Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Mavi Akım’da iddialar, savunmalar, gerçekler!

Mavi Akım’da iddialar, savunmalar, gerçekler!

Atalarımız; “Ne oldum diye böbürlenme, ne olacağım diye düşün” demişler ya... Ve yine, “akşamdan yenilen hurmalar, geceleyin mideyi tırmalar” diye uyarmışlar ya; birçokları maalesef bu “uyarı”lara kulak asmadan, “Ben yaptım, oldu” aymazlığı içinde yollarına ve icraatlarına devam ediyorlar... Ama, bir gün geliyor ki; merhum Yunus Emre’nin dediği gibi; bir “Molla Kasım” çıkıyor ortaya ve başlıyor “hesap” sormaya... “Güçlü” oldukları dönemlerde “dokunulmazlık zırhı”na bürünüp “burunlarından kıl aldırmayan”lar; “hesap sorulmaya” başlandığında başlıyorlar “kıvranma”ya veya “kıvırma”ya!.. Mesela, 10 yıl önce “yırtıcı bir aslan” kesilenler, “süt dökmüş kedi”ye dönüveriyorlar... Tabiî, “kuyruğu dik tutmaya” ve kendilerine yönelik “suçlama”ları bertaraf etmek için “karşı saldırı”ya geçenler de yok değil!..
Bunlardan biri de, Mesut Yılmaz...
Kendisi, 28 Şubat Süreci’nin Başbakanı” olarak çok tartışıldı, çok eleştirildi... “Aydın Doğan tarafından pijamayla karşılanan Başbakan” olmakla da eleştirildi, “siyasî hayatıma da malolsa!” diyerek, “8 Yıllık Kesintisiz Eğitim Yasası”nı çıkarıp, İHL ve Kur’an Kursları’nın köküne kezzap dökmekle de eleştirildi!..
KAÇA SATTINIZ, KİME SATTINIZ?
Onun eleştirilmesine yol açan bir konu da, Rusya ile imzaladığı “doğalgaz” anlaşmasıydı... “Muhteva”sı hâlâ belli olmayan “Mavi Akım” anlaşması yüzünden hem kendisi, hem de dönemin Enerji Bakanı Cumhur Ersümer Yüce Divan’da yargılanmışlar ve “suçlu” bulunmuşlardı!..
Aradan, “tam 10 yıl” geçti... 10 yıl sonra bugün, “Mavi Akım” yine gündemde... Hem de; “akşamdan yenilen hurmaları” hatırlatırcasına!.. Evet, 10 yıl önce yenilen hurmalar, bugün Mesut Yılmaz’ın midesini tırmalıyor!..
Efendim, olayı biliyorsunuz...
10 Kasım günü Meclis’te “Demokratik Açılım” görüşmeleri devam ederken, kürsüye çıkan AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, dedi ki;
“Mavi Akım Petrol ve Doğalgaz Boru Hattı, Rusya’dan Türkiye’ye enerji getiren nakil hatları ve Türkiye’nin enerji politikaları konuşulmuş. İktidarda kim var?
DSP-MHP-ANAP koalisyonu...
Genel Görüşme nasıl yapılmış?
Kapalı oturumda yapılmış.
Tutanaklar 10 yıl dolmadığı için hâlâ gizli.
Şimdi soruyorum:
O Genel Görüşme’de Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin hangi menfaatlerini, kaç paraya, kime sattınız?”
Bu “ağır itham”lar üzerine kendini savunan Rize Milletvekili ve dönemin Başbakanı olan Mesut Yılmaz da demiş ki;
“Söz konusu döneme ait Mavi Akım ve Enerji Politikaları ile ilgili iddialar daha önce araştırma ve soruşturma komisyonlarının konusu olmuş, sonuçta Yüce Divan’a taşınmış ve verilen beraat kararları ile ülke zararına olmadığı, hiç kimsenin hiçbir menfaat temin etmediği, yasa dışı hiçbir işlemin yapılmadığı tescil edilmiştir.”
Mi acaba...
ERSÜMER MAHKÛM OLMUŞTU!
Mesut Yılmaz, ya çok “uyanık”tır, ya da milleti “aptal” yerine koyuyor!..
Tabiî, bir “hafıza sorunu” yaşıyor da olabilir!..
Hemen söyleyelim ki;
Dönemin Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, kendi dönemindeki “yolsuzluk” iddialarından dolayı “1 yıl 8 ay hapis cezası”na mahkûm olmuş ve bu olay, 28 Temmuz 2007 tarihli gazetelerde “Ersümer’e yolsuzluktan ceza” başlığıyla verilmiştir!..
Ayrıntısı da, özetle şöyledir:
“Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanları Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan’ın bakanlık dönemlerindeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili Yüce Divan’da yargılandıkları dava sonuçlandı. Ersümer 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı. ancak ceza ertelendi. Çakan ise hakkındaki tüm suçlamalardan beraat etti.”
Yani, ortada “beraat” filân yok!..
Ama, bu kararın “öncesi” de var!.
Mavi Akım ile ilgili olarak dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer ve bürokratlar arasında boru hattındaki zararın faili konusunda geçmişte de anlaşmazlık yaşanmıştı. Yılmaz, Ersümer ve bürokratlar suçlamaları üzerlerine almayarak, “Ben yapmadım, o yaptı” tavrını sergilemişti.
Dönemin başbakanı Yılmaz, TBMM’deki Yolsuzluk Komisyonu’na ifade verirken, bürokratları suçlamıştı. Aynı komisyonda ifade veren dönemin BOTAŞ Genel Müdürü Nevzat Arseven de, “Ben o işten anlamam. Doğalgaz Daire Başkanı hazırlayıp getirdi. Ben onayladım, detayını bilmem, bunu ona sormak lazım” diyerek, topu alt kademedeki bürokratlara atmıştı. Arseven, nihai kararı siyasi iradenin verdiğini ve kendilerinin bunu uyguladığını savunarak, aynı zamanda siyasetçileri suçlamıştı.
ANAP’lı bakan Cumhur Ersümer de komisyona 8 saat süreyle verdiği ifade sırasında, “Hata bürokratların” demişti. Turusgaz firmasının “finans formülü”nde yapılan değişiklikle Türkiye’ye beş yılda 368 milyon dolarlık fazla ödeme yaptırılmasının hatalı olduğunu kabul eden Ersümer, sorumluluğun dönemin bürokratlarında olduğunu öne sürmüştü.
Bu süreci hatırlamak istemeyen Mesut Yılmaz, istediği kadar, “sütten çıkmış ak kaşık” olduğunu iddia etsin!.. Gerek “olay”lar, gerek “bilgi ve belge”ler kendisini yalanlıyor!..
TURUSGAZ’I NİYE HATIRLAYAN YOK?
“Mavi Akım”la ilgili iddialar, “3 yıl önce” de gündeme gelmişti... “2006 yılı Ocak ayı” başlarında, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dünyanın en pahalı doğalgazını tükettiğimiz iddiasıyla “Başbakan ve Enerji Bakanı’nı istifaya davet” ederken, dönemin ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu, “Rus tarafına kapitülasyon verildiğini” iddia etmişti.
Bu iddialara cevap veren, dönemin Enerji Bakanı Hilmi Güler de diyordu ki;
“Göreve geldikten sonra, Rusya ile yaptığımız pazarlıklar sonucu, bugüne kadar 339 milyon dolar avantaj sağladık... Ayrıca AL YA DA ÖDE yükümlülüğünde 40 milyar metreküp avantaj sağladık... Aradaki Turusgaz şirketini de ortadan kaldırdık!
Eğer bir hesap sorulması gerekiyorsa, 1998 yılında, formülde düzeltme yapılırken, fiyata neden ZAM veya bazılarının dediği gibi 10-12 dolarlık komisyon eklendiğinin sorulması gerekir!..
Fiyat formülü ile ilgili değişiklik, AK Parti Hükümeti’nden önce yapılmıştır ve fiyatın üzerine 12 DOLAR İLÂVE edilmiştir!..
Formülü düzelten biz değiliz.. Tam aksine o formülde indirim sağladık, AL YA DA ÖDE’yi düşürdük!..
Merak ediyorum, hep Mavi Akım’dan söz edilirken, niye TURUSGAZ lâfı ağza alınmıyor?.. Oysa Turusgaz, Mavi Akım’ın referansıdır!.. Turusgaz’daki F01 formüllü Mavi Akım anlaşması imzalanmıştır!..
Fakat bu anlaşmalar bizden önce gizli olarak imzalanmış. İstemediğimiz halde bu anlaşmalar gizli. Biz icabında Anayasa’yı dahi değiştirebiliriz, ama bu gizli anlaşmalar öyle konulmuş ki, bunları değiştiremiyoruz, çok arzu etmemize rağmen.”
Ve Sayın Güler’in son sözleri:
“En ucuz doğalgaz kullanan ülkeyiz... Bu durum, Gazprom’dan beklediğim açıklama bize ulaştığında daha net olarak çıkacak ortaya!.. Bu açıklama geldiğinde birçok kişi mahçup olacak!”
TÜRKMENBAŞI’NDAN ERSÜMER’E FIRÇA!
“İddia”lar ve “savunma”lar böyleydi.
Peki, “gerçek” neydi?..
Gerçek, geçtiğimiz yıllarda vefat eden Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov ile dönemin Enerji Bakanı Cumhur Ersümer arasında geçen “diyalog”da gizliydi...
Efendim 7 Ekim 1999 tarihli gazetelerin manşetlerinde “Küstah Türkmenbaşı” (Hürriyet) ve “Bakan’a fırça” (Sabah) başlıkları ile yer alan Aşkabat’taki o görüşmede, Türkmenbaşı, 50 kadar gazetecinin önünde Ersümer’i azarlıyor ve tam 17 defa sözünü kesip, “Siz ve Mesut Yılmaz, Türkmen doğalgazına karşı çıkıyorsunuz!” diyordu...
Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov ile Enerji Bakanı Cumhur Ersümer arasında geçen diyalog şöyleydi:
¥ NİYAZOV: Türk siyasetinde anlamadığımız bir şey oluyor. Türk politikacılarının bir bölümü halkının çıkarlarını düşünmüyor. Rusya bizden 42 dolara doğalgazı alıp, size 114 dolara satacak. Gelin, Türk halkının doğalgaz ihtiyacını birlikte karşılayıp, sevap işleyelim. Hazar geçişli hattı 2 yıl içinde yapmalıyız. Doğalgazı Azerbaycan’dan ve Rusya’dan alacağınızı söylüyorsunuz. Siz bilirsiniz. Azeriler 5 yıl, Ruslar 6-7 yıl önceden gaz veremez.
¥ ERSÜMER: Türkiye’nin en öncelikli projesi Türkmen doğalgazının ülkemize getirilmesidir. Biz üzerimize düşen her şeyi yerine getirdik. Biz hâlâ Türkmenistan’ın hat çekmesini bekliyoruz. Bize gelecek doğalgazın 14 milyar metreküpünü Avrupa’ya satacağız.
¥ NİYAZOV: Avrupa’yı bırakın, siz önce halkınızın ihtiyaçlarını karşılayın. Doğalgaz ihtiyacınızı siyasete karıştırmayın. Rusya ve Azerbaycan’ı kıskanmıyoruz. Siz bilirsiniz, bizim işi uzatırsanız, elimiz soğur. Zaten Demirel ile yaptığımız anlaşmadan da bir sonuç alamadık. Biz, ucuz da olsa; Rusya ve İran’a gaz satar kendimizi kurtarırız.
¥ ERSÜMER: Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye’de Türkmen doğalgazına karşı çıkan yok.
¥ NİYAZOV: Sizden ve Mesut Yılmaz’dan başka yok!
¥ ERSÜMER: Olur mu? Türkmen doğalgazı anlaşmasında benim ve sayın Yılmaz’ın imzaları var.
¥ NİYAZOV: Sen Demirel’den yetkiyi alarak geldin. O zaman gel gazetecilerin önünde sen, ‘Bizim önceliğimiz Hazar geçişli Türkmen doğalgazıdır’ deyiver.
¥ ERSÜMER: Ben zaten böyle diyorum. Ne ben, ne de sayın Yılmaz, Türkmen doğalgazına karşı!..
¥ NİYAZOV: Kardeşim Cumhur, sen iyisi mi bundan sonra Rusya’ya gitme. Zaten Mavi Akım ile bizim proje arasında çelişki var. Bu çelişki giderilmeli. Ulusal çıkarlarımızı ABD ile Rusya arasındaki pazarlıklara kurban etmeyelim!..
¥ ERSÜMER: Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye herkes doğalgaz satmak istiyor. Doğalgaz konusunda kararı alıcı ülke, yani Türkiye verir. Mavi Akım’da gazı kabul ediyoruz. Samsun’da doğalgazı bekliyoruz. Nereden gelecek, krediyi kim verecek bu bizim işimiz değil. Bu işi Ruslar halledecek. Ayrıca, Azerbaycan’la da gaz konusunda görüşme yapmadığımızı belirtmek isterim.
Bu diyaloğu yorumlayan BOTAŞ eski genel müdürü merhum Hayrettin Uzun, Mavi Akım’dan gelecek gazı, Rusya’nın 35-40 dolara alıp yine Türkiye’ye 140 dolara satacağını vurgulayarak, “Doğrudan Türkmenistan’dan gaz alma projesi olan Hazaraltı geçiş projesi gerçekleştirilseydi, en az üçte iki oranında bir ucuza maletme mümkün olacaktı” diyordu!..
Şimdi sormak lâzım:
“Türkmen doğalgazı ucuza alınabilecek iken, Rusya’dan pahalı doğalgaz alan kimdi?”
Rusya ile “gizli anlaşma”ları yapan kimdi?..
O dönemde bile; Türkmenistan “75 dolara gaz vermeyi” teklif ederken, Rusya’dan “145 dolara gaz” alan kimdi?..
“Avrupa’ya da satacağız” deyip, “14 milyar metreküp gaz”ın altına imza atıp, bunun sadece “4.7 milyar metreküp”ünü kullandığımız halde, “Al ya da öde” anlaşması gereği, “aradaki farkı” yıllar boyu bu milletin cebinden ödeyen kimdi?!?..
HERHALDE “AH”LAR RAHAT BIRAKMIYOR
Bu konu, Meclis Genel Kurulu’nda “dün” de konuşuldu... Mesut Yılmaz, dün de “Ersümer ve bürokratların beraat ettiğinden” dem vurdu!..
Oysa, o günün haberleri ortada:
“Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dün (3 Aralık 2003) BOTAŞ eski Genel Müdürü ile 4 yöneticiyi, Samsun-Ankara doğalgaz boru hattı projesinde Botaş’ı 60 milyon dolar zarara uğratıp, görevini kötüye kullanmaktan mahkum etti...
Mahkeme, görevini kötüye kullanan beş eski yöneticiye 11’er ay hapis, 2’şer milyon lira para cezası verdi. Sonra bu, toplam 6’şar milyon lira para cezasına çevrildi ve ertelendi.”
Bu “bilgi ve belge”lere rağmen, hâlâ hangi yüzle konuşurlar ve hâlâ nasıl “sütten çıkmış ak kaşık” olduklarını söylerler, anlamak mümkün değil!.. Tabii, Mesut Yılmaz’ın; “geçmişte yaptığı hataların faturasını ödediğini” kabul etmemesini de anlamak mümkün değil!..
Halbuki; “hata”larını kabul edip, oturduğu yerde otursa, hiç kimse dokunmaz kendisine!..
“Vebal”leriyle yaşar gider!..
Ama, herhalde
“Mazlumların ahları”ndan kurtulamıyor!..

İlginç zamanlama
Jarusalem Post’un; “İsrail’in en sağcı gazetesi” olduğunu, uluslararası arenada da, “Siyonizm’in en katı ve en ateşli savunucusu” olmak gibi bir misyon üstlendiğini herhalde bilmeyen yoktur!..
“Jarusalem Post’un Ankara Temsilciliği”ni de Metehan Demir’in yaptığını, en azından biz gazeteciler biliyoruz...
Son günlerde kulağımıza gelen bilgilere göre ise;
MetehanDemir, “Hürriyet’in Ankara Temsilciliği”ne getirilecekmiş!..
Bazı meslektaşlarımız yalanlasa da, “duyumlar” bu yönde!..
Malûm, ateş olmayan yerden duman çıkmaz!..
Bu “tercih” nedendir, “transfer” için neden böyle bir “zamanlama” seçilmiştir, elbette bilemiyorum.
“Zamanlama” şu açıdan ilginç: Son günlerde; Milliyet, Vatan,Posta,Radikal ve Fanatik gazetelerinin Alman medya devi Axel Springer’e satılması için görüşmeler sürüyor!.. “Vergi cezaları”yla başı dertte olan Aydın Doğan, adı geçen 5 gazeteyi satmak zorunda... Çünkü satmazsa, RTÜK, “televizyon ve radyolarının yayın izinlerini iptal” edebilir!..
İşte, tam da bugünlerde MetehanDemir’in “Hürriyet’e Ankara Temsilciliği’ne transferi”nin gündeme gelmesi hayli ilginç!..
Malûm; Axel Springer de “İsrail menfaatlerini korumak” için vardır!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi