Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Doğan’ın; işte bunun için dostu yok!

Doğan’ın; işte bunun için dostu yok!

Karga besleyenler gözlerini sakınsınlar demiş atalarımız.
Giderken bile, milletin değerlerine, inancına, tarihine ve kültürüne karşı hâlâ “topyekun bir savaş” gayreti içindesiniz sanki.
Bu dünya etme-bulma dünyasıdır.
Yine ne demiş atalarımız: “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste”
Amiral gemisinin kaptanı, kendi donanmasına saldırmaz sayın Doğan..
Gazetelerinizi alıp bakın, internet siteleriniz, televizyonlarınız sex kokuyor.. “Pornocu” eleştirilerinden rahatsız olduğunuzu, siz de açıklamıştınız, TBMM Araştırma Komisyonuna..
“Frikik merakı”nız sizi hangi vadilere savurdu böyle.
O andıçlar, derin devletin Truva atı rolleri... Bize kimse dokunamaz, hesap soramaz, “devlet biziz” havaları.. Allah (cc) serveti ve iktidarı işte böyle halklar ve ülkeler arasında dönüp dolaştırır..
Devletin en mahrem mahfillerindeki belgeler hemen size ulaştırılırdı bir zamanlar. En tepedekiler bile sizden korkardı..
Fon kaynaklı, kur garantili, uzun vadeli kredilerle nasıl da beslendi malum media..
Onun için malum mediaya “örtülü KİT” deniyordu..
Ne oldu şimdi?.
Ben izlemedim, basından tepkileri okudum. Birçok okurumdan mailler aldım. Biri şunları yazmış: “Televizyonda gezinti yaparken Star TV’ye gözüm takıldı. ‘İstanbul’da özel bir okulda okuyan 50 civarında ilköğretim öğrencisi, öğretmenleri ile bir camide cuma namazı kıldı’ şeklinde bir haber yapmışlar. Sanki karşılarında bir terör örgütü, uyuşturucu kullanan bir grup var. Sanki bir korku filmi izliyoruz. Bir an irkildim, birazdan bomba patlayacak zannettim. Halbuki TV’leri de gezmiştim. ‘Bu haberi nasıl atladım’ diye içimden geçirirken esas bomba patladı! Meğerse çocukların suçları sadece cuma namazı kılmakmış. Ne istiyorsunuz bizden? Yakamızı bırakın! Artık içinizde hiç mi Allah korkusu kalmadı!? Biraz özeleştiri yapmamız gerekiyor. Biz kimiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz, ne için yaşıyoruz, sorumluluklarımızı biliyor muyuz? İzlediğimiz kanalların ne yapmak istediğini biliyor muyuz? Bu gazete ve TV’ler bizlere korku filmi izletir gibi yayın yapıyorlar. Unutmayın ki bu kanallar bizler tarafından ne kadar çok izlenirse o kadar reyting yapıyor. İzlendikçe, bizlerle ve bizim manevi değerlerimizle uğraşıyorlar. Onlarda manevi değer diye bir şey kalmamış..”
Sizin bazı gazeteleriniz var. Hani adına Bulvar gazetesi dedikleri cinsten. Hiç bakıyor musunuz? Baştan sona çıplak kadın resmi.. Baştan sona yalan haber. Baştan sona kışkırtma..
Gazetelerinizde çıkan yalan haberlerle bugüne kadar hakkımda birçok dava açıldı. Bazı yazarlarınızın muhbirlikleri ile açılan davalar hâlâ devam ediyor.. Bunu sadece bana değil, herkese yaptınız.
Danıştay saldırısı sırasında neler yazıp-çizdiniz öyle. Media tetikçiliği ya da media linci nasıl bir şey diye soranlara örnek olarak bunu göstermek gerek..
Fethullah Gülen’in ülkeyi terk etmesine yol açan o bir haftalık dönemdeki yayınlarınızı hatırlıyor musunuz?
Ardından adamlarınız bir hafta süreyle benim aleyhime yayına başladılar.. Yalan, iftira, tek sermayeleri buydu tetikçilerinizin..
Sizinkilere karşı hukuk işlemiyordu o zamanlar. 28 Şubat günleri idi çünkü.. Ama gitmedim, direndim..
O gün benim alnım açıktı. Sokaklarda bana sarılan insanlar vardı.. Bugün siz yapayalnızsınız.. Ve eski dostlardan kimse yok çevrenizde..
Ve ama nasıl oluyor da hâlâ, bu ülkenin çocuklarının inanç, tarih, kültür ve kimliklerine böyle hoyratça saldırabiliyorsunuz?. Yoksa eski bir alışkanlık mı?
Mukaddes olan ne varsa ona saldırmak zorunda mısınız?
Barış çabalarına niçin bu kadar karşı çıkıyorsunuz?
Düşünüyorum da, siz mi derin güçleri kullandınız, derin güçler mi sizi? Yoksa ikiniz de birbirinizi mi kullandınız? Al gülüm, ver gülüm.. Ve sonunda bu ülkenin çocukları ödedi bu işin ağır faturasını, kanları, canları, gözyaşları ve alınterleri ile..
Aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları, çalınan alınterleri üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretmeye kalkan insanların varlığını biliyoruz. Sizin onlarla ilişkiniz var mıydı?
Bir gün medianın içindeki derin yapılar deşifre edildiğinde kimin kim olduğunu göreceğiz..
Düşenin dostu olmaz beyefendi.. Bu piyasada vefa yoktur. Ve ayağı kırılan yarış atlarını yaşatmazlar..
Bu saatten sonra siz orada oturamazsınız.. Sizi kimse sırtında taşımak istemeyecektir..
Adamlarınız deşifre oldu.
O adamları orada tuttuğunuz sürece de (tıpkı ötekilerin sizi orada tutmak istememelerindeki sebeple aynı gerekçelerle), başınız beladan kurtulmayacak. Bu adamlar sırtınızda kambur, ayağınızda bukağı, başınızda paratoner olacak.. Siz nasıl derin adamları kullandınızsa, bu adamlar da sizi kullandılar. Bu iş böyledir.. Ava giden avlanır.
Oyun bitti. Şimdi eve dönme zamanıdır.. “Etme bulma dünyası” bu dünya.. Nasıl geldinizse öyle gideceksiniz.. Direnme, bu işin maliyetini ve riskini artırır sadece.. Zaman, tetikçilerin silahlarını sağa sola bırakıp ortadan kaybolduğu zamandır.. Birilerinin de silah gibi, savaş baltası gibi kullandıkları kalemlerini toprağa gömme zamanıdır.. Şecaat arzetme zamanı değil.
Mazoşistseler bilmem.
Gelecek günler, geçen günleri aratacak.. Zararın neresinden dönerseniz kârdır demişler..
Artık askerler de sizi kurtaramaz.. Herkes kendi can derdinde. Siz, Ergenekoncu bir komplo ürünü olduğu artık ortaya çıkan namaza giden öğrencileri hedef gösteren irtica yaygaralarınıza devam edin. Sonuçta, yarın ecel kapınızı çaldığında cenaze namazınızı kılacak 3 kişi de bulamayabilirsiniz. “Nasıl bilirsiniz?” diye sorulduğunda, bugün bu yayınları yapanlar için kim ne diyecektir hiç düşündünüz mü?
Çırpındıkça batacak gibisiniz.. Hadi, “durmak yok, yola devam”! Kim bilir, belki de birileri suçluluk psikolojisi ile ne yaptığını bilmiyordur, ya da öfkesi aklını zail etmiş olabilir.. Hadi, Amiral gemisinin tayfaları, cami ve cemaat haberlerine devam.. Hadi ulusalcı komplolara devam..
Şimdi unutulmak için sessizce kaybolup gitmek zamanıdır.. Hale münasip bir ev ve bir maaş.. Çünkü deniz bitti ve bu işin geri dönüşü yok.. Keskin sirke artık küpüne zarar vermeye başladı..
CHP, Bahçeli, Ergenekoncular gerçeği kabul etmek istemiyorlar, ama Apo işin farkına vardı..
ABD, AB sizi sahiplenmez artık.. İsrail, Mason Locaları, kimse kaybeden ata oynamak istemeyecektir. Onların ilkeleri ve dostlukları yok, sadece çıkarları var. “Şimdi yeni bir aşk lazım” onlara!
O media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi ve STK’lar arasına gizlenmiş zinde kuvvetlere gelince, kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde ki gayrıya himmet ede. Herkes kendi can derdinde beyefendi.. Şair ne diyordu: “Şimdi demir almak günü gelmişse...” Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi