Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Bilgiden bilince

Bilgiden bilince

Günümüz insanı sürekli bir memnuniyetsizlik, şikayetlenme ve doyumsuzluk içinde yaşıyor. Öyle ki, bu durum zaman içinde, bu insanlarda mazoşist bir duygunun, bir tür ajitasyonun gelişmesine neden olabiliyor. Artık bu aşamadan sonra, hayatında ne kadar yoksunlukları, ne kadar memnuniyetsizlikleri varsa bunlar üzerine odaklanan, iyi şeyleri hiç görmeyen bir nesil doğuyor.

Şu bir gerçek ki, davranışlarımızın rengi ister beyaz olsun ister siyah bulunduğumuz ortama hemen bulaşıyor, sirayet ediyor ve bu durum bizi etkiliyor... Biri bir şey söylüyor bir zaman sonra bakıyorsunuz burada bulunan bir çok kişi aynı şeyi söylemeye başlıyor... Bu yazıyı yazma nedenim ise, biraz da olsa gereksiz şikayetlerimize vurgu yapmak ve "Bilgisizlik aldı başını yürüyor, her şeyin başı bilgi eksikliği..." türünden yakınmalara bir cevap ulaştırmak... Elbette bunda biraz da olsa doğruluk payı var. Çünkü bilgi eksikliği hayatımızın her safhasında hatalarımızın nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Ama bana kalsa bu günün dünyasında bilgiden çok bilinç eksikliği var. Bilgisizlik bir yana bilinç ve duyarlılık tamamen körelmiş durumda... Artık teknolojinin gözü üzerimizde, bilgi bir tuşa basmak kadar yakınımızda...İnternet, kurslar, özel eğitim alanları, kitaplar, seminerler... Bilgiye ulaşma noktasında büyük kolaylıklar sağlıyor ve kendini geliştirmek, istediği bilgiye ulaşmak isteyen kimseler buralardan istediklerini öğrenebiliyorlar. Fakat bilginin işlerliği ve hayatımızdaki yeri, insan yaşamıyla bütünleşmesi aktif hale gelmesi biraz sıkıntılı bir durum. Öyle pek uzağa gitmeye gerek yok isterseniz kendi hayatımızı göz önüne getirelim. Zaman israfının ve beyhude harcadığımız vaktin büyük bir kayıp olduğunu ve zamanı faydalı işlerle doldurmamız gerektiğini biliyoruz ve ifade ediyoruz. Bu konuda çeşitli kitaplar da okuduk, ayet ve hadisler ezberledik, çeşitli seminerler dinledik... Ama öğrendiğimiz bu bilgileri zihnimizin havzasına terk ettik de yine arayışlarımızın peşine takıldık. Öğrendik ama yaşamadık, bildiğimizi bilince ve hayata geçirmedik... Sahip olduğumuz maddi imkanlarımızdan insanlara ikram etmenin, onların durumunu gözetmenin güzelliklerini gerek Efendimizin tavsiyelerinden gerek sahabenin hayatından öğrendik. Ayrıca, iyilik yapmanın ruh sağlığımıza ve biyolojik varlığımıza da ne kadar faydalı olduğunu da okuduk, peki ne kadarını hayatımıza taşıyabildik?

Bugünün insanı bilgiye ulaşmakta hiçbir sıkıntı çekmiyor ama bildiğini hayatına uyarlamakta ve bilincini uyandırmakta zorlanıyor, bence en büyük eksiklik de bu... Öyleyse, bilgi eksikliğinden, bilgisizlikten ziyade bu konunun üzerine eğilmeli ve bu konuyla ilgili bilinçlendirme sohbetleri yapılmalı diye düşünüyorum.

Yakın çevremde bir çok kişi, çeşitli ders halkalarına katılıyor ve burada dini eğitim alıyorlar. Bu insanlar, ilme ve öğrenmeye büyük önem veriyorlar. Ama burada öğrendiklerini hayata geçirme ve uyum sağlama konusunda kaç kişi beklediğimiz cevabı verebilmiştir bu tartışılır... Bunun için, burada yapılan sohbetlerin, bilgilendirme toplantılarının arasında öğrenilen bilginin proseslenmesine ve bilginin hayata geçirme sürecine de yer verilmeli diye düşünüyorum. Bu çalışma neticesinde de buradaki kimseler, öğrendiklerinin ne kadarını yaşabiliyorlar, hangi durumlarda aksaklıklar oluyor, daha iyi aktive olabilmek için nelere ihtiyaçları var birlikte münazaralarını yapabilirler ve otokontrollerini sağlayabilirler.

İnsanın öğrendiğini yaşayabilmesi ve hatalarının doktoru olup, zihinsel varlığını yeniden proseslemesi ve bilincini uyandırması için farkındalık duygusunu ayakta tutması şarttır. Çünkü bütün değişimler ciddi bir farkındalık sonucunda gelişir... Farkında olmak, uyanık olmak, kendini ve bulunduğu ekseni tanımasını sağlar. Evet gerçekten bilinç bir uyanıklık halidir ve çoğu zaman yaşadığımız toplumdan uzak, sakin bir ortama çekilerek iç dünyamıza yönelir ve bu bilince ulaşmaya çalışırız. Bir yerde kendimizin, varlığımızın, hayata geliş gayemizin bilincine varır uykudan uyanır gibi silkinerek uyanırız. Çevremizdeki olup bitenler bilincimizi köreltmeye ve bizi sorumsuz bir uykuya teşvik edebilir ama böyle zamanlar da dahi zihnimize kısa bir yolculuk yaparak toparlanabilir bu aktif yürüyüşümüze devam edebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi