Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Karabağ nasıl kurtulur?

Karabağ nasıl kurtulur?

Acaba Karabağ nasıl kurtulur?Şu sırada, Azerbaycan'la ilişkilerimizi gönül burkan bir iklime sokan soru bu olsa gerek.
Karabağ denince akla önce, 1991-93 döneminde Ermeniler'in işgal ettiği Karabağ çevresindeki 7 reyon akla geliyor.

Yoksa Karabağ-Nahcıvan meselesi, Sovyetler'in bağlı ülkeleri birbiriyle karıştırıp kolayca yönetmek için oluşturduğu ayrı bir ukde olarak çok daha eskiden beri devam ediyor.

Son Ermeni işgalinde binlerce sivil öldürülmüş, 1.5 milyona yakın Azeri de, ana Azerbaycan topraklarına göç etmek zorunda kalmış. "Kaçkın" diye nitelenen bu insanlar, yıllardır sefalet içinde yaşıyorlar.

İşte ilk planda çözülmesi gereken sorun, o 7 reyonun Azerbaycan'a iade edilmesi.

Nasıl olacak bu?

Acaba böyle bir Rus inisiyatifi var mı?

Yani Azerbaycan, Rusya ile ilişkileri geliştirirse, bizzat Moskova'nın yardımı ile gerçekleşen bu işgal kalkar mı?

Bu sorunun, dünya gündemine taşınması Türkiye'nin inisiyatifi ile oldu dense yanlış olmaz.

Çünkü ABD ve AB tarafından "Ermenistan'la sınırları açma konusu gündeme geldiği her defasında Türkiye, onların önüne Karabağ sorununu koydu.

Bugün de onu yapıyor.

Türkiye'nin Azerbaycan'ı ıskalaması, harcaması, akla ziyan bir şey.

Bunu düşünmek de akla ziyan bir şey.

Türkiye, Bosna ile ilgileniyor, Bosna ile ilgilenmenin Türkiye'nin hayati çıkarları ile bağlantılı olduğunu düşünüyor, bu arada Azerbaycan'ı ıskalayacak, bu mümkün mü?

Türkiye, Suriye ile Irak ile stratejik işbirliği anlaşmaları imzalıyor, Azerbaycan'ı harcayacak öyle mi?

Azerbaycan, doğalgaz alımı, Nabucco vs. gibi ilişkiler bir yana, Türkiye'nin manevi bir parçası... Azerbaycan'ı ıskalamak demek Türkiye'yi ıskalamak demek. Türkiye'yi yönetenler aklını peynir ekmekle mi yediler ki Azerbaycan'ın çıkarlarını gözardı etsinler?

Başbakan Erdoğan, taa Azerbaycan'a giderek, onların meclisinde açık taahhütte bulunuyor. Pittsburg görüşmesinde Obama'ya işgal altındaki Azeri topraklarını hatırlatıyor, yakında yapılacak görüşmelerde ilk gündem maddesinin işgal altındaki topraklar olduğu bildiriliyor.

Cumhurbaşkanı Gül, Obama'ya "Karabağ olmadan protokol Meclis'e gelmez" diye telefon ediyor.

Cumhurbaşkanı Gül, Karabağ konusundaki görüşmelerin bir kısmının kamuoyu bilgisi dışında yürütüldüğünü ve Türkiye'nin Azerbaycan'ın hassasiyetlerini gözettiğini belirtiyor.

Türkiye, Minsk grubuna bu kararlılığını bildiriyor.

Ve biz, Azerbaycan'la müthiş gönül kırıklıklarına sürükleniyoruz.

Bayraklara kadar uzanan bir gönül yıkımı bu.

Çöp kutusunda Azeri Bayrağı.

Müthiş bir provokasyon.

Ve şehitlikten indirilen Türk bayrağı.

Müthiş bir provokasyon.

Azerbaycan'da yayınlanan Yeni Müsavat gazetesinin genel yayın yönetmeni Rauf Arifoğlu doğru demiş: "AK Parti'ye kızabilirsiniz ama Türk Bayrağı'nı şehitlikten indirmek ne oluyor? O şehitlik ki, Ruslar'a karşı Azerbaycan'ı savunmak için can verenlerin hatırasına oluştu..." Evet, Ruslar'a karşı Nuri Paşa (Killigil) komutasındaki birlik savunmuş Azeri topraklarını ve 1130 kişi şehit olmuş.

Yanlış mı?

Ne yani? Sormak gerekiyor:

- Ebediyen küsüyor muyuz?

Kardeşler arasındaki yaralar kolay kapanmaz. Bayraklar üzerinde açılanlar çok daha acıtıcıdır.

Bilmem ki, Gül ile Erdoğan ile Aliyev arasındaki iletişim böylesine kopuk mudur?

Gönül istiyor ki, çıkıp gelmeli Sayın Aliyev Ankara'ya ya da çıkıp gitmeli Sayın Gül, Sayın Erdoğan Bakü'ye... Sabahlara kadar konuşmalı ve dışarıya sadece dostluk yüzü yansımalı...

Böyle uzaktan, kırgınlık gösterileri ile toplumların kardeşlik duyguları geliştirilebilir mi?

Yazımın başlığı "Karabağ sorununu Rusya çözer" şeklinde olsaydı nasıl olurdu?

"Türkiye'ye tepki olarak Aliyev Rusya'ya gitti" gibi haberler, gerçekten trajik bir durumu yansıtıyor.

Bunu anlatmak için "Denize düşen yılana sarılır, pire için yorgan yakmak..." gibi ata sözlerimiz akla geliyor.

Türkiye-Azerbaycan...

Tek millet-iki devlet... Bu güzel imajı kimse yaralamamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi