“Eksen kayması” parası…

“Eksen kayması” parası…

Geçtiğimiz hafta Batı basınında çıkan yorumlarda Türkiye’nin bir eksen kayması yaşamaya başladığı ve yüzünü Doğu’ya döndüğüne dair görüşler yer aldı. Türkiye’nin İsrail’i Anadolu Kartalı Tatbikatı’na almaması ve Başbakan Erdoğan’ın İran ziyaretini öne çıkararak yapılan yorumlar Türkiye’de bazı gazetelerde de genişçe yer aldı. Yapılan yorumların önemli bir bölümü sanki tek merkezden hazırlanmış gibi “Biz söylüyoruz ama inanmıyorlar ama bakın Batı bile gördü” mesajı verirken, bazı köşe yazarları da Türkiye’yi dışarıya şikayet eden ve Batı’da kendi istedikleri yazı ve haberlerin çıkması için fonlar ayıran hükümet karşıtı kişi ve gruplar olduğunu yazdı. Türkiye’nin eksenini genişletmesinin ‘eksen kayması’ olarak değerlendirilmesi bir yana, Türkiye’de bazı grupların Batı basınında istedikleri yazı ve haberleri yayınlatmak için para harcadığına dair görüşün doğruluk payı bulunuyor. Zira başımdan geçen bir olay, Batılı politikacı, uzman ve gazetecileri daha iyi tanımama vesile oldu.

Bundan yaklaşık 3,5 ay önce Londra’da bulunan ve dünyanın en etkili düşünce kuruluşlarından biri olarak gösterilen think tank kuruluşunun Türkiye masası şefiyle görüşmek üzere randevulaştık. Amacım, muhatabımla hem tanışmak hem de Türkiye’deki gelişmeler üzerine görüşünü almaktı. Kendisiyle çalıştığı think tank kuruluşunun Londra’daki merkezinde görüştüğümüzde, daha ben konuyu açmadan o Türkiye ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Anlaşılan karşımdaki Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve karşısında Türkiye’den gelmiş birini bulunca içini dökmek istiyordu. Hükümetten TSK’ya, CHP’den MHP’ye, TÜSİAD’dan Aydın Doğan’a birçok konuda görüşünü dile getiren muhatabım, hemen hemen her kurum için bir eleştiri yaparken özellikle TSK, CHP ve Aydın Doğan’ı çok fazlaca eleştiriyordu. Hükümete getirdiği eleştiriler ise daha çok reformlarla ilgiliydi ve hükümetin yeni dönemde reformlardan uzaklaştığını söylüyordu.

Sohbetimiz o kadar uzadı ki, baktık epey zaman geçmiş bu sefer hem öğlen yemeğini beraber yemeye hem de sohbetimize kaldığımız yerden devam etmeye karar verdik. Yemekte Türkiye ile ilgili değerlendirmelerini yaptıktan sonra, Türkiye’yle ilgili bir proje yürüttüğünü ve yakında Türkiye’ye gideceğini söyledi. Kendisiyle ayrıldığımız sırada ben bu söylediklerini haberleştireceğimi söyleyince, o da ‘olur’ diyerek, tekrar görüşmek üzere ayrıldık.

Kendisiyle ayrıldıktan sonra Türkiye ile ilgili söylediklerini haberleştirirken bir anda telefonum çaldı. O an haberini yaptığım kişi bana haberi görmek istediğini, İngiltere’de bazen söylenmeyen şeylerin gazetelerde yer ayrıldığını ve bu yüzden temkinli davrandığını ve haberi kendisinin de görmek istediğini rica etti. Ben de ‘hay hay’ diyerek, yaptığım haberi kendisi de görsün diye gönderdim. Aradan beş dakika daha geçmeden tekrar aradı ve heyecanlı bir sesle, “Lütfen TÜSİAD, Aydın Doğan, TSK hakkında söylediklerimi çıkarın. Başım belaya girsin istemiyorum. Çünkü Türkiye projem var” şeklinde sözler sarfedince, karşımdakinin söyledikleri karşısında şaşırmış bir vaziyette “Başınız neden belaya girsin ki! Hem siz Türk vatandaşı bile değilsiniz” karşılığını verdim. Bunu söyleyince muhatabım ağzındaki baklayı çıkardı: “Türkiye projesi için Türkiye’den fon bulmamız gerekiyor. Fon bulamazsam, proje gerçekleşmez. Bu söylediklerim çıkarsa, Türkiye’de benim proje için fon bulmam zorlaşacak” dedi.

Muhatabım o kadar korkmuştu ki, benim ona ‘tamam haberi yapmayacağım’ dememe rağmen, en az beş kez daha arayarak ‘o bölümleri çıkardınız mı?’ diye sordu. Hatta en sonunda Türk bir arkadaşına bile arattırdı. Ben de hiçbir bölümü çıkarmadığımı çünkü haberi göndermeyeceğimi söyleyerek konuyu kapattım. Şimdi Batı’da ‘Türkiye’nin eksen kayması’ yaşadığı ve Türkiye’de de bunu destekleyen yazılar çıktığını görünce, eksen kayması yaşandığına dair propagandanın kimler tarafından finanse edildiğini merak ettim. Zira, TÜSİAD, TSK ve Aydın Doğan’la ilgili yaptığı eleştiriler için daha sonra ‘lütfen bu bölümleri çıkar’ diye ricada bulunmasından bir ay sonra muhatabımın, üzerinde çalıştığı Türkiye projesi için TÜSİAD üyesi bir şirketin sahip olduğu bir bankadan yüklü miktarda fon aldığını öğrendim. Fonu sağlayan bankanın yöneticisinin de bu think tank kuruluşunda yönetim kurulu üyesi yapıldığını da kuruluşun kurumsal internet sitesinden öğrendim.

O zaman bu olayla ilgili olarak ileride gerekebilir diye düşünerek bilgisayarıma bazı notlar düşmüşüm. Batı ve Türkiye basınında çıkan ‘eksen kayması’ yorumları nedeniyle yazma ihtiyacı hissettim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi