camii'nin, restorasyon gerekçesi ile kapatılmış olması dikkat çekiyor.

Ayrıca, Türkiye kaynaklı başka oluşumlar karşısında da rezervler sergileniyor.

Bir kırgın damar atıyor Azerbaycan'da.

-Karabağ gerçekten ne olacak? Bu konuda, protokolle birebir yürüyen bir süreç var mı? Minsk süreci hangi safhada? Türkiye'nin Ermenistan'la yaşadığı açılım, Minsk sürecini Azerbaycan aleyhine etkiler mi?

Zürih'teki imza töreninde Minsk sürecinde rol alan ülkelerin dışişleri bakanları da yer aldı.

Bu, Türkiye-Ermenistan Protokolü'nün bir yerlerinde Karabağ'ın bulunduğu izlenimini veriyor.

Başbakan'ın açıklaması da, bu konuda bir tür "teahhüt" niteliği taşıyor.

Protokolün Meclis'teki görüşmelerinde de "Karabağ sorumluluğu"nun altının çizileceği muhakkak.

Bir de şu:

Eğer Türkiye-Ermenistan Protokolü, Türkiye'nin amaçladığı ve bölgede gelişen uluslararası konjonktürün empoze ettiği gibi Kafkaslar'da çok daha kalıcı bir barışı hedefliyorsa, "İşgal altında bir Karabağ"ın, barışı tehdit eden bir çıbanbaşı olacağı muhakkak.

Hiç kimse "Kabarağ'ın üstüne bir soğuk su içelim, Ermeni işgali kalıcı hale gelsin" diyemeyeceğine göre, kalıcı bir barış için bu sorunun çözülmesi kaçınılmaz.

Türkiye'nin Ermenistan'la diplomatik ilişkiyi başlatma ve sınırları açma kararı bölgedeki barış için olumlu bir hamle ise bunun Azerbaycan'la ilişkilere zehir katacak bir mahiyet kazanması kabul edilemez.

Ayrıca, Azerbaycan'daki bu kaygılı zemini uzun süre devam ettirmek de sağlıklı olamaz. Medya ortamında bile olsa, karşılıklı serzenişler ve hatta suçlamalar ihtiva eden bir iletişim biçimi, hem Türkiye'ye hem Azerbaycan'a zarar verecektir.

Şu anda, Türkiye ile Azerbaycan arasında kamuoyu diplomasisine ihtiyaç hissedildiğini de vurgulamak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi