Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

PKK'nın zihnini netleştirmek...

PKK'nın zihnini netleştirmek...

Sanıyorum arada, çok önemli bir gri alan var ve herkes o alan üzerinde düşünmekten ısrarla kaçınıyor. Soru şu:
-PKK neden dağdan iniyor?

Aslında tabii, henüz gerçek anlamda bir dağdan iniş var mı, silahlar bırakılıyor mu, şu anda gelen 34 kişiyi, ardından geleceği farz edilen 100-150 kişiyi, dağdaki toplam 4-5 binlik grup takip edecek mi, hangi takvim içinde takip edecek, 34 kişi hiçbir silah getirmediğine göre sonra gelenlerin silahları ne olacak, PKK'nın örgütsel yapısı bozulacak mı yoksa yurtiçinde devam mı edecek, Ruşen Çakır'ın işaret ettiği yurtiçinde depolanmış silahlar ve gömülmüş olan mayınların haritası ne olacak gibi yığınla soru var.

Hadi bu soruların cevabını aramayı şimdilik erteleyelim ama "PKK dağdan niye iniyor?" sorusu en azından cevaplanmalı.

Çünkü sürecin gelişme seyri bununla çok alakalı.

Ben, Mehtap TV'deki Düşünce Günlüğü programında sordum:

-Acaba dedim, PKK liderliği, hani bizim çok kullandığımız, "Uluslararası konjonktür" değerlendirmesini yaptığı için mi dağdan inmeye karar verdi?

Ne deniyor?

-Uluslararası konjonktür PKK için denizi bitirdi. Artık bu coğrafyada PKK gibi bir terör örgütüne hayat hakkı yok. İşte Amerika, PKK liderliğini uyuşturucu şebekesi liderliği ile suçladı ve hesaplarını dondurdu. İşte Avrupa'da, PKK'ya yönelik operasyonlar başladı. Türkiye'nin bölgedeki ağırlığı, Birinci Dünya Savaşı sonrasından bu yana hiç olmadığı kadar arttı. Küresel güç odakları, Türkiye'yi bölgenin en etkin oyuncusu olarak görüyor. PKK, buna rağmen Türkiye'ye karşı terör uygulayamaz. Öyleyse bir şekilde hayatına son vermelidir.

Belki bu değerlendirmeye bir şey daha ilave edilebilir:

-Uluslararası güç odakları, Türkiye'den de içeride, Kürt sorununun çözümüne ilişkin düzenlemeler yapmasını bekliyor.

Diyeceğim şu ki, PKK liderliği de (İster İmralı deyin ister Kandil, ister Kürt diasporası) bu değerlendirmeyi yapmışsa, yani "Silahlı örgüt olarak yolun sonuna geldik" düşüncesinde iseler, Habur'daki zafer çığlıklarının içi boş olmalıdır.

-Dağa piknik yapmaya çıkmamışlardı, ya...

Şimdi niye iniyorlar?

Taraf'tan Yasemin Çongar'ın sütununda okudum. 34 kişi içinde yer alan Hamiyet Dinçer'le konuşmuş. Hamiyet Dinçer, 19 yıl önce dağa çıkmış. Yeni doğurduğu çocuğunu bırakarak gitmiş dağa. Nasıl bir duygu ile gittiğini varın düşünün. "Dağdan inişler sürecek mi?" sorusuna bakın nasıl cevap veriyor:

-Teminat olursa sürer. Bizim her yönlü hazırlığımız var. Savaşa da hazırız her zaman. Ama şimdi barışa hazırız. Umudumuz barıştır. Yoksa kimse kolay kolay dağdan inmez. O dağlar, bu kadar büyük bir umut olmadan bırakılmaz.

Hamiyet Dinçer şunları da söylüyor:

-Spekülasyon yapılmamalı bu konuda. Biz teslim olmadık. Biz pişman olduğumuz için gelmedik. Biz haklı bir mücadele verdiğimize inanıyoruz ama şimdi barış için bir umut var diye geldik.

Bu ifadeler, PKK dünyasında nasıl bir zihni muhakeme sürecinin işlediğine dair ipuçları veriyor.

Ve herhalde bu ifadelerle, Ankara'da işleyen muhakeme süreci birebir örtüşmüyor.

Ne yapıyoruz?

İdare ediyoruz.

Mesela Ankara:

-Hele bir gelsinler, demeye getiriyor. Silahtan arınsınlar. Sivil hayatla tanışsınlar. Adapte olurlar. Sivil hayat törpüler.

Acaba, PKK liderliği, en azından İmralı boyutunda, "Yolun sonuna gelindiği"ne ikna edildi mi?

-Yolun sonuna gelindi ama bunu müthiş bir idealizmle doldurulan dağdaki militana bu yalınlıkta anlatmak zordur. Onun için, "Barış elçisi olarak inin, dağdaki misyonunuzu sivil hayatta sürdürün" gibi bir "onur"lu geri çekilme telkin edilmeli düşüncesi mi geliştirildi?

Yoksa, "Hele bir yola çıkalım, uluslararası konjonktür bugün böyle ama zaman içinde bir çıkış yolu buluruz" değerlendirmesi mi yapıldı?

Şu anda 34 kişi indi. İçişleri Bakanı Atalay'ın verdiği bilgiye göre 100-150 kişi daha gelecek. Sonra? Dağdaki 4-5 bin kişinin inişi için varsa, "planlanan" süre ne kadar?

Başlıkta "PKK'nın zihnini netleştirmek" ifadesini kullandım.

Aslında Ankara için de bir zihni netleşme gerekiyor.

Çünkü satranç oyunu gibi bir görüntü söz konusu.

Hangi hamle kaç hamle sonra hangi sonucu doğurur?

Bu çok net değil.

Umut.

Ankara için de, PKK için de "umut" şu anın en etkin motifi durumunda.

Barış dendiğinde keşke herkes barışı anlasa...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi