Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bari bir cümleniz olsun!

Bari bir cümleniz olsun!

Şu, “Gel ama, kameralar olmadan asla görüşmem” konusuna girmeyi daha önce hiç düşünmedim.

Birincisi, içimden gelmedi.

İkincisi, zül addettim.

Üçüncüsü, Baykal’ın “tuhaf ötesi” muhalefeti baş ağrısı yapıyor... Rutinimi bozmak istemedim.

Mustafa Özyürek Bey olmasa, yine bozmayacaktım.

Bu Mustafa Bey, bir zamanlar “Nokta” dergisinin mali işlerine bakıyordu. Hem Petrol Ofisi’nde önemli bir mevkideydi, hem de CHP kontenjanından Ercan Arıklı’ya akıllar fikirler veriyordu.

İnşaallah 2047’de kurulacak CHP hükümetinin Maliye Bakanı’dır.

Kemal Kılıçdaroğlu, batma noktasına getirdiği SSK’yı kurtaracak, Mustafa Bey de mali politikalarıyla kuş konduracak. İnşaallah...

Neyse dağıtmayalım...

Mustafa Bey, “Nedir bu CHP’deki kamera merakı?” sorusuna, şu güzel cevabı vermiş: “Bizimki kamera merakı değil, tutanak ve kayıt merakı. Ne söylediğini bilen, kendine güvenen hiç kimse kamerayı önemsemez. Şeffaf bir yönetim iddiasında bulunanlar neden kameradan çekiniyorlar, anlamıyoruz.”

Ben de anlamıyorum...

Fakat, ben Mustafa Bey’in mantığını da anlamıyorum.

İster “Kürt açılımı” deyin, ister “demokratik açılım”, isterse “milli birlik projesi...” Hükümetin başlattığı ve önayak olduğu bu yeni “şey”, birinci dereceden güvenliği ilgilendiren bazı hususları da içeriyor. Devletin güvenliğini ilgilendiren konular, ne zamandan beri böylesine uluorta, medyanın gözü önünde konuşulur oldu?

Kaldı ki, Başbakan, “tutanak meraklısı” bu arkadaşlara, “Yazıcılarınızı, not tutacak elemanlarınızı bu görüşmede hazır bulundurabilir, konuşulanları istediğiniz şekilde kayıt altına alabilirsiniz” önerisinde bulunmuştu.

Bu “ille de kamera isterim” mızıklanması da ne oluyor?

Neden çıkıp delikanlı gibi, “Biz korkuyoruz arkadaş... Bu Erdoğan bizi de ikna edecek” demiyorlar?

Başka güzel şeyler de söylemiş Mustafa Bey...

Söyledikleri arasında en dikkate değer bölüm şu: “CHP olarak Güneydoğu’da yaşayan yurttaşlara sahip çıkılmasını ve sorunlarının çözülmesini her zaman destekledik. 1989 tarihli raporumuzda Kürt sorununun demokratik ve üniter yapı sınırları içinde çözüme kavuşturulması gerektiğinin altını çizdik. Din devleti kurmayı amaçlayan AK Parti hükümeti, karşısında engel gördüğü CHP’yi hedef tahtasına oturtmaya çalışıyor.”

Bu açıklamadaki “din devleti” bahsini geçip Mustafa Bey’e soralım:

Hani 1989’da yayımlanan “Kürt Raporu”nu siz sipariş etmemiştiniz?

Kemal Anadol, bu raporun “kendiliğinden” hazırlandığını, Baykal’ın masasına da “kendiliğinden” geldiğini söylüyordu.

Hem, bakalım, işinize geldiğinde sahip çıktığınız, işinize gelmediğinde reddettiğiniz bu rapor sizin için mi hazırlandı?

Benim bildiğim, rapor, bugün “ayrılıkçı” olmakla suçladığınız Kürt partisini (HEP etiketi altında) Meclis’e taşıyan SHP için hazırlanmıştı. Bu partinin başında da Baykal değil, Murat Karayalçın bulunuyordu.

Madem, CHP olarak Kürt kökenli yurttaşlara sahip çıkılması ve sorunlarının çözülmesi konusunu her zaman destekliyorsunuz, hiç değilse terörü sona erdirecek şu “vetire”ye bir katkınız olsun.

Hayır, “elinizi taşın altına koyun” demiyorum.

Böyle şeyler yapmazsınız.

Böyle şeyler tarihinizde yok.

Bari bir cümleniz olsun...

Bir tek cümle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi